HEDİYE EROĞLU
Mersin’de limanı Atatürk Parkına doğru genişletme projesi tepki çeken MIP şirketine karşı düzenlenen, “Atatürk Parkında Liman Genişletme Projesinin, Ekonomik, Çevre ve Sağlık alanında Mersin’e Vereceği Zararlar” konulu panelde araştırmacı yazar Abdullah Ayan önemli açıklamalar yaptı.
27 EKİM 1923’TE MECLİS 12 SAAT MERSİN’İ KONUŞTU
Mersin’in 1800’lerde başlayan kent macerasının liman ile şekillendiğine dikkat çekerek, “Osmanlı döneminde hızlı bir gelişme içine giriyor Mersin, ki o dönemde böyle bir kent daha yok. Hallaçyan Mersin’e geliyor ve Deliçay ile Efrenk (Müftü) Deresi arasını liman olarak projelendiriyor. Arada birinci Dünya Savaşı ve parçalanan Osmanlı sonrası, 29 Ekim 1923’te iki gün önce 27 Ekim’de TBBM’de tek bir gündem maddesi ile toplanıyor ve 12 saat tartışıyor. Mersin’e liman yapılması ile ilgili Fransızlarla imzalana bir anlaşma var, bunun geçerliği tartışılıyor. 1950’de bu proje yeniden gündeme geliyor ve liman tamamlanıyor” dedi.
“KENT DOĞASINI YOK EDECEK SALDIRI, SOSYAL RÜŞVET DAĞITMA ÇABALARI…”
Panele gelirken Ana Konteyner Limanı’nın Mersin’e, ekonomiye, yaşayan herkese nasıl olumlu yansıyacağını anlatmayı düşündüğünü söyleyen Ayan, ancak şuan kentin çok daha acil ve ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu vurguladı. “Anadolu’nun hub liman projesini öldüren bir girişim ile karşı karşıyayız. Ki bu kent doğasını yok edecek bir saldırı. Ve bu saldırıyı mazur göstermek için 2007’de özelleştirilen limanla ilgili adını sanını hiç duymadığımız limanı işleten ve son günlerde kentte hızla etkinlikler düzenleyip, sosyal rüşvetlerle kenti ikna turlarında.
MIP 2018’DE BÜYÜME SEDROMUNA GİRİYOR
Liman özelleştirildikten sonra daha hızlı çalışması amaçlanıyor. Özelleştirilirken yarısı yerli Afken Gruba, yüzde 50’si de Singapur otoritesine ait Singapurlu PSA’ya it. Ama 2017’de limanın yüzde 40’ını Afken, Avustralya’dan bir emekli fonuna satıyor. O sırada limanı kapasitesini 10 yılda 8 kat, elleçlenen konteyner miktarının da 4 kat arttığını söylüyor.
800 bin 4 kat arttığı vakit ne kadar artar? Ya da 1 milyon 600 bin olduğu vakit kaç kat olmuştur? Yani algı operasyonu yeni değil daha o gün başlıyor. 2018’de limanın büyüme sendromu başlıyor MIP tarafından.
ASLINDA MERSİN’İN BİR HAYALİ VAR; ANA KONTEYNER LİMANI
Aslında Mersin’in 2018’den başlayan bir kontyenr limanı hayali var. Türkiye 3 denizden ibaret. Karadeniz’de Filyos, Ege’de Çandarlı ve Mersin’de ana hub limanı planlanıyor. Bu liman küresel tedarik zincirinde Çin’den çıkan rotasında Roterdam’a kadar bir hub limanı yok. Hub limanı; 14 milyon konteyner elleçleyecek ve Akdeniz’deki limanlara dağıtım yapacak bir ana liman demek.
“KONTEYNER LİMANINI, MIP ENGELLİYOR”
Ana liman için de 2008’de devletin seçiği yer Mersin. Biz bu projenin ÇED dosyasını, halkı bilgilendirme toplantılarını tamamladık ama mevcut limanı kiracısı şirket ‘acaba bu liman yapılırsa ben mevcut durumdaki pozisyonumu koruyabilir miyim? Hazır kazanç kapısının belli bir kısmından olur muyum?’ diyerek bu projeyi durdurma yoluna gitti.
AKP’nin 2010’da kente yönelik en önemli vaat; Ana Konteyner Limanına kavuşulması ile ilgiydi. Mersin milli gelirini arttırmış ve orta gelir tuzağından çıman ilk kent olacaktı.
Ama MIP’in lobi gücü, Mersin’in lobi gücünü aştığı için dövdüğü için ana konteyner limanı adım adım gerilerdi ve Kalkınma Planlarında Mersin adı çıkarılarak, Doğu Akdeniz gibi ucu açık ama Mersin’i kapsamayan bir tanıma doğru gitti” diye konuştu.
“MIP, ATATÜRK PARKINI NASIL KATLEDECEĞİNİ ÇED DOSYASINDA ANLATIYOR”
Bugünkü liman genişleme projesine neden karşı olduklarının, MIP şirketinin algı operasyonlarına verdiği rakamlarla görülebileceğini de dile getiren Ayan, “Sadece Atatürk Parkı değil kentin çevresini nasıl katledeceğini kendi ÇED dosyalarında yer alıyor.
Bu yatırımın müjdesini bize getirirken istihdam artacak ve 500 milyon dolar yatırım geleceğini savundular. Ziyaret ettikleri Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak, ‘6 bin kişiye doğrudan on binlerce kişiye dolaylı istihdam sağlayacak 500 bin dolarlık dev bir yatırım’ diyor.
“YATIRIM VE İSTİHDAM YALANI
Ama benim okuduğum 2 bin sayfalık ÇED dosyasına göre yapım sırasında 40 işçinin çalışacağı, proje tamamlandığında işletme aşamasında ise ilave sadece 150 işçinin çalışaacğı belirtiliyor. Bu birinci yalan.
500 milyon dolarlık yatırımdan bahsediyorlar. Kendi hazırladıkları 2018’deki ÇED dosasında; taşıma, boşaltma, kazı, alt üst tüm yapılarla ilgili 950 milyon TL bir yatırımdan bahsediyorlar. Yani aslında yatırım 150 milyon dolar. Buda ikinci yalan” dedi.
“KAÇABİLEN DENİZ CANLISI KAÇACAK, KAÇAMAYAN TELEF OLACAK”
Ayrıca liman genişleme projesi için İçmeler mevkiindeki taş ocağından toplam 4,2 milyon ton taşın İnönü Bulvarının önündeki B kapısından her gün limana döküleceğini söyleyen Ayan, “Her saat 32 kamyon 25 tonluk yük ile Mersin’de dolanarak limana gelecek. Bunu yaratacağı tahribatla ilgili kendi ÇED dosyalarındaki ifade çok ilginç, ‘genişletme çalışmalarının deniz eko sistemi üzerinde yaratacağı etkiler elbette olacak. Bunları minimize edeceğiz. Proje sahasının yakın çevresi dahil çok büyük bir alanda benzer nitelikli sahaların olması başta balıklar olmak üzere tüm canlıların ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek düzeyde. İnşaat aşamasında dolgu malzemesinin ilavesi yani 4,2 milyon ton taşın dökülmesi ile denizel alanda aktif canlılar uzaklaşırken, hareket edebilen canlılar kaçarken hareketsiz olan canlılar durumdan zarar görecektir.
“AVUSTURYA’LI FONA ULAŞMALI, CİNAYETİN AZMETTİRİCİSİ OLDUKLARINI ANLATMALIYIZ”
Mersin’e bunu layık ören MIP’in 3 ayağı var. Bu limanın özelleştirilmesi sırasında 255 milyon doları çok gören Mersin dinamikleri varken satın alan Hamdi Akın’a kızmayalım. Avustralyalı emekli yatırım fonu; kar gütmeyen bu kuruluş 28 emekli fonundan oluşuyor. Net 0 karbon politikası ile hareket ediyor. 2030’de tüm yatırımlarda ki temel amacı 0 karbon. Mersin Limanı’nda 4,2 milyon ton atığı Mersin’e taşıyacak kamyonların yaratacağı karbonu bize layık görüyor. Bu fona mutlaka ulaşmalıyız. Mersin’de işlenmekte olan cinayete nasıl ortak olduklarını, azmettirici olduklarını anlatmalıyız. Ben bunu nedenim. Ulaşmaya çalıştım. Çalışmaya devam etmeliyiz.
Ama maalesef, MIP’in limanın özelleştirme sürecinde ÇED toplantısına 18 kişi katılırken, şirketin geçen düzenlediği geceye bin kişi gitti.
“SİNGAPURLU ORTAK KENDİ ÜLKESİNE ÇEVRECİ LİMAN YAPIYOR”
Ayrıca Singapurlu ortak ise şuan da mevcut 30 milyon konteyner limanı varken, kentin içinde kaldı ben bunu taşıyayım diyor.
Singapur devletine ait bu liman şirketi sıfır karbon, 0 çevreye olumsuz etki ile 65 milyon teu’luk bir liman yapıyor. Yükseklik 3 konteyner ki burada 12 konteyner çıkacak. Yani şuan ki kongre merkezinde toplantılara katılanlar önümüzdeki 3-4 yıl içinde orada sadece konteyner dağı görecekler, deniz görmeyecekler.
Oysa Singapur’lu şirket oraya 22 milyar dolarlık yatırım yapıyor. Yatırım pahalı çünkü çevreye duyarlı, saygılı, koruyan bir yatırım. Halka duyarlı, sosyal politikalara önem veren, 0 karbonu önemseyen yüzde 40’lık bir ortağımız var.
“MIP KİMSEYE EKMEK YEDİRMEYECEK”
Mersin’de bazı girişimci arkadaşlar, müteşebbisler, iş inanları heyecanlanıyorlar. 1 milyon konteyner kapasitesi artacak diyorlar.
Oysa ÇED dosyasına göre konteyner doldurma boşaltma yani elleçleme işlemleri MIP tarafından yapılacak. 80 bin metrekarelik platformu neden yapıyorlar? Bugün bu işlemler Mersin(‘deki küçük bir takım firmalar tarafından yapılarak 150 dolara mal ediliyor, biz bunu kendimiz yapacağız, size buradan ekmek yok’ diyorlar.
Şirket bu sayede yılda 1,5- 2 milyar dolar para kazacak bu sayede, ama bu hizmetler Mersin’deki şirketler tarafından yapılsaydı insanlar evine aş götürecekti. Ama kazanacakları paranın yüzde 40’ını Singapurlu, yüzde 40’ını ise Avustralya’lı fona gidecek” şeklinde konuştu.
GİZLİ TEHLİKE GAZİANTEP’İN DÖRTYOL ÜZERİNDEN DENİZE İNMESİ
Ayan soru cevap bölümünde ise soruları yanıtlayan Abdullah Ayan, “Türkiye’de bazı maddelere ulaşılamadığı söylendi ama hukukun nasıl sermayeden yana çalıştığının çarpıcı örnekleri var.
Örneğin MIP özelleşme sonrası fiyatları kafasına göre arttırdı. Bunun üzerine rekabet kuruluna limanı şikayet ettim. Rekabet kurumu, 55 kişilik bir ekiple MIP’in idari binasını bastı, evrakları inceledi. Çünkü; Mersin Limanı özelleştirilirken rekabete aykırı davranılmıştı.
Liman kiracısı ‘ben paramı alır giderim, çok da urlumda değil’ diyor. Gaziantep’in adım adım çok önemli bir projesi geliyor. Gaziantep’i Dörtyol’a yani denize bağlayacak bir yol yapılıyor. Nur Dağlarının güney tarafında bir yol yapılıyor ve Gaziantep’in denize uzaklığı 90 km inecek. O liman dururken kimse Mersin Limanına gelmez. Bu liman ölüyor. Bu limanın ne Mersin frakında ne de işletmeci MIP farkında.
Yumurtalıkta kafalarına göre ana liman yapacağız’ dediler. Ama ana liman, liman yapmakla bitmiyor. Mersin gibi bir şehir yapmanız lazım. Olmaz mı olur çok daha planlı olur ama 100 milyon dolar gibi bir para harcamanız lazım.
“MERSİN İLE DERDİNİZ NE?”
Derdiniz ne arkadaşlar? 100 milyon TL harcamaya gerek olmadan Mersin burada duruyor.
Özal, Toros Gübre’ye azot gübre rehabilite edilsin diye 500 bin dönüm veriyor. 500 bin dönümde Serbest Bölgeye veriliyor. Ama Toros Gübre’inn şimdiki sahibi Tekfen Holding cebine tapuyu koyuyor ve haraç mezat önüne gelen 500 bin dönümlük alanı satmaya kalkıyor. Bu kapsamda birkaç yıl önce kentin ortasında kirli bir yatırım yapılmaya kalkışıldı ama engellendi. Tekfen’in Yumurtalık’ta 40 bin dönümlük serbest bölgesi var. Git oraya kur kardeşim, bu Mersin ile derdiniz ne?” ifadelerini kullandı.