“ACİLEN RADİKAL KARARLAR ALINMALI!” | SONSÖZ MERSİN
     
 
 
 
 
 

“ACİLEN RADİKAL KARARLAR ALINMALI!”



 

AYŞENUR ÖNAL

 

Kadına şiddetle dolu 2020 yılını geride bırakırken, 2021’e girdiğimiz ilk günlerde de gündem Mersin’de yaşanılan kadın cinayetleri oldu. Önce Derya Aksoy, sokak ortasında boşanmak istediği erkek tarafından kurşunların hedefi olmuştu, ardından ise fail Mustafa Eken kendisinden boşanan Ayşe Yaylan’ı ve erkek arkadaşını öldürdü.

Mersin’de ardı ardına gelen cinayet ve teşebbüs haberlerini değerlendiren Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Şirin Güner, hükümet radikal bir karar almadan bu cinayetlerin son bulmayacağını söyledi. 

 

“SAVUNMANIN HİÇBİR HUKUKSAL TEMELİ YOK”

Fail Mustafa Eken’in cinayetin ardından ‘Kıskandım, gözüm döndü’ savunmasının artık klişe olduğunu söyleyen Güner, “Kıskanarak, çok sevdiğinden demek suretiyle indirim sağlamak için yapılan bir şey. Dünkü olay da zaten boşanmış çiftler söz konusu. Boşandıktan sonra artık herkesin bir hayatı olduğu kesin. Yani kadını büyük bir olasılıkla takip etmiştir. Başka bir erkek ile birlikte sohbet ederken bu olay meydana geliyor. Sanığın yaptığı savunmanın hiçbir temeli yok, hukuksal olarak da yok. Normal hayatın ritüeline de zaten uymuyor. Bir insan boşandıktan sonra artık farklı bir bireydir, onunla ilgili ‘Ben çok seviyordum, ayrılmak istemiyordum’ ya da ‘Başkasıyla konuşuyordu kıskandım’ böyle bir şey mümkün değil. Yasal bir zemine oturtması ve onun açısından savunma için ufak bir tolerans gösterilebileceği bir şey değil. Bu zaten erkeklerin kadınlara ‘öldüren sevgi’ yani çok seviyorduk deme şekli” dedi.

 

“SEVGİ BÜYÜTÜR, ÖLDÜRMEZ!”

Öldüren sevgiyi yalnızca insanlarda gördüğünü söyleyen Güner, “Bitkilere hayvanlara baksak sevginin çoğalttığını, büyüttüğünü görüyoruz ama insanda sevgi öldüren bir şey. Adam boşanma davası açan kadını ‘Boşamak istemiyordum, çok seviyordum karımı’ diyerek öldürüyor. İnsan çok sevdiği bir şeyi yaşatmaya yönelik bir şey yapar. Onun önüne bir sorun çıktığında onu geri alıp o insana daha iyi bir yaşam sağlaması gerekirken, dünyada veya Türkiye’de erkeklerin tamamı neredeyse; ya arkadaşlık teklifini kabul etmiyor öldürüyor, ya evliliği bitirmek istediği için öldürülüyor ya da ayrıldıktan sonra kadın yaşamına başka bir kişiyi dahil ettiğinde ya da farklı bir kişi ortaya çıktığında yani etrafında dişi sinek bile olduğunda edasıyla yapılan bir davranış. Yani erkeğin iradesinde kadını öldürmeye yönelik bir neden oluyor. Ama bu nedenlerin artık hiçbir tutar yanı yok, hiç kimse için yok. Bu tür şeyleri yargının da dinlememesi lazım, meydan verilmemesi lazım” şeklinde konuştu.

 

“İNDİRİM KADINLARIN YAŞAM HAKKINA SALDIRIDIR”

Failin kendini ‘kıskançlık, namus yada sevgi’ bahaneleri ile savunmasını ve yargının da bu tür savunmalara indirim vermesinin doğru olmadığını söyleyen Güner, “Bu tür olaylar kadının yaşam hakkına yönelik olaylar ve hiçbir biçimde indirim uygulanmamalı. Bazı durumlar göz önüne alınarak sanıklar hakkında indirime gidiliyor ama bizim de son zamanlarda gördüğümüz bu tür şeylere prim verilmemesi gerektiği yönünde. Bunun önüne geçmemek için kadın örgütleri, Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi bu tür bir çaba içinde.

 

“TASARLAYARAK İNSAN ÖLDÜRMENİN PİŞMANLIĞI OLMAZ”

Takım elbise giyerek, boynunu yana bükerek, ‘Ben çok seviyordum’ diyerek, ‘Çok pişmanım’ diyerek indirim istiyor. Oysa öldürme şekline baktığımız da hiç pişmanlık gösterecek biri değil. Yani bir insan düşünün eşini öldürüyor, parçalıyor ve parçalarını 10 farklı yere atıp ‘Pişmanım ve çok seviyordum’ diyor.  Eylemle ifadenin hiç tutar yanı yok. Pişmanlık nedir? Anlık bir öfke ile kalkarsınız bir şey yaparsınız ve üzülürsünüz. Ama burada biz görüyoruz ki kadın cinayetlerinde tasarlayarak, düşünerek günlerce, silah alarak, takip ederek yapılıyor. Hiç birinde anlık öfke ile yapılıyor falan değil. Filiz Kaplan cinayetinde mesela işe gitmek için durakta bekleyen bir kadın eski eşi tarafından öldürüldü. Bunun neresi sevgi ya da pişmanlık oluşturacak bir durum. Erkek araçla geliyor, durakta bekleyen kadını öldürüyor gidiyor” diye açıkladı.

 

“ERKEKLER KADINLARIN ÖZGÜR İRADESİNE SAYGI DUYMUYOR”

Boşanma aşamasında olduğu erkek Mustafa Eken tarafından bacağından vuruldu. Amacı öldürmek olan ama Derya’nın hayati organlarına denk getiremeyen ve bacağından yaralayan Eken, olay gününden bir gün sonra Adana’da yakalanmıştı. Cinayeti işlemek için erkeklerin takip ettiklerini söyleyen Güner, “Kadının kendi ayakları üzerinde durmasından çok rahatsız oluyorlar. Kadının hayatında başka biri vardır ya da sırf kendisini bıraktı endişesi ile yapabiliyorlar. Aslında tam olarak da bir insanın kafası bu şekilde nasıl çalışır anlayamıyorum. Sadece erkeğin kadının özgür iradesine saygı duymaması ile alakalı bir şey. Kadının verdiği kararı beğenmeyen, kabul etmeyen hatta mahkeme kararıyla boşanan kişiler veya yargılaması devam ederken böyle bir şey yapması erkeğin tamamen kendi psikolojisi ile alakalı. Biz artık kadınların değil, erkeklerin bu konuda bilinçlenmesi gerektiğini, bu konuda erkeğin eksik olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu suçun faili kadınlar değil, erkekler” dedi.

 

“HÜKÜMETİN ÇOK RADİKAL KARARLAR ALMASI GEREKİYOR”

Bu tür olayların önüne geçmek için farklı bir politikanın izlenmesi gerektiğini kaydeden Güner, “Hükümetin artık bu konuda çok radikal bir karar alması gerekiyor. Kadınların bu noktada çok çeşitli mücadeleleri var, haykırıyorlar. Türkiye’de de Mersin’de de en büyük mücadeleyi verenler kadınlar. Ama bu sadece kadınların örgütlülüğü ile olmuyor, hükümetin de bir değişiklik yapması lazım ve hiçbir şekilde prim vermemeli hatta normalde var olan cezayı daha da arttırmalı. Bir caydırıcılık olabilmesi için tam bir ceza verilmesi lazım.

 

“NÜFUSUN YÜZDE 50’Sİ KADIN AMA NÜFUSUN YÜZDE 50’SİNİN YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLİYOR”

6284 sayılı kanundan ve İstanbul Sözleşmesi’nde eksik olan hususlar var, bizim kendi yasalarımız açısından devlete yüklediği sorumlulukları ve diğer noktaları düşündüğünüz zaman sadece orada cezalandırmaya yönelik değil, ayrıca ‘kadına, çocuğa yapılacak şeyi engelle’ diyor. ‘Şiddeti engelleyemezsen şiddeti sorgulamayı yap, şiddeti yargıla’ diyor. Artı ‘Bunun kökenine in’ diyor. Artık kadın pandemi dolayısıyla daha büyük tehlike altında hem de genel anlamda ülkenin çalışma koşulları anlamında düşündüğümüzde kadın büyük bir olumsuzluk noktasında. Nüfusun yüzde 50’si kadın ama nüfusun yüzde 50’sinin yaşam hakkı ihlal ediliyor. Ne sokaklar kadınlar, ne başka yerler. Evleri bile kadınlara artık tehlike arz ediyor, evleri bile yaşam hakları için mücadele ettikleri bir yer durumuna gelmiş” dedi.

 

ÜLKE POLİTİKASI KADIN CİNAYETLERİNDE ETKİLİ Mİ?

Kadın cinayetlerinin son 18 yılda neden artış gösterdiğini ifade eden Güner, “Kadınlar artık bu benim kaderim demiyor.  Eskiden köylerde insanlar iyi veya kötü evlendikleri kişiyi kaderi olarak görüyordu. Ama şimdi öyle değil, artık insanlarda bilinçleniyor. ‘Ben bir insanım sabah akşam neden dayak yiyeyim?’ veya ‘Bu kadar hakareti neden dinleyeyim?’, ‘Yürümeyen bir evliliği neden yürütmeye uğraşayım, kendi hayatımı mahvetme pahasına?’ diye soruyorlar. Eskiye oranla boşanmalarda arttı. Çünkü kadın artık kendine uygun olmayan bir hayatı da yaşamak istemiyor veya tamamen her yönüyle işkenceye dönüşen bir hayatı istemiyor. Belki de erkekler çok fazla boşanma ile karşılaştığı için şiddet artmış olabilir. Tabi ki ülke politikası da etkiliyor. Daha önceleri şiddet görüldüğünde karakola gidildiğinde çiftler barıştırılıyordu, ‘Aile içinde bir olay, siz çözün’ deniyordu. Ama şimdi öyle değil, bir kişi bir şikayetle bir yere gittiğinde bu olayın peşine düşülüyor” sözlerine yer verdi.

   
   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

  SOZ SÖZ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  SON SÖZ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 


  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER


 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
sonsozmersin.com © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA