Haber Merkezi
Mersin’de KESK tarafından her hafta sonu olduğu gibi bu Cumartesi’de KHK ile işten atılan kamu emekçilerinin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması yapıldı. Özgür Çocuk Parkı’nda yapılan basın açıklamasını Büro Emekçileri Sendikası Mersin Şuba Başkanı ve KESK dönem sözcüsü Murat Doğan okudu.
“EVRENSEL SÜREÇ İHLAL EDİLDİ”
AKP hükümetinin OHAL’i fırsata çevirerek on binlerce kamu emekçisinin çalışma hakkını herhangi bir yargısal süreç işletmeden, savunma almadan ve somut belge, bilgiye dayanmadan ve evrensel güvenceleri ihlal ederek ellerinden alarak ihraç ettiğini ifade eden Doğan, “Bilindiği üzere; KHK’lar eliyle ve Resmi Gazete’de isimlerinin yayınlanmasıyla on binlerce kamu emekçisi ihraç edildi. İktidarın ihraçlara ilişkin tüm itiraz yollarını kapatması içeride ve dışarıda itirazların yükselmesine neden olunca ve AİHM’e on binlerce başvuru yapılınca hızla bir oyalama mekanizmasına ihtiyaç duyuldu” dedi.
“KOMİSYON LAĞVEDİLSİN”
Bunu için OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonunun görevlendirildiğini ifade eden Doğan, “23 Ocak 2022 tarihinde OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu beşinci yılını doldurdu. Sürenin son gününde komisyonun görev süresi bir yıl daha uzatıldı. Bu kararla Komisyon üyeleri çift maaş almaya, haklarında karar verilmeyi bekleyenlerin uğradığı zulümün ise devamına karar verilmiş olundu. Bu kararı protesto ediyor ve komisyonun derhal lağvedilmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.
“5 YIL GEÇMESİNE RAĞMEN DOSYALAR KARARA BAĞLANMADI”
OHAL KHK’ları eliyle ihraç edilen 4 bin 239 KESK’linin işlemin iptali için komisyona başvurduğunu hatırlatan Doğan, “Komisyon aradan 5 yıl geçmesine rağmen hala 1.493 dosyayı karara bağlamamıştır. Karara bağlanan başvurulardan 1.606’sı ret, 1.140’ı kubul edilmiştir. Bırakın mahkeme kararını, haklarında herhangi bir adli veya idari soruşturma dahi bulunmayan KESK li arkadaşlarımıza komisyonun verdiği ‘kurumundan alınan bilgi ve belgeye göre’ red kararlarını protesto ediyoruz. SGK da, sağlık bakanlığında, milli eğitim bakanlığında veya diğer kurumlarda savcılıklarda olmayan ne tür bilgi veya belge olabilir ki. Madem memuriyete engel bu bilgi ve belgeler kurumlarda vardı da neden adli ve idari soruşturma daha önce başlatılmadı” ifadelerini kullandı.
“ANAYASA MAHKEMESİ OLUMLU BİR ADIM ATTI”
Anayasa Mahkemesi’nin 5 yıl sonra “üyelik” ve “mensubiyet” kavramlarına açıklık getirmesi ve ihraç işlemlerinde kesinleşmiş mahkumiyet kararı aranması gerektiği yönünde karar almasının gecikmiş olmakla birlikte olumlu bir adım olduğunu vurgulayan Doğan şöyle devam etti: “Dolayısıyla komisyonun bu gerekçelerle verdiği kesinleşmiş mahkeme kararına dayanmayan red kararları hükümsüzdür. Derhal zaman kaybetmeden haklarında mahkeme kararı olmayan red kararları iptal edilmeli ve arkadaşlarımız tüm haklarıyla birlikte görevlerine iade edilmelidir. Ne acıdır ki, aralarında şube yöneticilerimizin de bulunduğu en az 17 kişi hayatlarını kaybettikten sonra gidmeyecekleri görevlerine komisyon kararıyla iade edilmişlerdir. Hepsini saygıyla anıyoruz. Bir kez daha haykırıyoruz ki, Geciken adalet adalet değildir. 100’den fazla insanımız ise ihraç sonrası yaşadıkları ağır sorunlar nedeniyle içine girdikleri çıkmazdan kurtulamayarak intihar etmişlerdir.”
“KOMİSYON, İKTİDARIN SUÇUNA ORTAK OLDU”
Ret edilen başvurulardan 344’ü Barış Akademisyenlerine ait olup, 50 dosyanın karara bağlanmayı beklediğini belirten Doğan şunları söyledi: “Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen Barış Akademisyenlerine ilişkin OHAL Komisyonu’nun iktidarın talimatı ile aldığı anlaşılan red kararları açıkça suçtur. Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımayan Komisyon, iktidarın suçuna ortak olmuştur.
Öte yandan, Komisyonun verdiği ret kararlarına itirazlar için iktidar tarafından özel olarak oluşturulan idare mahkemelerinin şu ana kadar verdiği kararlarda da hukuk normlarının işletildiğine dair umut vermemektedir.
İşçi sınıfının, emekçilerin yüzyıllardır bin bir türlü bedel ödeyerek elde ettiği hak ve özgürlüklerin hangi gerekçe ile olursa olsun ortadan kaldırılmasına yönelik girişimlere karşı fiili ve meşru mücadele hakkımızı sonuna kadar kullanacağız.
Bu anti demokratik uygulamalara karşı fiili, meşru ve demokratik direnişimizi ve hukuki mücadelemizi her ne pahasına olursa olsun, tüm zorlukları göğüsleyerek sürdüreceğiz.
Bu vesileyle bir kez daha çağrıda bulunmak istiyoruz; Hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı, etkin olmayan, denetlenemeyen, kendisini anayasa ve yasalar üstü gören, hükümetin bir organı gibi çalışan ve idari bir mekanizma olan OHAL Komisyonu derhal lağvedilmelidir. Ret kararları iptal edilmeli, haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte görevlerine iade edilmedir.
“İSTİNAFA VE DANIŞTAY’A GİDEN DOSYALAR GERİ ÇEKİLSİN”
Özel yetkilendirilmiş idare mahkemelerinde devam eden dosyalar ve bu mahkemelerin ret etmesi üzerine istinaf’a veya Danıştay’a giden dosyalar geri çekilmelidir. Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. 375 sayılı KHK’ye eklenen geçici 35. Madde eliyle yapılan ihraç uygulaması derhal sona erdirilmelidir. İş güvencesi iktidarın sopası haline getirilmemeli, sendikal örgütlenme önündeki engeller kaldırılmalıdır. İktidar başta örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklere yönelik baskı politikalarına son vermeli, ceza ve soruşturmaları durdurmalıdır.”