Uzuncaburç Antik Kenti ayağa kalkıyor | SONSÖZ MERSİN
     
 
 
 
 
 

Uzuncaburç Antik Kenti ayağa kalkıyor



 

HEDİYE EROĞLU

 

Mersin’in Silifke ilçesinde 2017’de ilk kazı izinlerinin çıktığı ancak çalışmaların tam olarak 2020’de başladığı Helenistik Dönem'in günümüze kadar korunmuş yapılarına sahip Mersin'deki Uzuncaburç Antik Kenti'nde, tarihe ışık tutacak kalıntılar titizlikle yürütülen gün yüzüne çıkarılıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığının yatırım programı kapsamında Adana Rövöle ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından antik kentteki tiyatro, kutsal alan, tapınak ve Helenistik kule için hazırlanan kazı ile restorasyon projeleri hızla ilerliyor. 

 

TÜM AKTÖRLER UZUNCABURÇ İÇİN BİR ARAYA GELDİ

Antik kentteki kazıya başkanlık yapan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Aydınoğlu, İçel Sanat Kulübü’nde düzenlenen söyleşi ve sergi programında çalışmalarda gelinen son duruma dair önemli açıklamalar yaptı.

Son dönemlerde gündemde olan Uzuncaburç’un Mersin’in en güzel ören yerlerinden biri olmasına rağmen akademik olarak ele yeterince alınmadığında dikkat çeken Prof. Dr. Ümit Aydınoğlu, “MEÜ olarak biz 2017’da cumhurbaşkanlığı kararı ile burayı aldık ama çalışma yapamadık, 2018’de başlamıştık ama 2020’de kazılara başladık. Bu süreçte projeler hazırlamaya başladık. Burası çok büyük bir ören yeri. Mevzuatı, kurumları, aktörleri var. Kültür Bakanlığı, Adana Anıtlar Kurulu,  müze, üniversite, STK gibi aktörlerin hepsi burada karar alma yetkisine sahip. Tüm bunları nasıl bir araya getirip neler yapabiliriz diye konuştuk ve Uzuncaburç’ta neler yapılabileceğine ilişkin alan projesi hazırladık. 2019’da bu alan projesini bakanlığa sunduk ve kabul gördü” dedi.

 

“ANKARA’DA, MERSİN’İN ZENGİNLİKLERİNE KARŞI BİR BİLGİSİZLİK SÖZ KONUSU”

Kazı öncesi antik kentte bazı yapıların ayakta olduğunu söyleyen Aydınoğlu, “Biz bunları daha uzun yıllar nasıl koruruz diye çalışma yapmayı amaçladık. Bu tür kazılarda her bir taşa müdahale söz konusu olmuyor. Mesela burada Adana’da ki Anıtlar Kurulu’nu ikna etmemiz çok uzun sürdü. Ankara’da, Mersin’in zenginliklerine karşı bir bilgisizlik söz konusu. Antalya, Muğla, İzmir şahane ne güzel ama Mersin ciddi bir bilinmez. Valilik yani kentin karar alma mekanizmasının başındakilerin kentin sivil toplum kuruluşlarının kulis yapması, peşinde koşturulması gereken bir süreç söz konusu. Ben kazı başkanı olarak bunun peşinde koştum. Kültür bakanı bana yarım saatlik randevu vermişti, 1,5 saat bırakmadı. Projelerimize destek istedik. Projemizi bakan yardımcısına gönderdiğimde 3 ay sonra 4 projeye birden destek geldiğini gördük. Yavaş yavaş bakanlığın alt bürokrasisinde Mersin’e ilgi oluşmaya başladı. Mersin ile ilgili talepler var ama Ankara’da potansiyelin farkında değiller.

MEÜ bu yıl Soli ile ilgili de kazılar yapacak. Kızkalesi’ni geçen sene almıştık. Bir hareket var ama bunun devamı gelmeli. Bu sadece üniversite ile olmaz, tüm kent aktörleri buraya gelmeli. Ankara bu dinamiği gördüğü zaman burada bir şey olduğunu görüyor. Biz bu talepte bulunduk ve devamı geldi. Mersin’e yatırım geldi bugün. 2024 yılı için Kültür Bakanlığının Mersin’e yatırım bütçesi 3 proje için 190 milyon TL. Bugüne kadar bu para hiç gelmedi. Sadece 150 milyon TL Uzuncaburç’a verildi. Bir aksilik olmaz ise önümüzdeki 4 yıl Türkiye’deki arkeolojik kazılar için altın çağ olacak biz de Mersin olarak bunu iyi değerlendirmeliyiz”  diye konuştu.

 

“AVRUPA DUYDU AMA KENTE UZUNCABURÇ’U ANLATMAKTA ZORLUK YAŞIYORUZ”

Uzuncaburç’ta uyguladıkları alan projesi ile ilgili detaylı bilgiler de veren Prof. Dr. Ümit Aydınoğlu, “Aktörlerden biri kent ama biz kente Uzuncaburç’u anlatmakta zorluk yaşıyoruz. Uzuncaburç’ta inanılmaz şeyler var. Defineler, kitaplar çıktı.  Uzuncaburç Avrupa’da adını duyurmaya başladı ama en büyük eksiğimiz kente duyurmak noktasında. Arkeolojik alan bu kentin değeri ve kente kimlik kazanç karakter katan şey kültür sanat spordur. Ticaret tabi ki önemli herkesin ekmek kapması ama sadece ticaret kentiyiz diyemeyiz. Çünkü ticaretten elde ettiğiniz gelirin gideceği bir yer lazım. Kültür, sanat, spor ayrı bir şeydir. Bir kenti tanımlarken kente karakter katan değerler öne çıkar. Mersin bu anlamda çok şanslı çünkü ayakta duran tarihi zenginlikler var. Buraya turist gelmesi, bunların ayakta durması sağlanmalı.

 

“ADANA MÜZESİ, MERSİN’DEN TOPLADIĞI ESERLERİ VERMİYOR”

Ne yazık ki 1970’lerde Adana Müzesi buradan malzeme toplamış. Soli’nin Uzuncaburç’un çok güzel heykelleri Adana Müzesinde sergileniyor. Israrla talep etmemize rağmen Adanalılar bunu vermiyor. Lahitler var vermiyorlar. Mersin’de kalsaydı ne kadar güzel olurdu ama biz bunu yapmamışız. Bunlar kentin değeri ve bunları sahiplenmemiz, gurur duymamız gerekiyor.

Bu antik kent için ‘2 bin yıldır orada duruyor’ diyorduk ama şimdi orada inanılmaz projeler yapıyoruz. Bakanlık destekleri devam ettiği sürece Uzuncaburç’ta önümüzdeki 10 senede Avrupa’daki en önemli arkeolojik alan modellerinden birini uygulayacağız. İçinde çok güzel korunmuş arkeolojik eserler, tescilli bağlar var, kırsal üretim yapılıyor, Yörük evlerinin 4 tanesini kamulaştırdık ve restore ettik. Avrupa’nın en önemli arkeolojik parklarından biri haline gelecek burası. Bu Mersin’de olduğu için mutluluk duyacak, hava atacağız. Sizde var mı diye?

Kanlıdivane’de de aynı dağınıklık vardı, oraya girdik MEÜ olarak. Kazılar yaptık, 3-4 eseri ayağa kaldırdık, deneysel arkeoloji yaptık, zeytinyağı presini 4 adet kullanılır hale getirdik. Yürümüş yolları, tabelama yaptık. Kanlıdivane şuanda sürekli yurtdışından geldiğinde oraya götürüyorum. Orada bir gezi parkı, eser, seyir terası, bilgi var. Bunları bir düzene koyduğumuz zaman kentin ismi tanınıyor. Giden herkes bize ne kadar güzel olmuş diye mesaj yazıyorlar. Uzuncaburç, Kandıdivane’nin bir üst modeli olarak önümüzdeki 5 yıl içinde Avrupa’da duyulacak. Ama bunu hepimiz sahiplenmeliyiz.

 

“BELKİ HİTİT DÖNEMİNDEN BERİ BURADA KUTSAL ALANLAR VAR”

Uzuncabuç’a neden gittik çünkü Olba bölgesinin başkenti, dini merkezi, kalıntılar çok zengin. Rahip kralların yaşadığı bu kentteki yapılar çok iyi korunmuş. Burada M.Ö. 300 yıldan bulana varlık gösteren yapılar var. Belki Hitit döneminden beri burada kutsal alanlar var.

Projelerimiz devam ediyor.  En ilginçlerden birisi benim de hayalim olan Hellenistik Kule Kazı ve Restorasyon Projemiz devam ediyor. Kule 30 metre ama bazı yerlerden ayrılma yıkılma tehlikesi vardı. Kulenin içine girdiğinizde tahrip olmuş taşlar görünüyordu.   1990’lardaki basit restorasyon kulenin bugünlere kadar gelmesini sağladı, işini yapılmış. Çok zor şartlarda kazılar yaparak merdivenleri, Bizans döşemelerini ortaya çıkardık. İçerde ve dışarıda kurduğumuz iskeleler kuleyi korudu Maraş depreminde.

 

“HAZİNE BULUNUNCA DEFİNECİLER UZUNCABURÇ’A YÜRÜYÜŞE GEÇTİ”

Önce kazılar yaptık ve sonra tadilata başladık.  Uzuncaburç bin 200 metre rakımda olup, hazineyi bulmamız ile alandan ayrıldık, zincir, kamera, ışık taktık ama Türkiye’nin çeşitli yerlerinden toplanan defineciler kuleye yürüyüşe geçtiler. Jandarma müdahalesi ile bunlar alındılar. Kazı yaparak bu değeri kente kazandırmaya çalışıyoruz ama bir yandan da bunlarla uğraşıyoruz. Uzuncaburç gibi bir antik kentte hayatınız tehlikeye girebiliyor.

Kazılar bittikten sonra kuleyi korumaya karar verdik.

30 metre yükseklikte on binlerce taş ile yapılmış binada biz bir tane yeni taş kullanmadık. Tüm taşları yıkadık, tamir ettik, doldurmalar yaptık, 15 bin metre çelik çubuk kullandık.  Köyden kadın bulduk pişti bulamayınca öğrettik onlara da yaptırdık.  Amacımız kuleyi bir kaç nesil daha ayakta tutmak oldu. Kuledeki patlamanın temel nedeni zor hava şartları. 

Ayrıca bir çatı ve yağmur suyu dereni sistemi yaptık. Kule yerinden oynamasın diyerekten çelik iskeletler inşa ettik. Burada çok büyük bir mühendislik işi yapıldı diyebiliriz” şeklinde konuştu.

 

TANRI İMPARATOR KENTİ UNESCO YOLCUSU

Uzuncaburç’ta uygulanan restorasyon ve yaşam turizm çalışmalarını içeren alan projesi modelinin Anadolu’da, Avrupa’da uygulanan bir örneği bulunmadığının da altını çizen Prof. Aydınoğlu, Uzuncaburç ile ilgili hazırladıkları tanıtım filmini UNESCO’ya sunamaya hazırlandıklarını da açıkladı.

Kuledeki çalışmaların tamamlandığını ancak henüz bakanlıkça lansman yapılmadığı için ziyaretçi alımına başlanmadığını diler getiren Prof. Dr. Ümit Aydınoğlu, kulenin yakın tarihte ziyarete açılacağını kaydetti.

 

YÖRÜK EVLERİ, TURİZM İÇİN RESTORE EDİLİYOR 

Ayıca antik kent içerisine kalan 12 Yörük Evi’nin de restore edilerek turizme kazandırılmasına ilişkin çalışmaların kesintisiz devam ettiğini ifade eden Aydınoğlu, “Yörük Evlerinin bazıları ne yazık ki antik yapını üzerinde. Biz bunlardan  şuana kadar 12 tanesini kamulaştırdık. Kalkınma Ajansıyla görüştük, valilik ve üniversite olarak önce 4 tanesinin restorasyonunu yaptık. Evlerden birini satış ofisi olarak planladık. Birini ziyaretçi merkezi yapacağız. Bir diğerini kafeterya ve güvenlik merkezi olarak kurguladık.

Diğer 8 evinde ihalesi hazır, en son kuruldan geçti. Kalan 8 evi de buraya kazandıracağız. Herkes elini taşın altına koyuyor, eğer yapabilirsek 2024’te 8 evin restorasyonuna başlatmak istiyoruz.

 

“YAPAY ZEKA DESTEKLİ UZUNCABURÇ KÜLTÜR ROTALARI PROJESİ HAYATA GEÇİRİLİYOR”

Ayrıca antik kentte ayrıca Uzuncaburç Kültür Rotaları Projesi hayata geçiriliyor. Yapay zeka destekli bir uygulama geliştirildi, bunu indirerek kaydolduğunuzda tüm bilgileri alıyor ve yürüyüş parkurunu tamamlayabiliyorsunuz. Bu zamanla tanınacak ve burası daha gezilebilir bir yer haline gelecek. Bugüne kadar ki anlayışın dışına çıkıyor ve alan yönetimi geliştiriyoruz. Normali, tarihi, arkeolojiyi hepsini burada bir arada değerlendiriyoruz.

 

KÖY UZUNCABURÇ İLE KALKINACAK

Ayıca Mersin Büyükşehir ile anlaştık ve Arkeoloji Koruma Stratejisini hazırladık. Ve bu kapsamda ören yeri için zaten Kültür Bakanlığı yapıları ayağa kaldırıyor ama bu ören yerinin içinde bulunduğu bir de köy var. Köyün okulları,  yürüyüş yolları, tabelaları, köylüye eğitimler verilmesi gibi çalışmaları belediyeler ile yapıyoruz. Köy Meydanı ve Köy Mezarlığı projeleri de bitti, önümüzdeki ay ihale çıkılması planlanıyor.

 

Köyde satış ofisleri, oturma yerleri olacak. Belediye 3 binayı satın aldı bunların da restorasyon projesi kuruldan geçti, yakın zamanda kafeterya ve sergi salonu için kullanılacak burası da. Böylece Uzuncaburç’a gelenler köyün içini de kullanarak zaman geçirme imkanı bulabilecekler. Kadınlara verilen eğitimlerle düzenli olarak tezgahlar açılacak. Satış imkanları sunulacak ve Uzuncaburç’u yaşayan bir yer haline getireceğiz.

Ayrıca köyün eski bir değişeni var ama adeta bir fabrika gibi.  Bu da yeniden köye kazandırılıyor.

Sadece bunlar değil parklar, okullar, yollar hepsi düzenleniyor. Bir yandan arkeolojik alanı yönetmeye diğer yandan içinde bulunduğu çevreyi yönetmeye çalışıyoruz. Birlikte bir model oluşturabilirsek Türkiye’nin, Avrupa’nın en önemli modellerinden biri haline gelecek” ifadelerini kullandı.  

 

“ANTİK TİYATROYU 1,5 SENE İÇİNDE KULLANABİLİR BİR HALE GETİRMEYİ PLANLIYORUZ”

Antik kentte ki bir diğer önemli projenin de Zeus Albion Kutsal Alanı’nda yürütülen çalışmalar olduğunu diler getiren Aydınoğlu, bu çalışmaların Antik Tiyatro Rölöve Restitüsyon ve Restorasyon Müdürlüğü tarafından yürütüldüğünü belirtti. Bu kapsamda tiyatronun restorasyon projesi için bu yıl bütçe gelmesi ile kazılara başlandığını açıklayan Prof. Dr. Ümit Aydınoğlu, “Kazılar aslında neredeyse bitti. Geçen yıllarda çok yoğun çalıştık. 6 ayda tiyatroyu ortaya çıkarma şansımız oldu.  1,5 sene içinde tiyatroyu kullanabilir bir hale getirmeyi planlıyoruz. Eğer olursa çok etkileyici bir görüntü olacak.

 

“ÖREN YERİNDE DETEKTÖR İLE DEFİNE ARAYAN BİRİNİ YAKALADIK”

Bize gelen paranın en önemli kısmı ören yerinin koruma altında olmamasına gidiyor. Ören yerinde geçen yıl elinde detektör ile define arayan birini yakaladık.

Çok yükü olan ören yerinin her tarafı açık, güvenlik olmayınca konuşamıyoruz.  Sadece antik kent değil medeniyet öğretmek de gerekiyor Çünkü gişe görmeyen herkes sorun çıkarıyor. Uşak çitler imalatta fabrikada, bu hafta çitlerimiz geliyor, hızlı bir şekilde etrafını çitlerle kapatarak, ziyaretçi merkezini hizmete açacağız.

MEÜ’nün katkısı ile Gaziantep’ten Antalya’ya kadar en kapsamlı restorasyon laboratuarını buraya kurduk. Toprak altından çıkan eseri çıkarmak problem değil koruyabilmek önemli. çıkan her eser direk temizleniyor, koruma çalışması yapılıyor ve müzeye teslim ediliyor. Böylece geldiğimiz nokta oldukça ümit verici, umut vaat edici bir nokta” şeklinde konuşmasını tamamladı.

   
   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

  SOZ SÖZ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  SON SÖZ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 


  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER


 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
sonsozmersin.com © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA