YUSUFCAN GÜDÜK
Mersin’de, sağlık emekçileri sağlıkta şiddete karşı sokağa indi. 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü için ses yükselten ve 12 yıl önce Gaziantep’te görevi başında katledilen Dr. Ersin Arslan’ı anan sağlık emekçileri, yetkilileri göreve çağırdı.
Mersin Şehir Hastanesi A Kapısında buluşan; Mersin Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri sendikası (SES), Hekim Sen, Genel Sağlık İş Sendikası, Birlik ve Dayanışma Sendikası, Mersin Aile Sağlık Çalışanları Derneği, Hekim Birliği Sendikası ve Mersin Aile Hekimliği Derneği (MAHDER) üyeleri, taleplerini haykırdı.
“SAĞLIKTA ŞİDDET, EMEKÇİLERİN EN YAKICI SORUNU HALİNE GELDİ”
Burada grup adına açıklama yapan Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Reyhan Baloğlu, son 20 senede sağlık kurumlarında ve çalışma ortamlarında karşılaştıkları şiddetin korkunç boyutlara ulaşarak, sağlık emekçilerinin en yakıcı sorunu haline geldiğini işaret etti.
“2023 yılında kamuoyuna yansıyan Beyaz Kod verilerinden günde ortalama 50’den fazla sağlıkta şiddet başvurusu yapıldığını biliyoruz” diyen Baloğlu, “Üstelik yaptığımız çalışmalarımızda da gördüğümüz, sağlıkta şiddet olaylarının yarıdan fazlasında Beyaz Kod bildirimi yapılmadığıdır. Sağlık çalışanları olarak bizler neredeyse her gün sözel şiddete maruz kalıyoruz ve bu kayıtlara girmemektedir.
“NEFES ALAMAZ HALE GELDİK”
Sağlıkta şiddetle baş etmekte zorluk yaşadığımız, hatta nefes bile alamaz hale geldiğimiz herkes tarafından bilinip, kabul edilmesine rağmen; halen gerçek nedenler görmezden geliniyor ve bu nedenlere yönelik çözümlere yaklaşılmıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın uyarı ve çağrılara rağmen sağlıkta şiddetle alakalı halen herhangi bir ciddi adım atmaması, Dr. Ersin Arslan’ın ölümünden sonra olduğu gibi, yeterli olmayan yasal düzenlemelerle yetinmesinin nedeninin sağlıkta şiddetin sona erdirilmesine yönelik bir adım olmadığını, sistemi korumaya yönelik olduğunu biliyoruz. Üstelik Sağlık Bakanlığı Beyaz Kod verilerini bizimle ile paylaşmaktan da kaçınıyor! Ancak biz emek ve sağlık örgütleri olarak bu bilgileri sınırlı da olsa mahkeme kararıyla alabiliyoruz.
“ŞİDDETİN ÇÖZÜMÜNE DÖNÜK ETKİN, SAHİCİ ADIMLAR ATILMIYOR”
Tüm bunlar, her geçen gün bizi çalışamaz hale getiren şiddetin çözümüne dönük etkin, sahici adımlar değildir. Kamu otoritesinin, ilgili meslek örgütü ve sendikalarla en küçük işbirliğinden dahi kaçınması da şiddeti bitirmeye yönelik ciddi bir irade olmadığının delili olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer yasa ve düzenleme önerilerimize kulak verilseydi; 2022 yılında Konya’da hastanede silahlı saldırı sonucu kaybettiğimiz Dr. Ekrem Karakaya ve daha birçok sağlık çalışanı şu an hayatta olabilirdi.
“HASTA VE YAKINLARI MÜŞTERİ OLARAK GÖRÜLÜYOR”
Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla birlikte hasta ve yakınlarının müşteri olarak görüldüğü ve sınırsızlık tanındığı, biz sağlık çalışanlarının ise gittikçe değersizleştirildiğimiz bir sistemde çalışmaktayız. Sağlıkta şiddet bizi tüketen bu sistemin, hastalarla ve kendi aramızda oluşan sağlıksız iletişimin bir parçası haline gelmiştir. Ancak bireyci, sermaye odaklı ve ölümcül bir rekabeti önümüze koyan sağlık sistemi sadece şiddet üretmiyor. Bu sistemde sağlık hizmetleri de niteliksizleşiyor ve sonucunda toplumun sağlığının daha da geriye gittiğini istatistikler bize gösteriyor.
Sağlıklı çalışma koşullarında, tükenmeden ve şiddet görmeden nitelikli sağlık hizmeti verebilmemiz için sağlık sisteminin daha eşitlikçi, toplumun sağlığını önceleyecek şekilde yeniden inşası zorunludur. Bunun dışında sağlıkta şiddet yasa teklifimiz kabul edilmeli, idarecilerin sorumluluğu göz ardı edilmemeli, çalışma ortamımızın düzenlenmesi için TTB ve sağlık örgütleri olarak önerdiğimiz çözümler dikkate alınmalıdır. Bunlar aynı zamanda uluslararası kabul görmüş önlemlerdir.
“ŞİDDETSİZ BİR YAŞAMI HEP BİRLİKTE KURABİLİRİZ”
Tabii ki toplumsal alanda büyüyen şiddet iklimi ve bizi birbirimize düşman ederek kazanç sağlamaya çalışan zihniyetin varlığında sağlık alanında şiddetin de var olacağını biliyoruz. Dolayısıyla şiddetle her alanda mücadele etmekten başka bir şansımızın olmadığı açıktır. Ancak mücadele, dayanışma ve örgütlülükle, “şiddet sona ersin” sloganının tüm dünyada yankılanmasıyla şiddetsiz bir yaşamı hep birlikte kurabiliriz.
Sağlık meslek örgütleri olarak bu zamana kadar çalışma ortamlarımızdaki şiddet sorununun çözümü için her alanda, her düzeyde emeğimizi ortaya koyduk. Sağlıkta şiddet nedeniyle kaybettiklerimizin anılarını yaşattık, yaşatacağız. Sağlıkta şiddete karşı mücadele gününde sözümüzü yineliyoruz! Sağlıkta şiddet sona erene kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!” diye konuştu.