BURCU KAYA
Mersinli 11 sınıf öğrencisi Süreyya Çayan’ın ‘Ağlardan Çöp Çıkıyor, Denizlere Kadın Eli Değsin’ projesi hayata geçti. Özellikle son yıllarda denizlerde oluşan kirlilikle mücadele önem kazanmışken, lise öğrencisinin hazırladığı proje Mersin’de hayata geçti. Atatürk Parkı içinde başlatılan projeyle artık denizlere kadın ele değecekken, çıkarılacak atıklar geri dönüşümle yeniden hayat bulacak. Hazırladığı projeyle ilgili bilgiler veren Süreyya Çayan, dünyanın biyolojik çeşitliliğinin ve eko sistem döngüsünün kaynağı olan denizlerin, su döngüsü ve iklim sistemi açısından hayati bir öneme sahip olduğunu söyledi. Bilinen aksine oksijenin ana kaynağının ormanları değil denizler ve denizaltında yaşayan mikroskobik su bitkileri olduğunu vurgulayan Çayan, “Bunlar oksijenin yüzde 80’inin üretiminden sorumludur. Günümüzde, deniz kirliliği dünya genelinde ciddi bir çevresel sorun haline gelmiştir. Deniz kirliliği, sadece denizlerin yüzeyini değil, aynı zamanda deniz tabanını ve su altı eko sistemini de etkileyen bir tehdittir. Özellikle tüketim odaklı ve sürdürülebilir olmayan yaşam şekli, sanayi atıkları, tarım ilaçları, plastik atıklar ve petrol ürünleri gibi zararlı maddeler, deniz eko sistemine zarar vererek deniz yaşamını tehlikeye atmaktadır. Atıklar, su yüzeyinde yüzen mikro plastik parçacıklarıyla birlikte, deniz canlılarının yaşam alanlarını tehdit eder, balıklar, deniz kuşları ve diğer deniz organizmalarının popülasyonlarını olumsuz etkiler” dedi.
“OKYANUSLARDA 5 TRİLYON PLASTİK PARÇASININ BİRİKTİĞİ TAHMİN EDİLMEKTE”
Plastik çöplerin deniz ve okyanus hayatı için en önemli tehditlerin başında geldiğinin altını çizen Çayan, “Okyanuslara her yıl 8 milyon tondan fazla plastik atık girdiği ve deniz hayvanları ve denizaltı eko sistemine zarar verdiği bilinmektedir. Dünya genelinde bir yılda üretilen 300 milyon ton plastiğin yaklaşık 8 milyon tonu rüzgar, akıntı, kaanal ve gelgit yoluyla okyanuslara taşınır. Şu anda bile okyanuslarda 5 trilyon plastik parçasının biriktiği tahmin edilmektedir. Okyanus yüzeyinde kalan veya küçük parçacıklara ayrılan plastikler, deniz canlıları tarafından yiyecek olarak algılanıp tüketilmekte ve bu mikro plastikler sindirim sistemlerini tıkayarak ölümlerine neden olmaktadır. İnsanlar tarafından tüketilen deniz canlıları yolu ile plastik ve toksinler vücudumuza girer ve sağlık sorunlarına yol açar. Bu nedenle, deniz kirliliği sadece çevresel bir sorun değil, aynı zamanda bir kamu sağlığı sorunudur” diye konuştu.
“DENİZLER İNSAN GELECEĞİNİN SÜRDÜRÜLEBİLMESİ AÇISINDAN OLDUKÇA ÖNEMLİ”
Hayalet ağların denizlerde büyük bir risk oluşturduğuna da dikkat çeken Çayan, “Bu ağlar doğada çözülmediği için pasif olarak avlanmaya devam eder ve deniz canlılarına takılarak hapsedip ölümüne neden olmaktadır. Ağ üretiminde kullanılan malzemeler plastik kökenli olduğundan, denizlerde mikro plastik kirliliğine neden olur. Denizsel habitatların üzerini kaplayan bu ağlar ışık ve oksijen geçirgenliğini azaltarak deniz çayırları, mercan resifleri gibi deniz bitkilerinin ve deniz canlılarının yaşamını tehdit etmektedir. Hayalet ağlar deniz dibinden çıkarılmadığı takdirde, yıllarca deniz canlılarını katletmeye devam eder. Bu bilgiler ışığında sadece hayalet ağların toplanarak geri dönüşüme kazandırılması bile denizaltı eko sistem ve mikro plastik birikiminin önlenmesinde büyük faydalar sağlayacaktır. Denizlerin kirlenmesi deniz eko sisteminin bozulması, balıkçılık faaliyetlerinin yapılamaması, insan sağlığının olumsuz etkilenmesi gibi sonuçlar doğurmaktadır. Denizler insan geleceğinin sürdürülebilmesi açısından oldukça önemlidir. Bir bölgede oluşan atıklar, deniz akıntılarıyla farklı coğrafyalara da taşınır ve sonunda tüm okyanus eko sistemini bozar. Dolayısıyla deniz kirliliği, sadece yerel değil, aynı zamanda küresel bir sorun olarak algılanmalıdır” ifadelerini kullandı.
“SORUNUN KAYNAĞI BİZİZ, ÇÖZÜMÜ DE BİZ OLMALIYIZ”
Atık toplama ve geri dönüşüm verimliliği arttırmanın deniz kirliliği için önemli bir adım olduğunu dile getiren Çayan, “Bunların yanında çöp toplama projelerinin teşvik edilmesi, plastik atık zincirlerinin kurulması, deniz atıkları ile ilgili daha caydırıcı yasaların veya düzenlemelerin yapılması denizlerin kirliliğini gidermede ve önlemede önemli adımlar olacaktır. Aynı zamanda belediyeler ve yerel yönetimde görev alan tüm sosyal toplum kuruluşları da uluslararası çevre yasasına uygun kararlar alınmasına ve uygulanmasına katkı sağlamalıdır. Bu konuda ekonomik yatırımlar desteklenmeli ve kaynak verimliliği artırılmalıdır. Resmi kuruluşlar yanında sosyal hizmet ve yardım dernekleri de halkın bilinçlendirilmesi ve farkındalığın artırılması için birlikte işbirliği çalışmaları yürütmelidir. Özellikle kıyı şeridinde yaşayan insanların sahil temizliği konusunda bilgilendirilmesi ve eğitim programlarına dahil edilmesi deniz kirliliğinin önlenmesi hususunda önemlidir. Sonuç olarak, denizler, dünyamızın önemli bir parçasıdır ve bu doğal kaynağı korumak, küresel bir sorumluluktur. Her bireyin ve ülkenin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi, temiz ve sağlıklı denizlerin korunması için atılacak adımların başında gelmektedir. Sorunun kaynağı biziz, çözümü de biz olmalıyız” dedi.