Rant enkaz yaratır, toplumsal dayanışma yaşatır | SONSÖZ MERSİN
     
 
 
 
 
 

Rant enkaz yaratır, toplumsal dayanışma yaşatır



 

Haber Merkezi

 

Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) 6-25 Şubat tarihlerinde, depremden etkilenen bölgelerde yaptıkları çalışmaları Deprem Sonrası Değerlendirme Raporu başlığı ile yayımladı. Maraş, Hatay, Adıyaman ve Mersin’e dair değerlendirmeleri içeren raporda gözlemler ve orta-uzun vadeli öneriler yer alırken, psikologlar çocuklar, kadınlar, yaşlılar, göçmenler ve işçiler gibi farklı toplumsal kesimlere dair pek çok gözlem sundu.

TODAP üyeleri Sercan Karlıdağ ve Gökçeçiçek Korkmaz rapora ilişkin soruları yanıtlarken, psikososyal çalışmaların “manevi ve dini değerler” iddiasıyla bilimsel ve etik saiklerden uzak biçimde yapılmasının sorunlu olduğuna dikkat çekti, psikososyal paylaşım alanlarının açılması gerektiğini vurguladı.

 

‘TOPLUMSAL BİR İYİLEŞME/GÜÇLENME ADALETİN SAĞLANMASIYLA MÜMKÜN’

Karlıdağ ve Korkmaz, toplumsal bir iyileşmenin /güçlenmenin adaletin sağlanmasıyla mümkün olduğunu söyleyerek, “Maraş, Antakya, Adıyaman ve Mersin için aktarımlarımızı içeren raporumuzda göreceğiniz üzere, biz önce tam da meslek örgütümüze içkin bir eksen olduğu ve hatta adımızda yer ettiği üzere ‘toplumsal dayanışma’ perspektifi ile deprem bölgesinde faaliyetler örmeye başladık. Psikososyal Dayanışma Çalışma Grubu faaliyetlerimiz deprem bölgesinde dayanışma ziyaretleriyle başlayan planlarımızı, gönüllü terapistlerin yürüttüğü bireysel görüşme süreçlerini içeriyor.

Dayanışmacı bir perspektifi ve hem bireysel hem kolektif yeterliği pekiştiren bir rol üstlenmek gerekiyor. ‘Yardım eden’ konum alışı muhatabı, karşımızdaki insanı sürekli ‘mağdur’ ve ‘muhtaç’ konumuna itebilir. Fakat ‘iyileşmek’ aynı zamanda kendimiz ve çevremizdekiler için adalet aramakla da ilgili. Bu depremin katliama dönüşmesine yol açan politik angajman aynı zamanda depremden etkilenen insanların güçlenmelerini engelleyen koşulları da beraberinde getiriyor. Toplumsal bir iyileşme/güçlenme ve kolektif dayanıklılık için bu koşullarla da mücadele etmeliyiz.”

 

‘RANT ENKAZ YARATIR, TOPLUMSAL DAYANIŞMA YAŞATIR!’

Depremden etkilenen insanlar arasında, özellikle duygulanımda öfkenin ağır bastığı kimselerde, muhalif politik angajmana da bağlı olarak hem deprem öncesi süreç açısından denetim eksikliği ve ihmaller hem de depremin ardından kriz yönetimi sürecine ilişkin hata ve eksiklikler yoğun bir eleştirisi konusu olduğuna dikkat çeken uzmanlar, “Bu ise, söz konusu afetin esasen siyasi bir enkaza dönüştüğü görüşünü açığa çıkarmış görünmekte. Yaşanan iki depremin ardından gereken acil müdahalenin yapılmaması, üstüne ihmal ve insan hakkı ihlallerinin varlığı bu depremi doğal afetten çıkararak insan eliyle yaratılmış bir travma olarak deneyimlenmesine sebep olmuştur. Kaderci nedensel açıklamanın karşısında, rantçı politikalarla mücadele ederek yıkılan kentleri kurma arzu ve eylemselliğinin bizi güçlendireceği, belirsizlikle kolektif başa çıkmayı pekiştireceği ve kolektif bir iyi-oluş hâli sağlayacağı kanaatindeyiz. Şunu biliyoruz ve dillendiriyoruz: Rant enkaz yaratır, toplumsal dayanışma yaşatır!

 

ÖNERİLER: MANEVİ DANIŞMANLAR YERİNE DAHA FAZLA PSİKOLOG

Rapordaki değerlendirmelerden yola çıkarak önerilerde de bulunan Karlıdağ ve Korkmaz, bunları şöyle sıraladı; “Depremden etkilenen bütün canlıların esenliği sağlanmalıdır. Süreç sadece insan merkezli işletilmemeli, depremden etkilenen bütün canlıların ihtiyaçlarını gözeten politikalar geliştirilmelidir.

Depremden etkilenen hem Türkiyeliler hem de göçmenler için sürekli yer değiştirileceği gerçek ya da sembolik tehditlerinin olmadığı bir barınma şarttır. Bu belirsizlikler ortadan kaldırılmak yerine sürekli hâle getirildiğinde travmatik yaşantı sonrasındaki akut belirtilerin şiddeti azalmayacak, kronikleşecektir.

Geleceksizlik ve güvencesizlik karşısında eğitim-öğretimin devamlılığı sağlanmalıdır. Çocuklar için yaşıtlarıyla oyun oynayabilecekleri ve eğitimlerinin destekleneceği ayrı alanların oluşturulması, bu alanların sayılarının olabildiğince artırılması gereklidir.

Depremden etkilenen özel gereksinimli bireylerin ihtiyaçlarını karşılayan destek mekanizmaları oluşturulmalıdır. Kalabalık, gürültülü ve alışık düzeninin dışındaki ortamlarda bulunmakta güçlük çeken, bu durumlarda kaygı ve öfke nöbeti yaşayabilen nöroçeşitililiğe sahip bireyler (özellikle çocuklar) için destekleyici ve yatıştırıcı bir mekanizma oluşturulmalı. Engelsiz ve erişilebilir merkezler ve çevre düzenlemeleri sağlanmalı.

Depremden etkilenen göçmen/mültecilere karşı uygulanan ırkçı politikalardan vazgeçilmelidir. Depremin ya da sonrasında yaşanan sorunların müsebbibi göçmenler ya da mülteciler değildir.

Daha önceki Van Depremi, Gölcük Depremi gibi birçok afette de gördüğümüz gibi ihtiyaçların karşılanması sırasında ‘aile’ önceliğine son verilmeli, yalnız yaşayan kadınlar ve LGBTİ+ların ihtiyaçları ve güvenliği sağlanmalıdır.

İhmal, istismar ve suça sürüklenmenin önüne geçilmeli, önleyici/koruyucu mekânsal düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.

Erkek şiddetini önleyecek ve şiddetten koruyacak mekanizmalar oluşturulmalıdır. 6284 hassasiyetle uygulanmalı, İstanbul Sözleşmesi ivedilikle yürürlüğe sokulmalıdır. Kadın, çocukları hedef alan erkek şiddetini önlemek adına başvuru mekanizmaları işler duruma getirilmeli, çadırkent/konteyner alanlarında koruyucu önlemler alınmalıdır.

 

KOORDİNASYONSUZLUK ÖNLENMELİ

Deprem bölgesine giden kamu görevlileri ve gönüllüler arasında rotasyon olmalı ve bu kişiler depremden etkilenenlerle birlikte birbirlerini de gözetmelidir. Psikososyal destek sunmak amacıyla oluşturulan grupların (aile ve toplum hizmetleri, engelli ve yaşlı hizmetleri ekipleri, belediyelerin 28 Öneri ve Talepler sosyal hizmet daire başkanlıkları, STK, meslek örgütleri, vd.) sunmuş olduğu hizmetler, koordinasyon eksikliği sebebiyle mükerrer ziyaretler ve karmaşaya sebebiyet vermektedir. Bu durum depremden etkilenen kişilerde olumsuz yansımaları olmakta ve karşılanmamış beklentilere neden olduğundan daha koordineli ve alanında yetkin kişilerce yapılması gerekmektedir.

 

YAS SÜRECİ YAŞANMALI

Olağan bir yas sürecinin gereklilikleri karşılanmalıdır. Olağan bir yas süreci; bütün kayıpların (insanlar, mekânlar, kültürel yapılar vd.) hak ettiği gibi ilgili kültür ve inançlar doğrultusunda cenaze ve yasla ilgili törenlerin yapılmasını gerektirir. Ruh sağlığı çalışanları, depremden etkilenenlerin kayıplarıyla baş etme stratejilerini güçlendirme motivasyonu taşıyabilirler. Bu, büyük oranda psikososyal desteğe içkin bir süreçtir. Bunun yanında, şehirlerin yeniden inşa sürecinde depremle kesintiye uğrayan (ve fakat binlerce yıldır olan) kültürel dokunun da aktarılması gözetilmelidir.

Depremden etkilenenlere psikososyal paylaşım alanları açılmalıdır. Deprem bölgesine hangi görevi üstlenerek gitmiş olursa olsun gönüllüler, kamu görevlileri çocuk, genç, yetişkin insanların deprem yaşantılarını onların açıklamalarına imkân verecek şekilde dinlemelidir.

Depremden etkilenenlerin göç ettiği her il, ilçede psikososyal destek mekanizmaları yaygınlaştırılmalı ve işletilmelidir. Kamu kurumlarına manevi danışmanlık yerine daha fazla psikolog istihdam edilmeli ve süreç ruh sağlığı uzmanlarının bilgisi ve pratiğiyle şekillenmelidir.”

   
   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

  SOZ SÖZ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  SON SÖZ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 


  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER


 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
sonsozmersin.com © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA