Haber Merkezi
Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şubesi, “Aile Sağlığı Merkezlerinin Görünmeyen Sorunları” raporunu kamuoyuyla paylaştı. Şube Başkanı Dr. Zeki Sinan Doğan, aile sağlığı merkezleri ile ilgili çalışanlarla yüz yüze görüşülerek hazırlanan raporun, bıçağın kemiğe dayandığını gözler önüne serdiğini söyledi.
“ASM’LER GÜNAH KEÇİSİ GÖRÜLÜYOR”
Bakanlık nezdinde ASM’lerin günah keçisi olarak görüldüğü, bu suçlayıcı tarzın pandemi döneminde daha da arttığını ifade eden Doğan, “Bugün Sağlık Bakanlığının ne kamu hastaneleri nede özel hastanelerinde uygulanmayan mevzuatları ağırlaştırarak ASM’lerde uygulamaya çalışmaktadır. Sağlık hizmetini yürüten mesleklerin itibarı kalmamıştır. Saygı görmek bir tarafa çalışanın da kendi mesleğinden nefret eder duruma gelmiştir.ASM’lerde görev yapan sağlık emekçilerin görüşleri alınmadan planlama yapılmaktadır. Bu planlamanın uygulamasındaki aksaklıklar ASM çalışanlarına fatura edilmektedir. Anayasal hakların sözleşmeler ile yok sayılmaktadır. Dinlenme haklarının, hastalık izni haklarının yasal olmasına rağmen, bu hakların kullanılmasında ücret kesintisine gidilmektedir. Hastanelerin yapmış olduğu tedavilerin tamamlayıcısı niteliğindeki, rapor yazımından, ilaç yazımına, pansumandan, enjeksiyon uygulamasına bütün işlemlerin ASM’lere sevk edilmektedir. Hastaların büyük çoğunluğunun ASM’lere bir taleple gelmekte. Hastaların yüzde 70’inin ilaç yazdırma, rapor alma yada kendi belirlediği tahlilleri yaptırmak için geldiği, bu durumun hastayı müşteri davranışı sergilemeye sevk etmekte sağlık emekçilerini de sağlık hizmeti sunmaktan uzaklaştırmakta” şeklinde konuştu.
AİLE HEKİMLERİ TÜKENME NOKTASINDA
Ortalama 3 bin 500-4 bin aralığında nüfusa bakıldığında pandemi dönemi poliklinik sayısının günlük 80-100 aralığında gerçekleşirken gündüz nüfus yoğunluğunun olduğu bölgelerde poliklinik sayısının 100’ün üzerine çıktığını anlatan Doğan, “Pandemi dönemi poliklinik hizmetleri ve diğer hizmetlere ek olarak günlük 20-30 aralığında aşı, Covid kapsamında günlük 20-30 aralığında hasta takibi yapılmakta. Süreklilik gösteren bu yoğunluğun ASM’lerde görev yapan sağlık emekçilerini tükenme noktasına getirmekte.
Şehir merkezlerinde ulaşılabilir hastanelerin ve semt polikliniklerinin kapanmasıyla hasta yoğunluğu artmakta. Göçmen nüfusa hizmet verdikleri ancak nüfuslarında görülmediği için kayıp yaşamakta. Yine göçmenlerin sık sık yer değişikliği nedeniyle aşılama gibi birçok kriteri tutturamamaktadır. Sağlık okur yazarlığı olmayan vatandaşın ülkeler üzerinden Çin aşısını mı Alman aşışımı yaptırayım ayrımı ile tercih yapmak zorunda bırakılmakta. Hem tercih hem aşı kararsızlığı ile gelen vatandaşla sağlık emekçilerinin karşı karşıya gelmekte. Vatandaşı aşı konusunda ikna etme görevinin sadece sağlık emekçisine bırakılması doğru değildir” diye konuştu.
PANDEMİNİN YÜKÜ ASM’LERE YIKILDI
Başkan Doğan, raporla ilgili şu bulguları kamuoyuyla paylaştı: “Aşı uygulamasında kimlik kontrolünden, stoktan mal düşümüne, aşı kabul onay belgesini imzalatmaktan aşı uygulamasına tüm süreç aşı uygulayana bırakılmaktadır.
Aşı uygulamasında dahi bakanlık ASM’lere personel desteği ve katkı sunmamış, pandemi dönemi ASM’ler üzerine bırakılan ek işler karşılığında ASM’lere istihdam bakanlık tarafından sağlanması gerekliliği ortadadır.
Aşının hangi aralıklarla yapılacağı, kaç doz aşılama yapılacağı, kaçıncı dozun açıldığı, 18 yaş altına aşı uygulaması, 15 yaş altına aşı uygulaması gibi bilgilerin ASM’lere bildirilmediği, her hangi bir doküman ulaştırılmadığı, her şeyi basından yarım yamalak şekilde takip edebildikleri görülmektedir.
Sağlık Bakanlığının aşı karşıtlığı ve aşı tereddüdünün ortadan kaldırılması noktasındaki başarısızlığının faturasını ASM’lere çıkarılmaktadır.
ASM’lerin kendi bölgesinde aşılama oranının yükseltilmesi istenirken, sağlık emekçilerinin pandemi kapsamında basına açıklama ve sosyal medya üzerinden paylaşım yapmamızın yasaklanması tutarsızlıktır.
Bazı ASM’ler aşı karşıtı vatandaşların oturduğu merkezlerde bulunmakta, aşının zorunlu koşulmadığı ancak bu bölgelerde dahi düşük aşılamanın faturası ASM’lere kesilmektedir.
ASM’lerde yeni doğan aşılarından, gebe aşılarına, okul aşılarından, Covid ve grip aşılarına tüm işlemlerin takibi ve uygulaması iç içe geçmiş durumdadır, aşılama hizmetleri mesainin büyük bölümünü kaplamaktadır.
KAZANÇ ADALETSİZLİĞİ VAR
Aşılamanın ilk döneminden itibaren tam kapasite ile aşılama yapılmasına rağmen, bunun karşılığında ücret verilmezken, aşılamanın düştüğü son dönemde açılan randevulara başvuruların olmaması üzerinden ücret kesintisi yapılmaktadır ve bu doğru değildir.
Pandemi dönemi iki farklı aile sağlığı biriminin 30 randevu açmasına rağmen birisinde açılan randevuya tam başvurunun olması nedeniyle hekim 3000 TL alırken, diğer hekimin tam başvuru olmaması nedeniyle 1070 TL alması, aynı işi yapan hemşirelerin ise biri 1500 TL alırken diğeri 535 TL almaktadır. 3800 nüfusa hizmet verilen bölgede hekimler 420 TL, hemşireler ise 210 TL aşı ücreti almaktadır. Pandemi döneminde 2020 yılında 3 ay pandemi ücreti ödendiği, 2021 yılında ise ilk kez aşılama kapsamında ücret alınmıştır. Sözleşmeli olarak ASM’lerde çalıştırılan sağlık emekçileri pandemi dönemi yatırılan ek ödemeden faydalanamamıştır.
ASM’LER EKONOMİK SIKINTIDA
ASM’lerde cari harcama içerisindeki personel harcama payı, asgari ücret artışının memur maaş artışı üzerinde gerçekleşmesi durumunda, asgari ücret artışı üzerinden arttırılması gerekmektedir.
Pandemi dönemi ASM’lerde harcanan sarf malzemelerin payı artmış, memur maaş zamları ile piyasada ki sarf malzeme fiyat artışı arasındaki fark ASM’leri ekonomik olarak sıkıntıya sokmaktadır.
TÜİK’in sağlık alanında belirlediği enflasyonun yüzde 18 çıktığı, elektriğe %15, doğalgaza %12 zam yapıldığı dönemde cari harcamalara memur maaş zamları oranında artış yapılması, bakanlığın ASM’lerin gelirlerine göz koyduğunun göstergesidir.
Pandemi öncesi eldivene 20 TL verirken şu an 70 TL veriliyor, top gazlı beze 170 TL verilirken şu anda 220 TL veriliyor ancak cari harcamalara memur maaş zammı üzerinden artış yapılıyor.
Sarf malzeme fiyat artışının yanında pandemi dönemi hastanelerde yapılmayan işlemlerin ASM’lere yıkılmasıyla sarf malzeme kullanımı pandemi öncesine göre arttırmış, bu durumun da ek olarak gelirlerde azalma olmuştur.
3100 nüfusa hizmet veren 35 yıllık hemşirenin 5300 TL maaş aldığı, 2600 nüfusa hizmet veren 32 yıllık hemşirenin 4350 TL ücret aldığı, ASM’lerde sözleşmeli çalıştırılan hemşire / sağlık memurlarının asgari ücret düzeyinde maaş alabildikleri, aynı ASM’de hekim ile sözleşmeli çalışan arasında 6 kata varan gelir farkının oluştuğu, bununda çalışma barışını bozduğu, tüm uygulamaların Bakanlık tarafından performansa kapsamına almasının, iş yerlerinde sorunlara neden olduğu, hizmetin sunulmasına ve mesleki hassasiyetlere zarar verdiği, kronik hasta takibi sistemi ile ASM’lerin düzenli hasta organizasyonu ile hastaları hastanelere göndermeleri istendiği, burada ASM’ler sağlık hizmetlerinde bir basamak olmaktan çok hastaların düzenli olarak hastanelere gönderilmesi organizasyonu üstlenmiş yapılar haline sokulduğu, pandemi dönemi tüm sorunlara rağmen hizmeti sunarken, Bakanlığın sağlık emekçilerine hala performansınızı ölçeceğim dayatmasının, sağlık emekçilerine ve emeklerine saygısızlık olduğu ifade edilmiştir.
“ÇALIŞMA ALANLARINDA NEFES ALAMIYORUZ”
Son söz olarak şunu ifade ediyoruz; Biz sağlık emekçileri çalışma alanlarımızda nefes alamıyoruz desek de, iktidar adeta yavaş yavaş ısıtılan kaynar su içindeki kurbağa deneyinde olduğu gibi çalışma alanlarında çalışma şartlarımızı yavaş yavaş ağırlaştırmaktadır.
Pandemi döneminde sağlık emekçilerinin sorunlarının çözümünü beklerken, pandeminin bürokrasi tarafından da fırsat olarak gördüğünü, çalışma alanlarındaki özlük ve mali haklarımızın gaspı ile gördük.
Pandemi dönemi bir ayın düzenlemesinin bir başka ay hakkaniyet yada reform gibi söylemlerle alt üst edildiği de oldu, daha iyisini beklerken daha vahim hak ihlalleri ile de karşılaştığımız da oldu,
Geldiğimiz noktada; sağlıkta şiddetten, linç girişimlerine, meslek hastalığı kapsamında ölümlerden, mesleki kaynaklı intiharlara, bir çok sorunla sağlık emekçileri karşı karşıya bırakılmıştır.
Artık örgütlü örgütsüz tüm sağlık emekçilerinin ifade ettiği ‘bıçağın kemiğe dayandığıdır’. ASM’lerin 7 Ekim 2021 tarihinde yapacağı iş bırakma eylemini destekliyoruz”.