HEDİYE EROĞLU
Türk-İş Konfederasyonu’nun aldığı 81 ilde 1 saatlik iş durdurma eylemi kararı doğrultusunda Mersin’de Petrol-İş'in örgütlü olduğu Şişecam Fabrikaları’na bağlı iş yerlerinde çalışan işçiler sabah vardiyasında “Vergide adalet” diyerek iş bıraktı.
Türkiye Şişe ve Cam Sanayi Soda Fabrikası önünde bir basın açıklaması yapan Petrol-iş Sendikası Mersin Şube Başkanı Erdem İyim, “Sıkıntılarımız artarak devam ediyor” diyerek, hayat pahalılığı, satın alma gücümüzdeki gerileme, adaletsiz vergi sistemi, kamu işyerlerinde ticaret dengesizliği, işsizlik, güvencesiz çalıştırma ve kayıtdışı ve mülteci istihdamı gibi sorunlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“MUTLU BİR AZINLIK DIŞINDA HALKIMIZ GEÇİM SIKINTISIYLA MÜCADELE ETMEKTE”
“Başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bir bölümünün yaşama şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir” diyen İyim, yaşanan sorunlara dikkat çekmek için geçen ay 81 ilde basın açıklaması yapıldığını anımsattı.
Ardından 26 Ağustos'ta Tekirdağ/ Çerkezköy'de, 3 Eylül'de ise Zonguldak’ta on binlerce işçinin katıldığı mitingler yaptıklarını hatırlatan Başkan İyim, “Sesimizi duyurmak istedik. Sağduyulu davranmaya gayret ettik. Diyalog kapılarını açık tuttuk. Ancak bir sonuç alamadık. Sürekli sabırlı olmamız istendi. Ama bıçak kemiğe dayandı” diye konuştu.
“DÜN ALDIĞIMIZI AYNI FİYATLA BUGÜN ALAMAZ OLDUK”
Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam geldiğine dikkat çeken Erdem İyim, “Dün aldığımızı aynı fiyatla bugün alamaz olduk. Büyükşehirlerde ev kiraları ortalamada asgari ücretin üzerine çıktı. Okullar açıldı, eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hale geldi. Analar, babalar ‘çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz?’ diyor.
Elektriğe ve doğalgaza geçtiğimiz aylarda yüzde 38 zam geldi. Önümüz kış...
İşçisi, emeklisi ‘kışı nasıl geçireceğiz?’ diye kara kara düşünüyor. Kişi başına düşen gelir artıyor ama işçinin ve emeklisinin geliri değil sefaleti artıyor.
Ülkemizde gelir adaleti hızla bozuldu. İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Buradan tekrar söylüyoruz: Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu, en düşük emekli maaşının asgari ücretten de düşük olduğu bir toplumda huzuru tesis etmek mümkün değildir. Sosyal barış olmaz” dedi.
“İŞÇİLERİN MİLLİ GELİRDEN ALDIĞI PAY AZALIRKEN İŞVERENLERİN PAYI HER GEÇEN GÜN ARTMAKTA”
Geçmiş yıllarda da ekonomik krizler yaşandığını, geçim şartlarının ağırlaştığını ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluğun görülmediğini, işçilerin mağdur olmadığını belirten Başkan İyim, “Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir. Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımız gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor. Açıklanan resmi enflasyona göre belirlenen ücret zammı bizi daha da yoksullaştırıyor. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır. Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. İşçiler enflasyonun sebebi değildir. Enflasyonu düşürmek için fedakârlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır.
“AZ KAZANANDAN AZ ÇOK KAZANANDAN OK VERGİ ALINMALI”
Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerekir. Az kazanandan az çok kazanandan ok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var. Ama işçinin dediği kadar vergi vermiyorlar. İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat 2,5 aylığını vergi olarak demek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV'si, ÖTV'si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var. Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. Gelir vergisi oran bütün işçiler için yüzde 15'de sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir” ifadelerini kullandı.
“TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNDEKİ ÜCRET ZAMMI ORANI ARASINDAKİ FARK ORTADAN KALDIRILMALI”
Kamu kesiminin toplu iş sözleşmelerinde yaşanan sıkıntılara da değinen Başkan İyim, 2023 yılında Çerçeve Anlaşma Protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin yürürlük başlangıç tarihlerinin farklı olduğunu söyledi.
Enflasyonun yüksek olması sebebiyle, sözleşme başlangıç tarihleri arasındaki bir aylık zaman farkının bile ücret zammı açısından soruna yol açtığını dile getiren Erdem İyim, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Kamuda bir ücret dengesizliği ortaya çıkmıştır. Bu sorun, işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır. Ücretlerde ortaya çıkan farklılık, çalışma barışı ve üretimi olumsuz noktaya taşıyabilecek noktaya gelmiştir. Acilen, ek çerçeve anlaşma protokolü yapılması talebimizi yaptık. Yürürlük başlangıç süresi Ocak ayı olanlarla, 1 Şubat ve ilerleyen aylarda olan toplu iş sözleşmelerindeki ücret zammı oranı arasındaki fark ortadan kaldırılmalıdır.
“NİTELİKLİ ÇALIŞANLAR OLUŞACAK FARK SEBEBİYLE EMEKLİ OLMAYI TERCİH ETMEKTE”
Ayrıca sosyal güvenlik sistemimize birçok sorun çözüm beklemektedir. Ancak bu sorunlara yenileri de eklenmektedir. Emekli aylığı bağlanmasında geçmişte yapılan düzenlemelerin ne anlama geldiği bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Aynı işyerinde aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık bağlanabilmektedir. Uygulanan sosyal güvenlik sistemi nedeniyle, enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde, 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları, 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır. Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedir. Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir.”
“KIDEM TAZMİNATI EMEKLİLİKTE EN ÖNEMLİ GÜVENCE”
Geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik döneminde en önemli güvencesinin alacağı kıdem tazminatı olduğun uda vurgulayan Başkan İyim, işçilerin geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alıp, çocuklarını evlendirebildiğini söyledi.
“Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda ‘kızımın çeyizi oğlumun düğün parası’ dedik, ortadan kaldırılmasına karşı durduk” diyen Erdem İyim, TÜRK-İŞ ve PETROL-İŞ olarak verdikleri mücadeleyle bugüne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadıklarını kaydetti.
“Ancak kıdem tazminatı da zaman içinde eridi” diyen İyim, “Kıdem tazminatı tavan uygulaması işçilerin mağduriyetini her geçen gün arttırdı. Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir.
“BOZULAN EKONOMİNİN BEDELİNİ BİZ ÖDEMEYECEĞİZ”
TÜRK-İŞ ve sendikamız PETROL-İŞ; sadece işçinin değil, emeklinin, çiftçinin, esnafın yani dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin insana yakışır şartlarda yaşaması için mücadele etmektedir. Sendikalı işçi ile örgütsüz işçi, memur ile işçi, sigortalı işçi ile kayıtdışı çalışan ve mülteciyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İşsizlerin iş beklentisiyle çalışanlara baskı kurulmak isteniyor. Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacaktır. Rekabet düşük işçilik maliyetleri ile sağlanmamalıdır. Zorlu çalışma şartlarını biz yaşıyoruz. Geçim sıkıntısını biz çekiyoruz. Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz” dedi.