Haber Merkezi
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi mezunları büyük bir coşku ve gururla yeni yaşamlarına uğurladı.
Üniversite Akdeniz Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen törene; Rektör Prof. Dr. Erol Yaşar, Mersin İl Emniyet Müdürü Kamil Karabörk, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Hakan Öztürk, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Kaya, Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İzzettin Temiz, Üniversite Hastanesi Başhekim Prof. Dr. Yusuf Usta, daire başkanları, öğretim üyeleri, mezunlar ve yakınları katıldı.
Doktorluğa adım atan 273 mezunumuzun alkışlarla sahneye gelip yerini almasının ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunularak hep birlikte İstiklâl Marşı okundu. Üniversite Devlet Konservatuvarı öğrencilerinden Alperen Arda Şişman ve Başak Alkan'ın gerçekleştirdiği müzik dinletisinin ardından Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Kaya Devlet Konservatuvarı öğrencilerine birer teşekkür belgesi takdim etti. Ardından açış konuşmalarına geçildi.
“FAKÜLTEMİZ BÖLGEDE SÖZ SAHİBİ”
“Bugün genç hekimlerimizin, onların özverili ailelerinin ve değerli meslektaşlarımızın emeklerinin karşılığını aldıkları çok anlamlı bir gün. Bu tören mutluluklarımızı paylaşarak birlikte sevincimizi çoğalttığımız bir gurur günü. Bugün Tıp Fakültesi ailesinin göz bebeği sevgili öğrencilerimizin mezuniyetini kutlamak için bir araya geldik” diyerek sözlerine başlayan Rektör Yaşar, “1992’de kurulan ve 1998’de faaliyete geçen köklü bir fakültenin mutlu aile tablosuna şahit oluyorsunuz. Bölgede söz sahibi olan fakültemizde üst düzeyde bilgi, beceri ve tutumlarla donanmış, mesleğini etik kuralları gözeterek uygulayan, çağdaş ve araştırmacı hekimler yetiştirmeyi hedefledik. Genç doktorlarımızı bu doğrultuda vatandaşlarımıza şifa olmaları için en donanımlı biçimde geleceğin dünyasına hazırladık” dedi.
"MEÜ, 5 BİNİN ÜZERİNDE PERSONELİ VE YAKLAŞIK 50 BİN ÖĞRENCİSİYLE KENDİSİNİ SÜREKLİ YENİLEYEN KÖKLÜ BİR ÜNİVERSİTE”
“Bilimin ve Çağdaşlığın Işığında Bir Dünya Üniversitesi” parolası ile hareket eden Üniversitemizin 5 binin üzerinde personeli ve yaklaşık 50 bin öğrencisiyle kendisini sürekli yenileyen köklü bir üniversite olduğunu belirten Rektörümüz Prof. Dr. Erol Yaşar, "Bilim ve teknoloji alanında ürettiğimiz projeler, kültür sanat alanındaki faaliyetlerimiz, toplumsal katkı odaklı çalışmalarımız ve donanımlı mezunlarımız ile Mersin Üniversitesi yoluna emin adımlarla ilerlemektedir” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık bir buçuk yıllık rektörlük sürecinde hep öğrenci merkezli bir yönetim anlayışı sergilemek gayreti içerisinde olduğunu söyleyen Rektör Prof. Dr. Erol Yaşar, "Siz öğrencilerime bir aile ortamı sunmayı hedefledim. Öğrencilerimizi odak noktamız yaparken aynı zamanda Üniversitemiz birçok önemli çalışmaya ve projeye de imza attı” dedi.
"MEÜ, DÜNYA BANKASI TARAFINDAN FİNANSE EDİLEN KABEV PROJESİNE İLK KABUL EDİLEN ÜNİVERSİTE”
Sözlerine "Mersin Üniversitesi Sürdürülebilirliğin Yüzyılında bir ilki başarmıştır” diyerek devam eden Yaşar, "Üniversitemizce hazırlanan proje ile Dünya Bankası tarafından finanse edilen KABEV projesine ilk kabul edilen Üniversite olmayı başararak 400 milyon TL dış finansman sağlanmıştır. Bu proje kapsamında Tıp Fakültemiz ve Üniversite Hastanemiz de güneş enerjisi santralleri kurulacak yerler arasında olup, yapıma başlanan bu projenin tamamlanmasıyla Üniversitemizde yaklaşık %40 oranında bir elektrik tasarrufu sağlanacaktır. Özellikle hastanemizde sağlanacak bu tasarrufla yılda yaklaşık 80 milyon TL’lik bir kaynak kasamızda kalacaktır. Bu kaynak hastanemizde bilimsel araştırmalarda ve diğer ihtiyaçlarda kullanılabilecektir. Üniversitemiz Hastanesine mali değeri 60 milyon TL olan yeni bir MR cihazı da alınarak hastanemize başvuran hastaların görüntü tetkiklerinde bekleme süresi azaltıldı. Üniversitemiz kendi insan kaynağı ve ekipmanlarıyla Merkez Yemekhanesinde öğrenci ve personeli için daha kaliteli ve ucuza kendi yemeğini üretmeye başladı. Bu sayede öğrencilerimiz günde 14 TL’ye dört çeşit öğle yemeği yeme imkânına kavuşmuş oldu. Bunun yanı sıra Üniversitemiz kurum dışına yemek için ödediği paradan aylık 2 milyon TL civarında tasarruf etti. Üniversitemiz hem akademik hem de idari anlamda doğru stratejilerle ve projelerle Türkiye Yüzyılı'nda sağlam adımlarla ilerlemektedir." ifadelerini kullandı.
“Çalışma arkadaşlarım" dediği Tıp Fakültemizin çok değerli akademik ve idari personeline de seslenen Rektör Prof. Dr. Erol Yaşar, "Bu anlamlı günün en önemli mimarları arasında sizler varsınız. Sevgili öğrencilerimizin Mersin Üniversitesi’ni ikinci evleri olarak görmeleri sizlerin sayesinde oldu. Öğrencilerimizle tek tek ilgilenerek onların alanlarında kendilerini geliştirmelerine katkı sunmanız nedeniyle sizlere de şükranlarımı sunuyorum." dedi.
ERKEK ŞİDDETİNE MARUZKALAN NİDA NUR NERGİZ UNUTULMADI
Daha sonra Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Kaya açış konuşmasını yaptı. Prof. Dr. Kaya, “1998 yılında kurulan ve ilk mezunlarını 2003-2024 Eğitim - Öğretim Yılı'nda veren fakültemizin bu yıl 20. mezuniyet törenini gerçekleştiriyoruz. Mezun sayımız bugün burada 273 yeni mezunumuzun eklenmesi ile 2302’ye ulaşmış durumda. Sağlık ordumuza bu önemli katkının gururunu hep birlikte yaşıyoruz. Bu arada mezun sayımızın bir eksik kalmasına neden olan, Nida Nur Nergiz’imizin bugün burada mezunlar arasında olmasını engelleyen, tanımlamakta zorlandığımız faili kınıyor, yargı sürecinin bir an önce tamamlanıp gerekli cezayı almasını bekliyor, Nida‘mıza da şifalar diliyorum." dedi.
"FAKÜLTEMİZ, BUGÜN ÜLKEMİZİN ÖNDE GELEN TIP FAKÜLTELERİ ARASINDA YER ALIYOR”
Fakültenin, henüz genç sayılabilecek bir fakülte olmasına rağmen kurulduğu günden bu yana gerek altyapı, gerekse eğitici kadrosu açısından hızlı bir gelişme gösteren ve bugün ülkemizin önde gelen tıp fakülteleri arasında yerini aldığını belirten Prof. Dr. Ali Kaya, "Fakültemiz, hem tecrübeli hem de genç öğretim üyelerine sahiptir. Eğitim-öğretim sürecini etkin bir şekilde yürütebilmek üzere Fakültemizde halihazırda 168 Profesör, 29 Doçent, 38 Dr. Öğretim Üyesi unvanına sahip toplam 235 öğretim üyesi görev yapmakta; 539 araştırma görevlisine uzmanlık/yan dal uzmanlık ve 1703 öğrenciye lisans eğitimi verilmektedir." ifadelerini kullandı.
TIP FAKÜLTESİ 3. DEFA AKREDİTE SÜRECİNDE
"Amacımız bir yandan üst düzeyde mesleki bilgi ve beceri ile donatılırken diğer yandan en az bunun kadar önemli olmak üzere, mesleğini etik ve deontolojik kuralları gözeterek uygulayan, ülkesinin sağlık sorunlarını bilen ve onunla ilgilenen, çağdaş, araştırmacı ve sorgulayıcı hekimler yetiştirmektir” diyerek açış konuşmasına devam eden Prof. Dr. Ali Kaya, "Fakültemizin bugün itibarıyla tıp eğitimi açısından iyi bir yerde olduğunu gururla söyleyebiliriz. Akredite bir fakülte olmamız bunun bir belgesi olarak kabul edilebilir. Fakültemiz uluslararası tanınırlığı da olan Tıp Eğitimi Programlarını Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği'nin (TEPDAD) alt birimi olan Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu (UTEAK) tarafından 2012 yılından itibaren 6 yıllık sürelerle, bu yıl sonuna kadar geçerli olmak üzere akredite edilmiştir. Üçüncü 6 yıllık akreditasyon için de bu ay itibariyle başvurumuzu yapmış bulunuyoruz. Akreditasyon eğitim-öğretim faaliyetlerinin belli bir standartta, düzenli ve istikrarlı bir şekilde sürdürüldüğünün belgelendirilmesidir. Fakültemizin bu açıdan ülke geneline göre durumuna baktığımızda tablo şöyle: Ülkemizde 91’i devlet, 37’si vakıf olmak üzere toplam 128 tıp fakültesinde 142 tıp eğitimi programı mevcut iken bu programların 54’ü akreditedir. Fakültemizin de aralarında bulunduğu ikinci kez akreditasyon belgesi alan program sayısı ise 27, üçüncü kez akredite program sayısı ise 9’dur. Bu arada gerek akreditasyon başvuru sürecinde gerekse Fakültemizin her türlü ihtiyacının karşılanması konusunda desteklerini her zaman ve güçlü bir şekilde hissettiğimiz sayın Rektörümüze teşekkür ediyorum." dedi.
“TIP EĞİTİMİNİN TEMELİ USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİDİR”
"Bir fakültenin sahip olduğu eğitici sayısı kadar niteliği de önemli şüphesiz. Fakültemizin kuruluşundan bu yana aramızda olan tecrübeli ve sonradan eklenen genç, dinamik, gelişime açık, fedakarca çalışan, kendisini mesleğine adamış bir eğitici kadromuz olduğunu düşünüyorum. Değerli hocalarım, bugün buradaki tablo önemli ölçüde sizin eseriniz” diyerek çalışma arkadaşlarına teşekkür eden Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Kaya, "Tıp eğitiminin temeli usta-çırak ilişkisidir. Ustalar olarak verdiğiniz teorik ve pratik derslerin yanı sıra onlara davranışlarınızla örnek olup, etik değerlerimizi aşıladınız, iyi birer hekim olarak yetişmelerini sağladınız. Ustalarla çırakları arasında zaman zaman küçük anlaşmazlıkların olması doğaldır ve bu gerçeği değiştirmez. Öğrencilerimiz ve velilerimiz adına sizlere teşekkür ediyorum. Bu arada Fakültemizin gelişimine, gerek yönetici gerekse öğretim üyesi olarak katkıda bulunup emekli olmuş veya kurum değiştirmiş hocalarımıza emekleri için teşekkür ediyor, kaybettiğimiz hocalarımıza da Allah’tan rahmet diliyorum." dedi.
“SİZLER, ÜLKEMİZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ DEĞERLERSİNİZ”
Açış konuşmasında son olarak doktorluğa adım atan yeni mezunlara seslenen Prof. Dr. Ali Kaya, “Sevgili genç meslektaşlarım, yoğun bir ders programı, pratik, teorik sınavları, stajlarda nöbetleri, acı-tatlı anıları ile gerçekten zorlu bir 6 yıllık eğitim - öğretim süreci geçirdiniz.. Çoğu akranınız parfüm kokarken siz ilaç koktunuz. Maratonun sonunda mutlu sona ulaştınız. Öncelikle kutluyorum sizleri. Kendinizle ne kadar gurur duysanız az.
Hekimliğin kutsal bir meslek olarak nitelendirilmesinin nedeni ve de bedeli var tabi. Çok fedakârlık gerektiriyor. Aslında sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimi olduğunu şimdiden kavramış olduğunuzu umuyorum. Bunu kavrayıp kabullenememiş olanlar için hekimlik gerçekten zor bir meslek olacaktır. Sadece tıbbi bilgi-beceri ile donanmış olmanın iyi bir hekim olmak için yeterli olmadığını hasta takipleriniz sırasında gözlemişsinizdir. Hastanızın güvenini kazanamamışsanız, tıbbi bilginiz saygı-sevgi, şefkat, merhamet, empati gibi duygularla harmanlanmamışsa tedavinizin yetersiz kalacağını fark etmişsinizdir.
Sevgili genç meslektaşlarım, sizler, sadece iyi bir meslek sahibi olarak değil, iyi yetişmiş, toplumun aydınlık yüzleri olarak ülkemiz için çok önemli değerlersiniz. Her yönü ile toplumun çoğu bireyi için bir rol model olacaksınız. Kendisini biz Türk hekimlerine emanet eden, bize her zaman doğru rotayı çizmiş büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği gibi aklı ve bilimi kılavuz edindiğiniz sürece bu rolü oynamakta zorlanmayacağınızı düşünüyorum.
Son olarak sizlere minik bir tavsiye. İleride hatırlayıp pişmanlık duyacağınız kırgınlık, dargınlıklarınızı bir kenara bırakıp kucaklaşarak ayrılın ve gerek birbirinizle gerekse biz hocalarınızla ilişkilerinizi koparmayın. Fakültenizin kapılarının sizlere her zaman açık olduğunu sakın unutmayın. Yolunuz, bahtınız açık olsun. Bundan sonraki yaşamınızda sağlık, mutluluk ve başarı diliyor; size, değerli velilerimize, değerli öğretim üyelerimize ve değerli konuklarımıza saygılar sunuyorum." ifadelerini kullandı.
“ULU ÖNDERİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü SAYGI VE MİNNETLE ANIYORUM”
Açış konuşmalarında son olarak Tıp Fakültesi 2023-2024 Eğitim ve Öğretim Yılı dönem birincisi Dr. Mişlin Arslan söz aldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Ey Türk Gençliği” hitabesinin başlangıcını okuyarak sözlerine başlayan Dr. Mişlin Arslan, "Cumhuriyet'i biz gençlere emanet eden, ilke ve inkılaplarıyla yolumuza her zaman ışık tutan ve şu anda bu kürsüde konuşma yapmamı sağlayan Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve minnetle anıyorum. 6 yıl önce Tıp Fakültesi'ni kazandığımda hayâlim olan meslek için, ideallerim için ve geleceğim için ilk adımımı atmıştım. Şu anda ise dönem birincisi olarak dönem arkadaşlarımı temsilen bu konuşmayı yapmanın mutluluğu ve gururu içerisindeyim” dedi.
"Öncelikle buralara kadar gelmemizde çok büyük emekleri olan, derslerimizi gözlerimizin içine bakarak işleyen, bizi meslektaşları olarak gören, her an arkamızda duran ve sorularımıza kulak verip çözüm arayışına giren saygıdeğer hocalarımıza ve bize pek çok konuda destek olup yalnız olmadığımız hissettiren asistan ağabey ve ablalarımıza çok teşekkür ediyorum diyerek sözlerine devam eden Arslan, "Çizdiğimiz yol haritamızda, mesleki becerilerimizi kazanmamız adına pek çok hocamız bizler için yol gösterici oldu. Benim yol haritamdaki pusulam ise geçtiğimiz yıl sonsuzluğa uğurladığımız, şu an burada bulunamamasının derin hüznünü yaşadığım, hepimizin üzerinde büyük emeği olan Prof. Dr. Meltem Nass Duce hocamızı rahmet ve saygıyla anıyorum." ifadelerini kullandı.
Açış konuşmasında son olarak ailesine seslenen Mişlin Arslan, "Yaşadığım fırtınalı zamanları güneşli bir güne çeviren, desteğini hiçbir zaman esirgemeyen ve bana her zaman güvenen sevgili aileme, özellikle anne ve babama çok teşekkür ediyorum. Mesleğimize adım attığımız bu yolda, başarı ve mutluluğun yanımızda olmasını diliyorum." diyerek açış konuşmasını tamamladı.
FAKÜLTE BİRİNCİSİ DR. MİŞLİN ARSLAN TARAFINDAN YAŞ KÜTÜĞE PLÂKET ÇAKILDI
Konuşmaların ardından mezunlarımıza sembolik son ders ve hekimlik andını yaptırmak için Üniversite Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oya Ögenler sahneye davet edildi ve mezunlar yeminlerini etti.
Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Kaya'nın, Prof. Dr. Oya Ögenler'e ve gerçekleşen mezuniyet törenine katkıda bulunan Tıp Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Sefa Buyurgan'a birer teşekkür belgesi takdim etmesinin ardından yaş kütüğüne plâket çakma merasimine geçildi. Fakülte birincisi Dr. Mişlin Arslan tarafından yaş kütüğe plâket çakılmasından sonra izleyicilere hatıra fotoğrafları sunumu izletildi.
Dereceye giren mezunlara plâket ve hediye takdimi ile devam eden mezuniyet töreninde Fakülte birincisi Dr. Mişlin Arslan’a plâketini, temsili diplomasını ve hediyesini Rektör Prof. Dr. Erol Yaşar takdim etti. Fakülte ikincisi Dr. Muhammed Özberk'e temsili diploması ve plâketi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Hakan Öztürk, fakülte üçüncüsü Dr. Fatma Melis Açıkgöz'e ise temsili diploması ve plâketi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Kaya tarafından takdim edildi.
Dereceye giren mezunlar ardından diğer mezunlar da temsili diplomalarını Tıp Fakültesi öğretim üyelerinin ellerinden aldılar.
Daha sonrasında mezunlar hep birlikte 10. Yıl Marşı eşliğinde keplerini atarak mezun olmanın gurur ve mutluluğunu arkadaşları ve aileleriyle birlikte yaşadılar.