HEDİYE EROĞLU
Yüzde 90’ı yabancı sermayeye ait Mersin uluslar arası Liman İşletmeciliği AŞ’nin (MIP), genişleme çalışmaları kapsamında Atatürk Parkı’nda denizi doldurma çalışmalarına karşı kentte direniş sürerken, bu faaliyetleri halk sağlığını tehlike attığı iddialarına Asbest Söküm Uzmanları Derneği’nden destek niteliğinde açıklama geldi.
MERÇED, UZMANLARA BAŞVURDU
Mersin Çevre ve Doğa Derneği’nin (MERÇED), MIP Şirketinin Atatürk Parkındaki liman genişletme çalışmalarında deniz dip taraması sonucu çıkan ve denize dökülen asbestli malzemenin doğuracağı tehlikeye dikkat çekmeye devam ediyor.
MERÇED, konuyla ilgili uzman görüşe başvurmak için Asbest Söküm Uzmanları Derneği’nden destek istedi. Konuyla ilgili Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, Mersin Limanı’ndaki çalışmalarla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
“ASBEST, İZOLASYON ÖZELLİĞİ NEDENİYLE ‘SİHİRLİ MİNERAL’ OLARAK BİLİNİYOR”
ÇED raporunda da varlığından bahsedilen asbestli malzemenin doğuracağı tehlike hakkında değerlendirmelerde bulunan Başkan Ensari, asbestin, ticari adıyla amyant, jeolojik olarak lifsi kristal yapısına sahip silikat (magnezyum silikat, kalsiyum-magnezyum silikat, demir-magnezyum silikat) bileşimindeki bir grup mineralin ortak adı olduğunu söyledi.
“Asbest sahip olduğu fiziksel ve kimyasal özelliklerinin bir sonucu olarak gösterdiği izolasyon özelliği nedeniyle çok uzun yıllardır kullanılmış ve ‘sihirli mineral’ olarak bilinmiştir” diyen Mehmet Şeyhmus Ensari, yüksek derecede ısıya, aşınma ve paslanmaya karşı dayanıklı olduğunu aktardı.
DÜNYA ASBESTİ ‘KESİN KANSEROJEN’ MADDE OLARAK TANIMLIYOR
Asbestin erime noktası 1200°C’nin üzerinde, asitlere ve bazlara karşı dirençli, kimyasal tepkimelere girmeyen inert bir madde olduğunu da dile getiren Ensari, “Bugün gelinen noktada asbestin tüm formları Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından ‘kesin kanserojen’ olarak tanımlanmıştır.
Söz konusu bölgede denize dökülen asbestin yapısı gereği su ve benzeri maddelerle kimyasal tepkimeye girmeyeceği ve kanserojen yapısının bozulmayacağının bilinmesi gerekmektedir.
“HAVAYA ASBEST LİFLERİNİN YAYILMA VE KARIŞMASI GERÇEKLEŞECEKTİR”
Bu nedenle; Dip tarama çalışması esnasında asbestli malzemenin dağılımı gerçekleşeceğinden asbest içermeyen bölgelere dağılarak ve yayılarak çok geniş bir alanı kirletmesi, bölgeyi asbestle kontamine hale getirecektir.
Dip tarama işleminde kullanılan gemi, ekipman ve malzemelerle temas kaynaklı kirletme, dağılım ve kontaminasyon oluşacaktır. Bu kontaminasyon sonucunda havaya asbest liflerinin yayılma ve karışması gerçekleşecektir.
Denize dökülen dip taramadan çıkan asbestli malzeme zaman içerisinde çeşitli aşınma ve çeşitli faaliyetler (İnşaat, yeni yapım, altyapı çalışmaları vb ) sonucu asbestli malzemenin havaya karışımı gerçekleşecektir.
TEHLİKELİ ATIK MEVZUATI GEREĞİ, DİP TARAMA ÇAMURU GERİ DENİZE DÖKÜLEMEZ
Tehlikeli atık mevzuatı gereği çıkan dip tarama çamuru 17 05 05* kodlu ‘Tehlikeli
Maddeler İçeren Dip Tarama Çamuru’ niteliğinde olduğundan mevzuat gereği denize dökülmesi mümkün değildir. Tehlikeli atık bertaraf tesisine nakli gereklidir.
Denizin kirlenmesi asbestin sahil bölgelerine yayılması başta deniz canlıları olmak üzere ekolojik sisteme büyük zarar verecektir.
“TÜM HALK CİDDİ SAĞLIK RİSKİ İÇERİSİNDE OLACAK”
Sonuç: bahsi geçen asbest ve tehlikeli maddeler içeren dip tarama çamurundan çıkan malzemenin denize dökülmesi neticesinde, çalışmaya katılan ve bölgede bulunan tüm halk ciddi sağlık riski içende olacaktır.
Yayılım ile daha fazla bir alanın kirlenmesine sebep olunacaktır.
Asbestli malzemenin ortaya çıkması ve havaya karışarak havada dağılımı ve bölge haklı tarafından solunması sebebiyle bölgede yaşayanların ilelebet sürecek olan asbest maruziyeti sonucunda kanser vakalarında çok ciddi artış meydana geleceği kaçınılmazdır. Bu nedenle yapılan çalışmanın ilgili kanun ve yönetmeliklerine aykırı bir çalışma olduğunun bilinmesi hususunu bilgilerinize sunar çalışmalarınızda başarılar dileriz” diye konuştu.