Haber Merkezi
Konya’nın Meram ilçesinde Dedeoğulları ailesine yönelik yapılan ırkçı saldırı sonucunda 7 kişinin katledilmesi ve Ankara Altındağ’a sıçrayan ırkçı saldırılara Maya Eğitim Kültür Araştırma Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nden tepki geldi.
Maya Derneği yönetimi, mültecilere yönelen ırkçı saldırılara yönelik açıklamasında, “Irkçılığın karşısında, hakların yanındayız. Nefrete karşı hepimiz mülteciyiz” mesajı verdi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Son günlerde artan mülteci düşmanlığı ve ırkçılık ne yazık ki tehlikeli boyutlara varmakta. İktidarın mültecileri araçlaştıran ve pazarlık unsuru haline getiren adımları, hükümet tarafından oluşturulan ayrımcı politikalar, ana muhalefet partisi üyelerinin söylemleri ve özellikle Bolu Belediye Başkanı tarafından uygulanan ırkçı tutum, bugün mültecilere karşı çok ciddi fiili saldırılara dönüşüyor. Bu zemini hazırlayan bu zehirli dil ve politikaların bizzat kendisidir.
“ALTINDAĞ, MÜLTECİLERE YÖNELİK POGROMUN BİR ÖN YANSIMASI”
Geçtiğimiz hafta Konya’da gerçekleşen 7 Kürt insanın öldürüldüğü ırkçı katliam, dün gece saatlerinde (12 Ağustos2021) Ankara’nın Altındağ ilçesinde gerçekleşen mültecilere yönelik pogromun bir ön yansımasıydı. Ankara’da mültecilerin evlerine ve işyerlerine saldıran, ateşe veren, insanları linç eden ve çocukları yaralayan kitle saldırı sırasında sadece mülteci olduklarına kanat getirdikleri için evlere ve insanlara saldırdı. Kimin nasıl zara gördüğünün bir önemiş kalmayan bu durum, masum insanların büyük zarar görmesine yol açmakla birlikte, yıllardan bu yana beslenen bu ayrımcılık ve ırkçılığın kötü bir sonucu.
“MUHATAP SAVAŞ NEDENİYLE GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALAN MASUM İNSANLAR DEĞİL”
Ülkede iktidar ve muhalefetin maalesef birleştiği tek konu ülkedeki azınlık guruplara ve mültecilere yönelik nefret tutumlarıdır. Ana muhalefet üyelerinin mültecilere yönelik insan hakkı ihlali sayılabilecek adımları, ülkedeki yanlış politikalardan durulan rahatsızlığın adete muhatabı yerine masum insanlara yönelmesini sağlıyor. ‘Mültecileri ülkemde istemiyorum’ başlığıyla oluşan söylem ve adımlar, beğenilmeyen politikalar nedeniyle biriken öfkenin ırkçı bir dalgayla mültecilere yönelmesine çanak tutmakla ve bir dili benimseyenler aynı zamanda bu saldırıların faili. Belirtmek isteriz ki, her ne olursa olsun muhatap savaş nedeniyle göç etmek zorunda kalan masum insanlar değil. Hükümetin bu konuda politikalarını eleştirmesi bir yana, ancak ayrımcı söylem ne nefret suçlarının bu eleştirirlerle birlik kullanılması kabul edilemez.
“DEVLET; GÜVENLİĞİ SAĞLAMAKLA GÖREVLİ”
Her koşulda ülkedeki insanları korumakla ve güvenliği sağlamakla görevli olan devlet organları ise mültecilere karşı fiili saldırıda etkisiz kalmayı tercih etmekte; saldırganları durdurmak yerine mahalle geçişlerinde yol göstererek barikatları açıp, saldırganlara adeta eşlik etmekte. Dış politikada söz sahibi olması için mültecileri sınır kapılarına sürme politikalarının bugün geldiği doruk, insanların yaşam koşulları daha da kötüleştiği bugünlerde mültecilerin can güvenliklerinin kalmamasıdır.
Hükümettin ana muhalefetin medyanı n oluşturduğu bu beslediği nefret dilini reddediyoruz. Bu ülkede uluslar arası sözleşmelerden doğan bir hak ve devlet koruması altıbnda olan ve insan onuruna yakışır bir hayat sürmesi gereken mültecilerin saldırıya maruz kalmasını ve hedef tahtasına konulmasını reddediyoruz.
Hükümetin insanların can güvenliği sağlamaya, olabilecek yeni saldırıları önlemeye, ırkçı saldırıların tamamına müdahale etmeye TCK’nin 12. Maddesi gereği nefrete ayalı ayrımcılık önlemeye ve gerekli adımları atmaya, bu suçu işleyen kişiler ve kurumlar nezdinde soruşturma mültecileri bir pazarlık unsuru gördüğü politikalardan vazgeçerek asgari görevlerini yerine getirmeye davet ediyoruz. Irkçılığın karşısında, hakların yanındayız. Nefrete karşı hepimiz mülteciyiz”.