Haber Merkezi
Türkiye’nin 60 yıllık hayali olan nükleer santral macerası kapsamında Rusya Federasyonu ile Mayıs 2010'da imzalanan anlaşma kapsamında Mersin'in Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli bölgesinde Akkuyu Nükleer Güç Santralinin ilk ünitesinin temeli 14 Nisan 2015 Salı günü atıldı. Toplamda 4 ünite olacak santral için halen 3 ünitenin inşaatı aralıksız olarak devam ederken, ilk ünitenin Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023’te devreye alınması hedefleniyor.
Bu hedef kapsamında Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde 8 bin kişi gece gündüz demeden çalışarak çalışmalarını sürdürüyor.
Akkuyu Nükleer A.Ş. Yapı İşleri Direktör Yardımcısı Dmitriy Romanet’in açıklamalarına göre işçilerin yüzde 80’ini Türk vatandaşları oluştururken, inşaatın en yoğun döneminde yaklaşık olarak 12 bin kişiye çıkması öngörülüyor.
Ancak devasa büyüklükteki inşaat şantiyesinde sık sık işçi hak ihlalleri ile güvenlik ve sağlık alanında ki yetersizlikler nedeniyle gündem olan Akkuyu’da sendikalı işçi varlığı mümkün olmuyor.
Türkiye için sürpriz olmayan bu durum, uluslar arası bir projede bile ülkedeki ‘örgütlülük’ karşıtlığını gözler önüne serebiliyor.
Türkiye'de resmi rakamlara göre 14 milyon 371 bin 96 işçiden 2 milyon 69 bin 476'sının sendika üyeliği bulunuyor.
Akkuyu’da ise hali hazırda kuruluştan buyana henüz sendikal bir örgütlenme faaliyeti bulunmuyor. Bireysel üyelikler söz konusu iken 8 bin işçi içerisinde en fazla 100 işçinin sendikalı olduğu öngörülüyor.
İŞÇİLER NELER YAŞIYOR?
İşçilerin yaşadığı sorunlar ise sürekli haberlere konu oluyor. Özellikle son yıllarda gündeme gelen haberlere bakıldığında işçilerin yaşadığı sorunlar net şekilde görülebiliyor.
19 Ekim 2019 tarihinde Mersin'in Silifke ilçesinde Akkuyu NGS'de çalışan yabancı işçilerin bulunduğu servisin kamyona çarpması sonucu iki Ukrayna uyruklu işçi öldü, 11 kişi yaralandı.
8 Aralık 2020 tarihinde; Akkuyu NGS şantiyesinde sınıf ayrımı yapıldığı, yöneticilerin sosyal mesafeyle, işçiler üst üste yemek yediği görüntüler ortaya çıktı.
Şantiyedeki işçilerin ve yöneticilerin yemekhanesinden görüntüler paylaşan CHP Milletvekili Ali Öztunç 'İşçilere alt alta üst üste yemeği layık gören şirket, yöneticilerine ise sosyal mesafeye uyarak yemek yediriyor. Yönetici insan ama işçi insan değil sanki. Yazıklar olsun' dedi.
9 Eylül 2020 bu kez de işçilerin isyanı gündeme geldi. Aylardır maaşlarını alamayan ve servis araçları konusunda sıkıntıya düşen işçiler, Akkuyu'da yolu kapatarak eylem yaptı. CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, “Akkuyu Nükleer Santral inşaatı önce doğayı, şimdi de işçileri vurdu. Yarın tüm Mersin'i vuracak. Bunun adı zorbalıktır, köleliktir ve sömürüdür. İşçilerin canı ranta ve inşaata kurban ediliyor. Akkuyu Nükleer inşaatını derhal durdurun. Katliamlara son verin” dedi.
9 Nisan 2021 tarihinde de Akkuyu Nükleer Güç Santrali inşaatında sondaj makinesi operatörü, elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdi. Hem çalışanlarına karşı muamelesi hem de inşaat güvenliği konularında birçok vukuatı olan Akkuyu NGS, felaket zincirine yeni bir halka eklemiş oldu.
Türkiye’de 2021 yılı Mart ayında başlayan koronavirüs vakalarına karşı aşılama çalışmaları Akkuyu NGS sahasında ancak Haziran ayında hayata geçirilmeye başlandı.
Öte yandan pandemi sürecinde sokağa çıkma yasakları uygulansa da Akkuyu NGS şantiyesinde çalışmalar aralıksız devam etti.
“İŞTEN ATILMAKTAN KORKUYORUZ”
İşçilerden adını vermek istemeyen 32 yaşındaki Ahmet kod isimli çalışan, yaklaşık 2 yıldır Akkuyu’da çalıştığını ancak bu esnada iki defa taşeron firma üzerinden giriş çıkışı yapıldığını söyleyerek, örgütlenme çalışması yapmaları halinde işsiz kalma korusu yaşadıklarını söyledi. Şantiye sahasında farklı taşeron şirketler bulunduğunu ve 8 bine yakın çalışan olduğunu söyleyen Ahmet kod isimli çalışan, “Servisler yetersiz ve pislik içinde. Yemekhaneler ve tuvaletler de keza aynı şekilde. Ciddi hijyen ve iş güvenliği zafiyetleri yaşanmakta. Yatakhaneler çok kötü durumda. Ayrıca ödemeler de aksamalar olmakta. Sosyal haklar ve mesailer ile ilgili iyileştirme talepleri kabul edilmemekte. Ancak bunları dile getirmeye çalışanlar işten atılma korkusu yaşıyor çünkü daha önce örnekleri yaşandı” diyerek yaşadıklarını anlattı.
Örgütlenmek için işçiler arasında yapılan görüş alışverişinin dahi tedirginliğe neden olduğunu ve işten atılma korkusu nedeniyle sendikaya başvuramadıklarını belirten Ahmet, ancak tekil mücadelelerin sonuç vermemesi nedeniyle sendikal örgütlenmenin haklarını aramakta en büyük kazanım olacaklarına inandıklarını vurguladı.
“SENDİKALAR NEDEN GELMİYOR”
Yine 29 yaşındaki Mehmet kod isimli çalışan da, yaklaşık 3 yıldır Akkuyu NGS’de çalıştığını ancak aradan geçen sürede 5 defa firma değiştirerek, şantiye sahasındaki farklı taşeronların elemanı olarak görev yapmak zorunda kaldığını bildirdi.
Şantiyede içerisinde yaşanan sorunları bir çok defa dile getirmelerine rağmen çözülmesi adına hiçbir düzenleme yapılmadığını aktaran Mehmet, hijyen, temizlik, iş güvenliğinin şantiyedeki başlıca sorunlar olduğuna değindi. Mehmet, işçiler arasında sosyal ve ekonomik uçurumlar olduğunu ve bu adaletsizliğin her geçen gün arttığını, işe alımlarda torpillerin yaşandığını ve işten çıkarmalarda ise işçinin daima suçlu bulunduğunu savunan Mehmet, örgütlenmedikçe sorunlarının çözümüne inanmadığını dile getirdi.
Yaklaşık 8 bin işçinin çalıştığı devasa şantiyede sendikal örgütlenme olmadığının altını çizen Mehmet, “Böyle bir şey nasıl olabilir? Neden sendikalar Akkuyu’ya gelmiyor? Engelleniyorlar mı? Biz zaten işten atılma korkusu nedeniyle başvuru yapamıyoruz ancak onlar gelip burada çalışma yaparsa onlardan güç alan işçiler sendika üyesi olabilir” görüşünde.
“SENDİKALAR ENGELLENİYOR”
“Neden sendikalar Akkuyu’ya gelmiyor?” sorusuna yanıt, DİSK’e bağlı Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev Yapı İş) Genel Başkanı Özgür Karabulut’tan geldi.
İnşaatın başladığı günden bugüne Akukuyu’yu önemsediklerini ve örgütlenme yapmaya çalıştıklarını söyleyen Karabulut ancak pek başarılı olamadıklarını aktardı. Şuan 8 bine yakın işçinin bulunduğu Akkuuy’da 35-40 arası üyelerinin bulunduğunu belirten Karubulut ancak bunun da süreklilik arz etmediğini işçilerin sürekli firma değiştirmek zorunda kalması nedeniyle sayıların değişken olduğunu belirtti.
“İNŞAAT PATRONLARI ÖRGÜTLÜ İŞÇİ İSTEMİYOR”
“Akkuyu şuan bir ilçe büyüklüğünde” diyen Karabulut. “İnşaat patronları örgütlü işçi istemiyor, bunun içinde neredeyse tüm iş taşeron tarafından yürütülüyor. Taşeronlar da sendikalı işçi çalıştırmıyor. İşçiler arasında sürekli rotasyon oluyor. İşçiler sürekli işten çıkarılıp, yeniden işi alınıyor. 3-5 ay çalışıp firma değiştirmek zorunda kalıyorlar” dedi.
Ülkede sendikalara karşı örgütlenenin önünde ciddi engeller olduğunu aktaran Özgür Karabulut, “Akkuyu NGS’de ne yazık ki örgütlenme anlamında girişimlerin önü kesilen bir yer. İşçiler işe girerken e devletleri kontrol ediliyor.Sendikalı işçiyi şantiyeye sokmak istemiyorlar. Üyelerimiz orada dönem dönem çalışıyor. Bugün de orada çalışan Dev Yapı İş’te çalışan işçiler vara ama taşeron işçiler, daha iyi bir iş bulduğunda oraya geçiriyorlar” dedi.
AKKUYU ŞANTİYESİ 1900’LERİN BAŞINDAKİ GİBİ…
Şantiyede başlıca sorunların barınma, beslenme, servis koşullarının yetersizliği olduğunu söyleyen Karabulut, “İşçiler adeta 1900’lerin başındaki barakaları andıran koşullarda çalışıyorlar. Pandemi döneminde dolmuşlara ceza kesen devlet, Akkuyu’da üst üste gidilen servislere dokunmadı. Yemekhaneler zaten haber oldu.
“TEŞHİR ETTİĞİMİZ ZAMAN KISMEN DÜZELME OLUYOR”
Şantiyeler, dokunulmayan, yasaların kağıt üzerinde kaldığı işlerleri. Bu gücü iktidardan alıyorlar. Nükleer santral inşa edilirken zaten ciddi ekolojik kıyım yaratılırken, işçilerin çalışma koşulları için de aynı şekilde davranıldı. Doğaya nasıl yaklaşıyorlarsa işçiye de öyle yaklaşıyorlar. İşçi örgütsüz. Bizler de eksik kalıyoruz. Örgütlenmenin önündeki engelleri aşacak bir patiği ortaya çıkaramadığımız için işçiler bu koşullarda çalışmaya mecbur bırakılmış durumda. Belki çalışma konuşlarını sürekli düzeltemiyoruz ama basına yansıttığımız, teşhir ettiğimiz zamanlarda kötü koşullarda kısmen düzeltme sağlanıyor. En azından görece uygun hale geliyor ama bunu sürekli sağlamak örgütlü bir güçlü mümkün” diye konuştu.
“600 TAŞERON İLE BAŞ ETMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Şantiyede işçiler bir çok sorun yaşarken, sendikaları kabul etmeme, muhatap alınmama durumunun söz konusu olduğunun altını çizen Özgür Karabulut, şuan Akkuyu NGS şantiyesinde gayri resmi ve resmi 600’e yakın taşeron firma olduğunu ve örgütlenme sürecinde bunların hepsi ile baş etmenin çok da mümkün olmadığını vurguladı.
“Akkuyu’da sendikal faaliyet anlamında normal de yaptığımız gibi açıkta bildiri dağıtarak veya şantiye önünde bilgilendirme yapmak için bir araya gelmek şeklinde çalışma yapamıyoruz. Çünkü işçiler işsiz kalma korkusu yaşıyor.
“İNŞAATI YÜKSELTİYORUZ AMA KENDİ ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZÜ YÜKSELTEMİYORUZ”
Ancak biz yine de yılmayarak iki defa şantiye dışında işçilerle bir araya gelmeye çalıştık. Daha dar toplantılar gerçekleştirerek işçilere sendikal bilgilendirme faaliyeti yaptık.
Ama sürekli işçi sirkülasyonu yaşandığından üyelik, sendikal örgütlenme zayıf kaldı. Şuan ilk üyelerimiz Akkuyu’da değil çünkü iş değiştirdiler. Bu olduğu için de orada gerekli değişimi dönüşümü sağlayacak bir örgütlülüğü yükseltemiyoruz. İnşaatı yükseltiyoruz ama kendi örgütlülüğümüzü yükseltemiyoruz. Bunu aşacak pratikleri geliştirmeye çalışıyoruz.
Halen şantiyede 35-40 arası üyemiz var ve ilişkide olduğumuz 300’ü aşkın işçi söz konusu. Ancak bunları üye yapamıyoruz çünkü sendikalı olmaları nedeniyle işsiz kalma korkusu yaşıyorlar. Üstelik sadece Akkuyu’da değil, fişlendikleri için başka şantiyelerde de çalıştırılmamaları gibi bir durum söz konusu. Adeta fişliyorlar. Büyük bir çok projede havaalanından, Galaport’a kadar sendikaları arkadaşlarımızın istifa etmesi için her türlü mobbing uygulama gibi eylemleri kesintisi yapıyorlar. Veya başka bir proje yer almaması için her şey yapılıyor. Sendikal yasaların çok geçerli olduğu bir iş kolu değil bizim alanımız o yüzden fili meşru mücadele yürütmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.