Haber Merkezi
Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz, TBMM’de; 178 sıra sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanun Teklifinin 2'nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldı.
Türkiye’nin, bağımsız yargı ve hukukun üstünlüğü konusunda AKP iktidarı döneminde ne yazık ki bir adım bile ileri gidemediğini söyleyen Kocamaz, tam tersine yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü konusunda dünyada birçok ülkenin gerisinde kaldığını savundu.
“İNSAN HAKLARI İHLALLERİNDE BİRİNCİ, DEMOKRASİDE 103'ÜNCÜ SIRADAYIZ”
“İnsan hakları ihlalleri konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi raporlarına göre, 48 Avrupa Konseyi üyesi ülke arasında maalesef 1'inci sırada yer almıştır” diyen Kocamaz, “En önemlisi de demokrasi konusunda 167 ülke arasında 103'üncü sırada yer almış, Türkiye bu verilerle demokrasiden hızla uzaklaşırken otoriter rejime doğru yönelmiştir. Bu dönemde demokrasi konusunda oldukça gerilere düşen ülkemiz, uluslararası kurumların değerlendirmesine göre de hukukun üstünlüğü sıralamasında dünyada oldukça alt sıralarda yer almıştır. Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsünün 2023 Demokrasinin Küresel Durumu Raporu'na göre Türkiye, 173 ülke arasında hukukun üstünlüğü alanında 148'inci sırada yer alırken Avrupa'da 45 ülke arasında ise sondan 2'nci sıraya yerleşmiştir. Zaten ülkemizde yapılan araştırmalar da bağımsız yargıya olan güvenin azaldığını ve yüzde 70'lerden yüzde 30'lara kadar düştüğünü ortaya koymaktadır.
“ÜLKEMİZDE, ADAMINA, PARTİSİNE GÖRE HUKUK KURALLARI DEĞİŞEBİLMEKTE”
Bağımsız ve tarafsız yargı konusu tüm dünyada siyaset üstü bir mesele olarak kabul edilmiştir. Bu bakımdan hiç kimse ve hiçbir kurum kendisini yargının yerine koyamaz ve yargının üstünde göremez. Bağımsızlık konusu düzgün işleyen bir yargı mekanizmasının ön koşuludur. Yargı kurumu adaleti bir an önce tecelli ettirmeli, temel hak ve özgürlükleri güvence altına almalıdır.
Ayrıca, hukukun kimliği evrenseldir. Kişiye göre, adamına göre, iktidar partisi veya muhalefet partisine göre yargı kararı olamaz. Ülkemizde ne yazık ki kişiye göre, adamına göre ve partisine göre hukuk kuralları değişebilmektedir. Hâlbuki Osmanlı İmparatorluğu daha bir avuç toprak ve küçük bir beylik iken adalet üzerine kurulmuş ve adalet imparatorluğunun temel felsefesi olarak benimsenmiştir. Burada sayın iktidara Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye adalet konusundaki vasiyetini hatırlatmak gerekir: ‘Ey Oğul! Artık beysin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül alma sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Âcizlik bize, hoş görmek sana. Anlaşmazlıklar bize, adalet sana’ vasiyetinde bulunmuştur.
“HUKUKUN KARŞISINDA HERKES EŞİTTİR”
Osmanlı Padişahı Orhan Gazi de ‘Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli de olsa geciken adalet zulümdür’ sözleriyle yönetimde adalete vermiş olduğu anlamı ve önceliği belirtmiştir. Bugün ise ülkeyi yöneten Sayın Cumhurbaşkanı rahatlıkla ‘Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımıyorum, saygı da duymuyorum’ diyebilmekte ve bu hakkı kendisinde görebilmektedir. Hukukun üstünlüğünün hakim olduğu ülkelerde hiç kimse hukukun ne altındadır ne de üstündedir. Hukukun karşısında herkes eşittir, hukukun tek bir amacı vardır, o da adaletsizliği ortadan kaldırmak ve önlemektir.
“GECİKEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR”
Bugün cumhuriyet başsavcılarında 6 milyon 113 bin, ilk derece mahkemelerinde 3 milyon 884 bin, istinaf mahkemelerinde 1 milyon 333 bin, temyiz mahkemelerinde de 513 bin olmak üzere toplam 11 milyon 845 bin devam eden dava dosyası bulunmaktadır. Yani hâkim ve savcıların önünde yıllarca sonuçlanmayı bekleyen çok sayıda dosya vardır. ‘Geciken adalet, adalet değildir’ anlayışıyla adalet bir an önce tecelli etmeli ve iktidar bağımsız yargının üzerinden ellerini çekmelidir” diye konuştu.