Haber Merkezi
Eğitim- İş Mersin Şube Başkanı Nesime Aslan, Antalya’nın Elmalı ilçesinde görülen cinsel istismar davası sonrası yaptığı açıklamada, Türkiye’nin her gün adalete olan inancının biraz daha sarsıldığı bir ülke haline getirildiğini öne sürdü.
Siyasi davalarda iktidarın sopası gibi çalışan sistemin adli davalarda da toplum vicdanında ağır yaralar açtığını ifade eden Aslan, “Bu durumun son örneği, biri 7 diğeri 10 yaşında olan Antalya Elmalı'daki iki kardeşin uğradığı cinsel istismara ilişkin görülen davada yaşanmıştır. Geçen yıl Haziran ayında mağdur çocukların babaannelerinin Balıkesir'de savcılığa başvurarak eski gelini Merve A., kocası Rahmi A. ve onların erkek arkadaşlarından torunlarına cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle şikayet olmasıyla ortaya çıkan büyük suç, ne yazık ki adaletle cevaplanmamıştır” dedi.
“DAVA SÜRECİ AKLA VE VİCDANA SIĞMAYACAK ŞEKİLDE SÜRDÜ”
Çocukların uğradıkları cinsel istismarı çizdikleri resimlerle anlatmasına rağmen, dava süreci akla ve vicdana sığmayacak şekilde sürdüğünü anlatan Aslan, “Çocukların avukatlarının "Bu davada sanık olması gerekenler tanık olarak dinleniyor" diye itiraz etmesine, utanmaz annenin duruşmada hala mağdur çocukları suçlamasına, sanıkların karakoldaki ilk ifadeleriyle davadaki ifadelerinin mütemadiyen çelişmesine rağmen, davanın 3.duruşmasında sanık Merve A. ile çocukların üvey babası olan Rahmi A. tahliye edilmiştir. Toplum vicdanını yaralayan, adalete olan güveni sarsan bu tahliye kararının, hukukta tutuklama sadece delil güvenliği açısından bir tedbirmiş gibi gösterilerek "deliller toplandı ve artık karartılamaz" diye izah edilmeye çalışılması da kamuoyundan tepki çekmiştir. Gözlerin çevrildiği Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'ndan "Tahliyelere biz de itiraz ettik" açıklaması gelmesi de halkın haklı tepkisini dindirmemiş, biriken öfkeyi soğutmamıştır” ifadelerini kullandı.
“SANIKLAR TUTUKLANMALI”
Eğitim-İş olarak yetkilileri uyaran Aslan şunları söyledi: “Mağdur çocukların kendilerine işlenen suçu anlatan o çizimler bile sanıkların tutuklanmasını gerektirmektedir. O resimler hem çığlık, hem de delildir. O resimler, gözümüzün önünden gitmeyen, boğazımızda demir lokma olan suçların anlatımıdır. O resimler kimsesiz ve cinsel istismara uğrayan iki çocuğun bizlerden yardım istemesidir. Bu ülkede iki tane ufacık çocuk, kendilerine karşı işlenen bir suçu resimlerle anlattığında aldıkları tek yanıt, devletin adaleti ve şefkatli kolları olmalıdır. Unutulmasın ki çocuklarını koruyamayan bir ülkenin istikbalinin de saygınlığının da olması mümkün değildir. Bu dava bir kez daha göstermiştir ki çocuklara karşı işlenen suçlara dair yasalarda çelişkiler varsa yeniden düzenlenmeli, bu tür davalarda hiçbir ceza indirimi uygulanmayıp potansiyel suçlulara gözdağı verilmelidir. Eğitim-İş olarak davanın takipçisi olduğumuzun altını çiziyor, adalet talebimizi yineliyoruz!”