Haber Merkezi
TÜRSAB Havayolu Bilet Satışı ve IATA İhtisas Başkanı Numan Olcar, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yürürlükten kaldırmayı planladığı 1618 Sayılı Kanun yerine getirilecek yeni yasa taslağı hakkında kaygılarını dile getirdi. TÜRSAB’ın bölünmesinin sektörde ciddi bir yetki karmaşasına neden olacağını belirten Numan Olcar, bölünmenin aynı zamanda mevcut kazanımların da kaybolmasına neden olacağını söyledi. Girilen hatalı yoldan vaz geçilmesi gerektiğini savunan Numan Olcar, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“TÜRKİYE TURİZMİNİN LOKOMOTİF GÜCÜ TÜRSAB’DIR”
“Ben 37 yıllık turizmciyim. Bu süre içerisinde TÜRSAB'ın bir üyesi olarak, Birliğin çeşitli bölgesel, ulusal, yerel ya da uluslararası noktalarında görev aldım. TÜRSAB'ın üyesi olarak konuşmak istiyorum. Şu ana kadar gelmiş olduğumuz, Türkiye'nin elde ettiği rakamlar, Türkiye'nin turizmdeki itibarı, dünyanın 4-5 en önemli destinasyonlarından birine sahip olması Türkiye'nin turizmdeki lokomotifi sayesinde olmuştur. Bu lokomotif güç TÜRSAB’dır. 1972'de kurulmuş ve o günden bu yana faaliyet göstermektedir.
“TÜRSAB GİBİ BİR GÜCÜN AYRI BİR MACERAYA SÜRÜKLENMESİ ÇOK BÜYÜK BİR HATA”
Dolayısıyla bu gücün şu anda ayrı bir maceraya sürüklenmesini çok büyük bir hata olarak görüyorum. TÜRSAB'ın kesinlikle parçalanmaması, bölünmemesi ve güç kaybetmemesi gerekiyor. Ancak bunu konuşuyor olmak bile TÜRSAB'a çelme takmak, yürümesine engel olmaktan başka bir şey değil. TOBB'un açıkladığı rakama göre turizm, 56 sektörü tetiklemektedir. Bu sektörlerin tetiklenmesindeki en önemli kurumlardan birisi de kuşkusuz TÜRSAB’dır, meslektaşlarımızdır. Bir üye olarak da TÜRSAB'ın bölünmesine karşıyım, böyle bir şey söz konusu olamaz.
“TÜRSAB HAVAYOLU TAŞIMACILIĞI KONUSUNDA IATA’NIN CİDDİ BİR İŞ ORTAĞI”
İhtisas ile ilgili noktaya gelirsek, çok ciddi sıkıntılar var. Havacılık konusunda akreditasyon veren, hem ülkemizde hem dünyada kabul edilen Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği'nin kriterleri vardır. IATA'nın Türkiye'de ofislerinin olmaması nedeniyle bu iletişimi TÜRSAB yürütmektedir. TÜRSAB garantör statüsündedir, çok ciddi bir iş ortağıdır. Bu çerçevede de tüm ilişkilerimiz çok rahat bir şekilde ilerlemektedir. Bunu üyelerimiz de bilirler.
“TÜRSAB YASAYLA KURULMASI NEDENİYLE ULUSLARARASI KURUMLAR NEZDİNDE KARŞILIK BULUYOR”
Özellikle 2019'da Türkiye'deki teminat mektuplarının düşünülmesi, diğer farklı kollarda çıkarılan sorunların giderilmesi bu iletişim ve diyaloglarla olmuştur. TÜRSAB'ı dünyadaki diğer birliklerden ayıran şey yasayla kurulmuş olmasıdır. Bu ayrım IATA gibi uluslararası kurumlarda karşılık buluyor. Birliğin dağılması durumunda muhatap sorunu yaşanacak.
“BİRLİĞİN DAĞILMASI HALİNDE CİDDİ BİR YETKİ KARMAŞASI ORTAYA ÇIKAR”
Sektörde şimdiye kadar konuyla ilgili sorunların çözülebilmesinin nedeni tamamen IATA'nın karşısında muhatap olarak yasayla otorize edilmiş köklü bir kurum bulması. Dolayısıyla birliğin dağılması halinde ciddi bir yetki karmaşası olacaktır. Oysa şu anda IATA ile yaptığımız ön protokol çerçevesinde, IATA'ya müracaat edecek olan üyeler, başvurularını TÜRSAB üzerinden yapabiliyor. Bu protokol şu anda devreye girerek bütün üyelere ve sektöre girecek olan genç meslektaşlarımıza fayda sağlayacakken bunun da ortadan kaldırılması gibi sakıncalar ortaya çıkacaktır.
“TÜRSAB’I DAĞITMAK TURİZM KAZANIMLARININ DA KAYBOLMASINA YOL AÇAR”
Havayolları ile olan iletişimler ve toplantılar neticesinde IATA'nın, havayollarının, yabancı havayollarının ve Türkiye'deki temsilcilerinin de böyle bir dağılmaya ve parçalanmaya çok temkinli baktıklarını, sonuçlarının iyi olmayacağını düşündüklerini söyleyebilirim. Ben de sektörü temsil eden bir kişi olarak böyle bir parçalanmanın, birlik iken dernekleştirmenin güç kaybı olacağını ve kazanımların kaybolması olarak yorumluyorum.
Kararı alan kişinin teknik altyapısı yok ama bununla ilgili olarak bir karar alabiliyor. Bunun ilerideki sonuçları görülmüyor. "Biz yine bunu ihtisas olarak yapacağız. Havayolu Bilet Birliği kurulacak, aynı şeyi orada yapacaklar" diyorlar. Aynı şey değil. İhtisasların gücü, ancak üslerinde Birlik gibi bir gücün olmasıyla işlev kazanır.
“SEYAHAT ACENTALARI HAVAYOLLARININ KOMİSYONCUSU DEĞİLDİR, SATIŞ KANALIDIR”
15 bin seyahat acentamız var. 8 bin üyemiz direkt ya da bir şekilde geçimini havayolu biletleriyle sağlıyor. Havayolları bilet faaliyeti içerisinde. 780 tane IATA üyesi acentamız var. Biz bunları yüksek rakamlara çekmeye çalışıyoruz. Bu da IATA'nın üst birliği ile yapılacak çalışmalarla sağlanabilecek bir şey.
Seyahat acentaları, havayollarının komisyoncusu değildir, satış kanallarıdır. Biz havayollarının büyümesinde en önemli gerek olan yolcu sağlanmasında satış kanalları içerisinde kılcal damarlarız. Her şey online değil. Acentanın bu noktada işlevselliğini, bunu sağlayabilecek olan pazarlık güçlerini ellerinden alıp da birtakım alt birliklere düşürürseniz iyi olmaz.
“AKLI BAŞINDA HİÇBİR ÜYE BAŞKA BİRLİK ALTINDA BİR ARAYA GELMEZ”
Aklı başında hiçbir üye TÜRSAB'ı bırakıp bir başka birliğin altında buluşmaz. Güç burada, burada bulunulması gerekiyor. Bu tamamen yanlış bir uygulama. Özellikle seyahat acentalarının 8 bin tane aktif satış kanalı olmasıyla, havayollarının bugüne gelmesinde seyahat acentalarının sesi olarak TÜRSAB'ın çalışmaları asla göz ardı edilemez. Diğer ülkelerdeki oranlar da elimizde var. Ancak hiçbir yerde TÜRSAB gibi bir organizasyon yok. Bu organizasyonun olması sayesinde bugün Türkiye, Dünya Turizm Örgütü’nin destinasyon sıralamasında ilk sıralarda yer alıyor. Hava taşımacılığımızdan dolayı çok güçlü. Neden yeni bir macera arayalım?
“SEKTÖRÜN SESİ OLAN TÜRSAB'I BÖLMENİN KİMSEYE BİR FAYDASI OLMAZ”
Bir de bu durumun tüketici tarafı var. TÜRSAB, turizm sektörünün geliştirilmesi ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesi için önemli bir rol oynamasının yanı sıra seyahat acentalarının etik kurallara uygun hareket etmelerini sağlamak ve tüketicilerin haklarını korumak amacıyla da önlemler alıyor. Bu noktada seyahat acentalarının güvenilir ve sorumlu bir şekilde hizmet vermesini de desteklemiş oluyor.
Cumhuriyetimizin 100. yılında sektörün sesi olan, sektörü düzenleyen bu gücü kuvvetlendirmek ve desteklemek yerine bölmek ve parçalamanın kimseye faydası olmaz. Ben Cumhurbaşkanımızın ve aklı selim siyasetçilerimizin konuyu yeniden değerlendirmesini ümitle bekliyorum.”