Haber Merkezi
Tarım ve Orman Çalışanları Sendikası (Tarım Orkam-Sen) Mersin Şubesi, Tarım-Orman Çalışanları Birliği Sendikası’nın (TOÇ BİR-SEN) sendikalarını hedef alan eylemlerine dair yazılı açıklama yaptı.
Tarım Orkam-Sen Mersin Şube Başkanı Ömer Hatip Özden, yetkili sendikanın, bütün emekçileri eksiksiz şekilde kapsayacak bir düzenleme talep etmek yerine sendikalarını karalama yoluna gittiğini söyledi.
“TOÇ BİR SEN’İN KARALAMA KAMPANYASI: DOĞRU YOLDAYIZ, MÜCADELEYE DEVAM!”
TOÇ Bir-Sen’in karalama kampanyasının doğru yolda olduklarının göstergesi olduğunu belirten Özden, “Danıştay’ın ve kamu emekçilerinin attığı tokattan ders çıkaramayanlar yeni bir tokat için yanaklarını sendika TARIM ORKAM-SEN’e çevirmişlerdir!
Yetkili/yetkilendirilmiş sendika sıfatıyla TİS masasına oturan ancak her defasında biz tarım ve ormancılık hizmet kolu emekçilerini ekonomik-sosyal ve özlük hak kayıplarına uğratan ve son olarak 2022 yılı maaşlarımız için yüzde 5 artı yüzde 7’lik zam artışına imza atanlar en iyi bildikleri çarpıtma işine devam etmektedirler. TOÇ BİR-SEN emekçiler arasında eşitlik ve iş barışını sağlamak için değil ayrımcılık, fesat/fitne çıkarmak için çırpınıp durmaktadır. Son olarak malum sendika, sendikamız TARIM ORKAM-SEN’i hedef alan bir kampanya başlatmıştır.
“TOÇ BİR-SEN ÇÖZÜLÜYOR, GÜÇ KAYBEDİYOR”
Bütün yöneticilerimiz ve üyelerimizle etkin bir sendikal çalışma yürütmekteyiz ve görmekteyiz ki TOÇ BİR-SEN çözülüyor, güç kaybediyor. TOÇ BİR-SEN yönetiminin gerçek umut gerçek sendika TARIM ORKAM-SEN’i hedef alması bizi hiçbir bakımdan şaşırtmamıştır. TOÇ BİR-SEN işverenin/idarenin gücünü kullanarak gerçekleri çarpıtıp sürekli emekçileri aldatarak varlığını, gücünü korumaya çalışmaktadır. Sendikamız tarım ve ormancılık hizmet kolunda çalışan bütün kamu emekçilerinin gerçek umudu gerçek sendikası olduğunu son dönemlerde hızla artan yeni üyeliklerle kanıtlamıştır. Hiçbir yetkilendirilmiş/yandaş sendikanın bunu tersine çevirecek ne gücü ne de kudreti vardır. Sendikamız ‘kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!’ şiarını ilke edinen bir sendikadır. Bu, bütün kamu emekçilerini sefalet ücretine mahkum ederken kendilerine lüks ve konforlu bir hayat kuranların hiçbir biçimde anlayamayacağı bir anlayışın ifadesidir.
Sendikamız 6. Dönem TİS sonucunda aynı işi yapan ya da kamuda aynı unvanla çalışan ancak yetkilendirilmiş sendikanın sınır tanımaz düzeyde iş bilmezliğinin, sorumsuzluğunun ve işverene tabiiyetinin sonucu olarak kontrol ilave ödemesine dahil edilmeyen çalışma arkadaşlarımızın da TİS’ten yararlandırılması için konuyu yargıya taşımıştır.
Yandaş sendika TOÇ BİR-SEN’in üyelerine gönderdiği bilgi notundan öğreniyoruz ki, Danıştay başvurumuzu incelemeye başlamış, yetkili sendika olması hasebiyle de TOÇ BİR-SEN’den konuyla ilgili görüş istemiştir. TİS masasında hepimiz adına yetkiyi kullanan ve hepimizi işverene satan TOÇ BİR-SEN burada da sendikamızın yarattığı kazanımı yetkili sendika sorumluluğu ve bilinciyle (işverenle gerekli görüşmeleri de yaparak) kontrol ilave ödemesine dahil edilmeyen arkadaşlarımızı da bildirerek bütün emekçileri eksiksiz şekilde kapsayacak bir düzenleme talep etmek yerine eski konumunda ısrar etmenin bir sonucu olarak bu durumu, gerçekleri çarpıtarak sendikamıza karşı bir karalama kampanyasına dönüştürme yolunu seçmiştir. Sendikamızın bu konuda açtığı davayı kazanması durumunda, 6. TİS’te kontrol ilave ödemesine dahil edilen emekçilerin de bu haktan faydalanmayacağı şeklinde sunmuştur. TOÇ BİR-SEN’in sendikacılığı, hak ve emek mücadelesini bilmediğini, gerçek sendikalara ve emekçilerin gerçek umuduna karşı var edilip yaşatıldığını biliyorduk ancak hukukun asgari ölçülerini de bilmediğini bu vesileyle öğrenmiş olduk” diye konuştu.
“TOPLU SÖZLEŞMENİN 14. MADDESİNİN TAMAMEN İPTALİNİ İSTEMEK SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
Açtıkları davanın, bir haktan yararlandırılmayanların da eşit biçimde aynı haktan yararlandırılması için izlenecek tek hukuki yol olduğunu söyleyen Ömer Hatip Özden, davanın n olumlu sonuçlanması durumunda emekçiler açısından kazanımlar doğuracağından şüpheleri olmadığını vurguladı. Bu yönde yüksek yargının çok sayıda kararının mevcut olduğunu da işaret eden Özden, bu konuda bilgiye ve hukuki desteğe ihtiyaç duyanların sendika ile irtibata geçebileceğini kaydetti.
Toplu sözleşmede kontrol görevi yapan bir kısım unvanlara ilave ödeme yapılmaması nedeniyle açılan dava dilekçesinden alıntılarda yapan Özden, “2022-2023 yıllarını kapsayan Tarım ve ormancılık hizmet koluna ilişkin toplu sözleşmenin 14. maddesinin peyzaj mimarı, harita mühendisi, jeoloji mühendisi, elektrik mühendisi, kimya mühendisi ve makine mühendisi yönünden (ilave ödeme yapılmaması nedeniyle) eksik düzenleme nedeniyle iptaline’ biçiminde istemde bulunduk.
Toplu Sözleşmenin 14. Maddesinin tamamen iptalini istemek söz konusu değildir. ‘… 14. Maddesinin Peyzaj Mimarı, Harita Mühendisi, Jeoloji Mühendisi, Elektrik Mühendisi, Kimya Mühendisi ve Makine Mühendisi ‘yönünden’ (ilave ödeme yapılmaması nedeniyle) eksik düzenleme nedeniyle iptaline’ biçimindeki istemimizde ilave ödeme yapılmayanlar ‘yönünden’ eksik düzenlemenin giderilmesi amacıyla iptali istendi.
İdari Yargı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun m. 2/2 maddesinde belirtildiği gibi ‘İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler’
İdari Yargı, idarenin eylem ve işlemi; hukuka ve yasal düzenlemelere aykırı ise iptal eder. İdare de karar doğrultusunda yeniden düzenleme yapar.
İdari Yargılama Usulü Kanununun Kararların sonuçları başlığını taşıyan 28/1 maddesi: (Değişik: 10/6/1994-4001/13 md.) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.
“TİS DEĞİL SATIŞ SÖZLEŞMESİ”
2022-2023 yıllarını kapsayan ‘toplu sözleşme’ sürecinin 6 milyon kamu emekçisi ve emeklisi için ağır kayıplarla sona erdiğini de anımsatan Başkan Özden, içinden geçilen ekonomik krizle birlikte yandaş konfederasyonun ‘başarı’ diye sunduğu TİS mutabakatının açık bir satış sözleşmesi olduğunun tartışma götürmez şekilde gözler önüne serildiğini vurguladı.
“Bütçeden hakkımızı, refahtan payımızı aldık” yalanına sarılanların bugün de “ek protokol yaparak kayıplarımızı telafi edeceğiz” diyerek kamuoyunu ve kamu emekçilerini yanıltmaya devam ettiğini söyleyen Tarım Orkam Sen Mersin Şube Başkanı Ömer Hatip Özden, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Danıştay 6. Dönem TİS ile ilgili kararında, ‘4688 sayılı Kanun’un 28. maddesinde yer alan, toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere, toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı yolundaki hükmün farklı şekilde yorumlanarak, toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanmada, hizmet kollarına ilişkin olarak üye olunan sendikalar açısından, ‘toplam kamu görevlisi sayısının en az %1’inden fazla sendika üyesi kaydeden sendikalar’ şeklinde kriter getirilmesi suretiyle sendikalar arasında ayrıma yol açılması, açıkça sendikal özgürlüğe bir müdahale oluşturarak sendikaların kuruluş amaçlarının gerçekleştirilmesini önleyici şekilde üye kaybına sebebiyet verecek nitelik taşıdığı gibi, aynı hizmet kolunda çalışıp aynı işi yapan sendika üyesi kamu görevlileri arasında, sadece farklı sendikalara üye olmaları nedeniyle eşitsizlik yaratması itibarıyla çalışma barışını da olumsuz yönde etkileyeceğinden, dava konusu düzenlemede mevzuata ve hukuka uygunluk bulunmamaktadır’
“YÜZDE 1 İPTAL EDİLEREK SENDİKA AYIRIMI VE ÖRGÜTLEME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNÜNDEKİ ENGEL KALDIRILDI
Tespitinde bulunarak, dava konusu Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ve 2023 Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşmenin ‘Toplu Sözleşme İkramiyesi’ başlıklı 23. maddesinin birinci fıkrasında yer alan [ ‘üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine’ ibaresi, ‘kamu görevlisi sendikasının kurulu olduğu hizmet kolundaki sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az %1’inden fazla sendika üyesi kaydeden sendikalara üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine’ şeklinde ki ibaresinin yürütülmesinin durdurulması’ kararı vermiştir.
Anlaşılacağı üzere Danıştay’ın aldığı karar ile TİS ikramiyesi kaldırılmamış yüzde 1 iptal edilerek sendika ayırımı ve örgütleme özgürlüğünün önündeki engel kaldırılmıştır.
Diyelim ki, İlave Ödemelere ilişkin istemimiz gibi karar verip yürütmeyi durdurdu. Yani eksik düzenleme nedeniyle davamızı kabul etti; İdare bu durumda mevcut ödemeleri durdurmayacağı gibi dava konusunda belirttiğimiz bazı unvanları 14. Maddeye ekleyecek ve o unvanlara da ödeme yapılmasına hükmedecektir.
EMEKÇİLERE, İŞ BARIŞINI BOZACAK, AYIRIMCILIK YARATACAK UYGULAMALARA KARŞI BİRLİK OLMA ÇAĞRISI
Konfederasyonumuz KESK ve sendikamız Tarım Orkam-Sen grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı için gücünü kamu emekçilerinin, haklı ve fiili-meşru mücadelesinden alarak yıllardır kesintisiz mücadelesini sürdürmektedir; geçmişte olduğu gibi bugün de emeğin ve emekçinin yanında olmaya devam edecektir. Bu tarz sahte ve gerçeklerle alakası olmayan söylemler bizi vermekte olduğumuz mücadeleden asla vazgeçirmeyecektir.
Bu vesileyle bir kez daha işkolumuz bünyesinde çalışan kamu emekçilerini, hak ve çıkarlarını işverenin insafına terk edenlere, TÜİK enflasyon oranında artışları başarı diye yutturmaya çalışanlara karşı, işyerlerinde, kamu çalışanları içerisinde çalışma refahını ve iş barışını bozacak, ayırımcılık yaratacak uygulamalara karşı sendikamız bünyesinde örgütlenerek cevap vermeye çağırıyoruz. Yaşasın KESK! Yaşasın Tarım Orkam Sen!”.