Haber Merkezi
Yaklaşık 5 yıl önce 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işsiz kalan binlerce emekçinin işine iadesi ile ilgili eylemler sürüyor. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Mersin Şubeler Platformu, KHK ile ihraçlara karşı sokakları terk etmiyor. Platform bu haftada sokağa inerek, “Biz kazanacağız geri döneceğiz” mesajı verdi.
“DARBE GİRİŞİMİ, HER TÜR ANTİ DEMOKRATİK UYGULAMANIN GEREKÇESİ HALİNE GETİRİLDİ”
Özgür Çocuk Parkında basın açıklaması yapan grup adına konuşan KESK Mersin Şubeler Platformu Tüm Bel Sen Mersin Şube Başkanı Mustafa Özbay, 15 Temmuz darbe girişimi üzerindeki sis perdesi yeterince dağılmamış olsa da girişim bahane edilerek hayata geçirilen 20 Temmuz sivil darbesinin neyi amaçladığı aradan geçen süre içinde tümüyle netleştiğini söyledi,. Sivil darbe uygulamalarıyla OHAL döneminde bile askıya alınamayacak olan temel hak ve özgürlüklerin çiğnendiğini belirten Özbay, darbe girişiminin her tür anti demokratik uygulamanın gerekçesi haline getirildiğini, bunların başında da haksız ve hukuksuz ihraçların geldiğini kaydetti.
“KESK’E BAĞLI SENDİKALARIN TOPLAM 4.761 ÜYE İHRAÇ EDİLDİ”
KHK’lar eliyle resmi rakamlara göre 125 bin 678 kamu görevlisinin ihraç edildiğini anımsatan Mustafa Özbay, “Haksız, hukuksuz şekilde 4 bin 270’i OHAL KHK’leriyle, 431’i bu süreçteki Yüksek Disiplin Kurulu kararlarıyla ve 60’ı 375 sayılı KHK’nın geçici 35. Maddesi ile olmak üzere KESK’e bağlı sendikaların toplam 4 bin761 üyesi ihraç edildi. İktidar, ilk aylarda ihraçlara yönelik tüm itiraz yollarının kapalı olduğunu açıkladı. Darbe dönemlerinde dahi görülmeyen bu uygulamaya içeride ve dışarıda itirazlar yükselince ve AİHM’e on binlerce başvuru yapılınca bir oyalama mekanizmasına ihtiyaç duyuldu. Bunun üzerine iktidar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini de hukuksuzluğuna ortak ederek 23 Ocak 2017 günü iki yıllık süre içinde kamudan ihraç edilmiş yüz binlerce kamu emekçisinin ihraç başvurularını değerlendirmek ve karar altına almak üzere kendisine bağlı OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu’nu görevlendirdi.
Komisyonun görev süresi uzatıldıkça uzatıldı. Aradan 5 yıl geçti. Buna rağmen hala 8.343 dosya karara bağlanmayı bekliyor. Komisyonun verdiği kararlarda ret oranı %87,3’tür. Bu oran barış imzacısı akademisyenlerin açıklanan dosyalarında % 100’dür. Bu oranlar bile komisyonun idari bir mekanizma olduğunu, iktidarın noteri gibi hareket ettiğini doğrulamaktadır” diye konuştu.
“KOMİSYON SUÇ İŞLİYOR”
Tam beş yıldır neredeyse her gün söyledikleri; “bir oyalama aracı olarak kurulan, iktidara bağlı, iktidarın talimatlarıyla hareket eden OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu hukuk karşısında suç işliyor” iddialarını tekrarlayan Başkan Özbay, komisyonun görevde kaldığı her gün suçu katlanarak büyüyor ve çifte maaş almaya devam ediyor. Komisyonun ret ettiği dosyalara itirazların yapıldığı mahkemeler bugüne kadar KESK’lilerin 312 dosyasını karara bağlamış, bu dosyalardan sadece 10’u için iade kararı vermiştir. Burada da red oranı yüzde 99 olmuştur.
OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun çalışma tarzında olduğu gibi bu komisyonlarında da hangi tarihte, ne tür bilgi ve belgeleri incelediği, ne tür kanıtlara dayanıldığı, ‘kanıta’ dayalı değerlendirme sonucu üyelik mi, mensubiyet mi, iltisak mı, yoksa irtibat mı tespit edildiği belirtilmemektedir” dedi.
HÜKÜMETİN AİHM’E CEVABI RED KARARLARI OLDU
Hukuk garabetlerinden birinin de Barış Akademisyenlerine ilişkin komisyonun aldığı kararlar olduğunu işaret eden Özbay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Barış Akademisyenleri hakkında yapılan başvuruları hükümete bildirmesinden sonra, hükümetin vereceği cevaba malzeme sağlamak üzere, 28 Ekim 2021 tarihinden itibaren peş peşe ret kararları verildiğini bildirdi.
“Aileleriyle birlikte yüzbinlerce insanın, anayasal haklarının ellerinden alınarak açlık ve sefalete mahkûm ettirilerek biat ettirilmeye çalışılması aynı zamanda insanlık suçudur” diyen Özbay, “Bu suça iktidar, OHAL Komisyonu üyeleri ve iktidarın ihtiyacına uygun raporlar hazırlayan yerel kamu idarecileri ortaktırlar.
6 Kasım 2020 tarihinde gözaltına alınıp serbest bırakılan ve haklarında yürütülen adli soruşturmalarda beraat ve takipsizlik kararı verilen biri Çanakkale, biri Yalova üyesi 19'u Diyarbakır Eğitim Sen şubelerinin üyesi olmak üzere 21 arkadaşımız OHAL'in devamını sağlayan 375 sayılı khk’nın geçici 35.maddesiyle mesleklerinden çıkarılmıştır. Hukuksuz Uygulamalar Bizi Yıldıramaz. Tutuklamalara, Baskılara ve İhraçlara Boyun Eğmedik Eğmeyeceğiz. Ohal uygulaması derhal sona ermeli ve geçici 35. madde kaldırılmalıdır” dedi.
“EMEKÇİLER GÖREVLERİNE İADE EDİLİNCEYE KADAR MÜCADELEYE DEVAM”
İktidara bir kez daha çağrıda bulunan Özbay, açıklamasını şöyle tamamladı; “Hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı, etkin olmayan, denetlenemeyen, kendisini anayasa ve yasalar üstü gören, hükümetin bir organı gibi çalışan ve idari bir mekanizma olan OHAL Komisyonu derhal lağvedilmelidir. Haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmedir.
Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. Mağdur olan ihraç kamu emekçilerinin mağduriyet giderilinceye ve hukuksuz ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Biz kazanacağız, geri döneceğiz!”