Haber Merkezi
Mersin Üniversitesi (MEÜ) İslami İlimler Fakültesi öğretim üyesi ve dekan yardımcısı Doç. Dr. M. Zeki Uyanık, kurban ibadeti ve Kurban Bayramı ile ilgili bilgiler verdi.
İlk olarak kurbanın ne demek olduğunu ve dini hükmü ile ilgili konuşan Doç. Dr. M. Zeki Uyanık, “Kurban, sözlükte yaklaşma bir başka ifade ile Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey demektir. Dini bir terim olarak ise, Allah’ın rızasına nail olmak için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmektir. Kurban Bayramı’nda Allah indinde en sevimli ibadet kurban kesmektir. Hz. Peygamber, kurbanın kesilir kesilmez Allah indinde makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dahil olmak üzere her bir parçasının kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade ederek bu ibadeti tavsiye etmiştir” dedi.
KİMLER KURBAN KESEBİLİR?
Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için Müslüman, ergenliğe erişmiş, mukim ve zengin olmasını gerektiğini belirten Doç. Dr. Uyanık, hangi hayvanların kurban edilmeye uygun olduğu konusunda da; “Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Bu hayvanların kurban olarak kesilebilmesi için, koyun ve keçinin bir, sığır ve mandanın iki, devenin ise beş yaşını doldurmuş olması gerekir. Ancak altı ayını tamamlayan koyun bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması halinde kurban edilebilir. Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, organları tam ve besili olması hem ibadet açısından hem de sağlık bakımından önem arz eder. Bu nedenle, kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memelerinin yarısı kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz.” şeklinde konuştu.
“KURBAN İBADETİNDE ESAS OLAN, KİŞİNİN KURBANINI KENDİSİNİN KESMESİDİR”
Vekâletle kurban kesimi hakkında da bilgiler veren öğretim üyemiz Doç. Dr. Uyanık, “Kurban ibadetinde esas olan, kişinin kurbanını kendisinin kesmesidir. Bununla beraber malî bir ibadet olduğu için vekâlet yoluyla da kestirilebilir. Dinimizde hac, kurban, zekât gibi mal ile yapılabilen ibadetleri şahsın bizzat kendisi yapabileceği gibi aynı şekilde vekâleten bir başkasına da yaptırması caizdir. Kurban vekâlet verme yazılı veya sözlü olabilmektedir. Bir başka ifade ile vekâlet yüz yüze verilebileceği gibi verirken telefon, faks veya internet vb. iletişim araçları vasıtasıyla da verilebilir. Vekâlet bireye ya da kuruma verilebilir. Sözlü olarak vekâlet verilirken vekil tayin edilen kişiye ‘Seni kurbanımı kesmeye, kestirmeye ve kurbanla ilgili işleri yapmaya ve yaptırmaya vekil tayin ettim’ demelidir.” ifadelerini kullandı.
BAĞIŞ, İBADET YERİNE GEÇMEZ
Kurban bağışı yapmanın, kurban ibadeti yerine geçmeyeceğinin altını çizen Doç. Dr. Uyanık, “İbadetlerin şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır. İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Diğer taraftan ibadetler ancak emredildikleri şekliyle yerine getirilir. Her ibadetin bir yapılış şekli vardır. Kurban ibadeti de ancak kurban olacak hayvanın usulüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilebilir. Bedelini infak etmek suretiyle, kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Zira hayvanın kesilmesi bu ibadetinin rüknüdür. Allah, rızasını kazanmak niyetiyle, fakir ve muhtaçlara yardım etmek de Müslümanın önemli vazifelerinden biridir. Ancak, bu iki ibadetin birbirinin alternatifi olarak sunulması doğru değildir. Aynı şekilde kurban bedelini de yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle, kurban ibadeti ifa edilmiş olmaz.” dedi.
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLARA DİKKAT
Kurban ibadeti ile ilgili doğru bilinen yanlışlara da değinen Doç. Dr. M. Zeki Uyanık, “Kurbanın kanını alına veya arabaya sürmek, kesim gerçekleşmeksizin yalnızca bağışta bulunmak, tek kişilik hisseye ortak olmak, Hz. Peygamber adına kurban hissesine girmek, kabir kurbanı veya ölü kurbanı adı altında kurban kesmek, sadece erkeklerin kurban kesebileceğine dair hurafeler, büyükbaş hayvanların hissedar sayılarının sadece tekli sayılar (3,5,7) olması gerektiği gibi pek çok hurafe kurban ibadeti ile ilgili doğru bilinen yanlışlar arasındadır” ifadelerini kullandı.
“BAYRAMLAR, MÜMİNLİK BİLİNCİMİZİ YENİLEYEN, MİLLET OLMA İRADEMİZİ DİRİ TUTAN; RAHMET VE BEREKET VESİLESİ VAKİTLERDİR”
Kurban Bayramı’nda gerçekleştirilecek ibadetlerle ilgili de bilgilendirmelerde bulunan İslami İlimler Fakültesi öğretim üyemiz Doç. Dr. M. Zeki Uyanık, “Bayramlar, müminlik bilincimizi yenileyen, millet olma irademizi diri tutan; birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı pekiştiren, rahmet ve bereket vesilesi vakitlerdir. Bu güzel günler vesilesiyle, başta anne ve babalarımız olmak üzere büyüklerimizi, komşularımızı, eş dost ve akrabalarımızı ziyaret edip gönüllerini ve hayır dualarını almamız gerekir. Bayramdaki bir görevimiz, vatanı için babasını kaybeden şehidimizin yetimine baba, eşine kardeş, anne babasına evlat olma günüdür. Bayram, evinde, yatağında, huzurevlerinde ve sosyal hizmet kurumlarında gözleri kapı ve pencerelerde olan mahzun gönüllere evlat, anne baba ve kardeş olma günüdür. Bir başka görevimiz, dargınlıkları ve kırgınlıkları bir kenara bırakıp küslüğü bitirmektir. Bayramlarımız, millet olarak kimliğimizin önemli bir parçasıdır. Kimliğimizin bu önemli unsurunu gelecek kuşaklara yani çocuklarımıza aktarmak ise dini bir görevdir. Aynı şekilde bu güzel ve özel günlerde bizlerden sadaka, dua ve Fatiha bekleyen vefat etmiş yakınlarımızı da ayrıca unutmayalım. Bütün bunların dışında çocuklar, bilhassa öksüz ve fakir çocuklar sevindirilir; akraba, eş ve dost ziyaretleri yapılarak, hâl hatır Akraba ve eş-dost ile beraberce bugünün mutluluğu paylaşılır. Bu anlamda anlamlı ve sevinç günleri olan bayramlarda gönüllerin ve evlerin kapılarını insanlara kapatmak uygun değildir. Bu mübarek günlerde, bayram namazı kılınmalı, kurban kesilmeli, teşrik tekbirleri getirilmek ve sadaka verilmelidir.” dedi.
KURBAN PAYLAŞIMCI OLMAYI SAĞLAR
Kurban ibadeti ve kurban bayramlarının birey ve toplum hayatına kazandırdıkları ile ilgili de konuşan Doç. Dr. Uyanık, “Kurban bireylerin; sevap işlemesini, Allah'ın rızasını kazanmasını, paylaşımcı olmasını, cimrilikten uzaklaşmasını sağlar. Toplumsal olarak da kurban; toplum içinde birlik, beraberlik, dayanışma, sevgi ve saygı ortamının oluşumuna katkı sunarken, toplum içerisinde paylaşımcılık duygusunun da artmasını sağlar. Sayısız nimetlerine karşı Rabbimize arz ettiğimiz kurbanlıklarımız; elimizin ve evimizin bereketlenmesine, gönlümüzün zenginleşmesine, paylaşım ve cömertlik duygularımızın daha da gelişmesine, eş, dost, akraba ve komşuluk münasebetlerimizin pekişmesine vesile olmaktadır.” şeklinde konuştu.
Kurban Bayramı’nın ülkemize ve tüm İslam Alemi’ne hayırlar getirmesini dileyerek sözlerini tamamlayan Doç. Dr. Zeki Uyanık, tüm Müslümanların Kurban Bayramı’nı tebrik etti.