HEDİYE EROĞLU
Mersin’de limanı Atatürk Parkına doğru genişletme projesi tepki çeken yüzde 40’ı Singapur, yüzde 40’u Avusturya’dan bir fona ve sadece yüzde 10’u yerli Afken Holdinge ait olan Mersin Limanı’nın işleten MIP Şirketinin, Atatürk Parkının önünü kapatacak genişleme platformu projesine tepkiler sürüyor.
Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı davaya müdahil olan Türkiye Mimar ve Mühendis odaları Birliği (TMMOB) Mersin İl koordinasyon Kurulu (İKK), son olarak Anayasa Mahkemesinin başvurusunu reddetmesi üzerine davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşıma kararı aldı.
Konuyla ilgili Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) öncülüğünde TMMOB’un desteğiyle, “Atatürk Parkında Liman Genişletme Projesinin, Ekonomik, Çevre ve Sağlık alanında Mersin’e Vereceği Zararlar” konulu bir toplantı düzenlendi.
Mimarlar Odasında düzenlene panele katılım beklenen yoğunlukta olmadı.
Moderatörlüğünü TMMOB Mersin İKK Genel Sekreteri ve Makine Mühendisleri Odası (MMO) Mersin Şube Başkanı İbrahim Yücesoy yaparken, araştırmacı yazar Abdullah Ayan, Mimarlar Odası Mersin Şube Başkanı Ünal Şahin, Tabip Odası Başkanı Dr. Nasır Nesanır ve Şehir Plancıları Odası Mersin İl Temsilcisi Uğur İnce konuşmacı olarak katıldı.
HEDEP Milletvekili Perihan Koca ile MERÇED Başkanı Sabahat Aslan’ın da katıldığı panele, Mersin Çevre Platformu paydaşları da katılım sağladı.
LİMANIN BATIYA DOĞRU GENİŞLEMESİ DURDURULMALI
Panelde ev sahibi olarak açılışı yapan MO Şube Başkanı Üünal Şahin, limanın kentin batısına doğru genişlemesine dikkat çekerek bunun durdurulması gerektiğini, bunun için çalıştıklarını söyledi.
Daha sonra panemi başlatan modetratör İbrahim Yücesoy, limanın genişletilmesi ile ilgi dava süreci neticesinde sonucu paylaştıklarını anımsatarak, “Bugün bu konuyla ilgili emek veren bir çok kişi bunu tartışmasını yapmak için burada. Akıllarda kalan soruları detaylandıracağız” dedi.
“MÜSEBBİBİ OLAN İNSANLARIN YAKASINA DÜŞMEMİZ GEREKİYOR”
Ardından ilk olarak Ünal Şahin yeniden söz alarak, “Mersin dedikleri bir limandı aslında. Evet bunu inkar edemeyiz. Bununla oluşmuş. Deniz ticaretinin artması ile rıhtımlar oluşuyor ve liman inşaatı başlıyor. Fakat bu sürecin nasıl tersine evrildiğini bir anlayıp, müsebbibi olan insanların yakasına düşmemiz gerekiyor.
1954’de başlayan liman inşaatı 1958’de tamamlanıyor. Bugün Mersin merkez nüfusu 1 milyon 870 milyon olmuş.
İskelelerden oluşan bu süreçten bugüne değin bin kat artış olmasını görmek önemli.
Süreç boyunca nüfusun artması ile liman gelişimi biçimlenirken cumhuriyetin varoluşu ile dünyaca ünlü tasarımcılar Türkiye’ye getirilmiştir. Bu tasarımcılar tesadüfen değil dünya mimarlı, kentsel akımlara öncülük eden insanlardı.
İskeleler daha batıdayken iskeleler kent ölçeğinde doğuya doğru kaydırılıyor. Liman inşa edilirken yine batıdan uzaklaşılıyor.
Bu gelişim süreci cumhuriyet doğrultusunda 2 binli yılların başında başlayarak Ana Kontyer Limanı yeri belirlendi. Ve 1/100 bin ölçekli planda bu liman yer al aldı. Kentimizin var olma sebebi sayılan liman, mevcut limanın 5 katı büyüklükte olup, kentsel tasarım, kent güvenliği, gündüz yaşamının en yoğun olduğu yerde, halkın denize en çok dokunması yönünde planlandı. Ve tüm siyasilerce de seçim çalışması olarak kullanıldı.
Rengi yeşil olan ama dip tarama ile oradaki yaşamı katleden kara geminin hesabını kim verecek?
Singapur menşeli firmanın kısa süreli vur kaç beklentisine yenildik mi yani satıldık mı?” dedi.
“HERŞEYE KARŞI DEĞİLİZ”
Daha sonra yeniden söz alan Yücesoy ise limanı genişletmesine yönelik projeye karşı duruşlarına dair, “Her şeye karşıyız gibi bir durum ortay çıkarılmamalı” diyerek yanıt veren Yücesoy, “Burası genişlerse ne olur, etkileri nedir buna bakmalıyız. Ayrıca ana konteyner limanı için de mücadele edilmeli. Atatürk Parkının önünde doldurulacak alan kent silueti, hava koridoru, deniz canlı yaşamı açısından ne gibi etkilere neden olur? Bunlara da bakmak lazım. Yeni ana konteyner limanında kaç kişi istihdam edilecek?” dedi.
“MERSİN, LİMAN ÖZELLEŞTİRİLENE KADAR DAPA PLANLI BİR SÜRECE GİDİYORDU”
Daha sonra söz alan Şehir Plancıları Odası Mersin İl Temsilcisi Uğur İnce ise Atatürk Parkına doğru genişleme projesi ve açtıkları davaya ilişkin sürece ilişkin bilgiler verdi.
“Bu mesele bizim 2020 yılından beri bizim gündemimizde olan bir konu” diyen İnce, “Bizim gündemimize girmeden önce Mersin’in de bir çeyrek asırdır, Mersin’in ana konteyner limanı süreci vardır. Bu süreç de 2008- 2099’de ete kemiğe büründü ve planları yapıldı. Mersin daha planlı bir sürece gidiyordu ama ta ki limanın özelleştirilmesine kadar.
ÖZELLEŞTİRME SÖZLEŞMESİNİN GİZLİ KISIMLARINDA NE VAR?
Biz yaklaşık 3 yıldır dava süreci yürütüyoruz. Bu süreçte de limanın imtiyaz sözleşmeleri yani limanı özelleştirilirken imzalana sözleşmeyi istemiştik ama belli kısımları bize ulaştı. Burada dikkat çeken bazı özel maddeler var. İmtiyaz sözleşmesinde 10-15 sayfa aradan çekilmiş ve bunların özel maddeler olduğu söylendi. Devlet ile kiracı şirket arasında denildi. Yani bize gelen sözleşme örneği eksikti.
Bu liman sözleşmesinde ‘yakınlarda bir liman olamaz’ denildiğine dair bir madde olduğu söylenmiyor. Biz bu iddiayı resmi kurumlara sorduk ama netice alamadık.
Ancak 2008’de ana Konteyner Limanı hazırken Kalkınma Planlarında 2019’da Mersin adı çıkarıldı. Şuanda ise Adana Yumurtalık’ta bir ana Konteyner Limanı yapımı başladı.
“LİMANA KARŞI İLK DAVAYI KAZANDIK VE OLAY BUNDAN SONRA BAŞLADI”
Biz bu davaları açmadan önce karşımıza neyin çıktığını biliyorduk, ona göre hareket ettik.
2021’de Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı davaya, TMMOB ve MERÇED olarak dava müdahil olduk ve dava kazanıldı. Olay zaten bundan sonra başladı.
Bölge idare mahkemesine gidildi ama biz orada da kazandık. Ama daha sonra MIP, İstanbul Üniversitesi’ne döner sermayeye para yatırarak yeni bir rapor hazırlandı. Kaybedilen davaya dışarıdan alınan bir rapor getirildi. Tarihi bir hukuk sürecine imza atıldı.
Raporu veren kişilere Mersin’e gelip gelmediklerini ve Mersin’e gelip gelmediklerini sordum. Bu raporun 4 günde verildiğini öğrendim. Bizim odamız soruşturma başlattı.
İkinci bilirkişi heyeti geldiğinde bir sürü soru sorduk. Bilir kişi, (yapılan plan temel şehircilik ilkelerine uygundur’ dedi. Biz davada ulaşım yönünden sıkıntı varken, kağıt üzerinden sıkıntı yok denildi ama kapılar projesi ile trafiği rahatlatmak için açılış yapıldı. Biz ikinci davayı kaybettik ve bunun üzerine Adana Bölge İdare Mahkemesine gittik. TMMOB olarak Gazi Üniversitesine bir yazı yazdık ve rapor istedik. Şartımız gelip keşif yapılmasıydı ve bu kapsamda bir rapor hazırlandı. Bu raporu Adana Bölge İdare Mahkemesine sunduk.
“FİRMA ŞUAN BURANI SAHİBİ GİBİ DAVRANIYOR”
Gazi Üniversitesinin raporu doğrultusunda trafik yoğunluğu artacak fakat firma bunu çözümü yapacak’ dedi. Ama biz davayı TCDD’ye açmıştık. Çünkü malın sahibi onlardır. Ama firma şuan buranı sahibi gibi davranıyor.
Danıştay’a giden bir dava 8-12 ay arasında sonuçlanırken bizim dosyamız 2,5 ayda geldi. Ardından Anayasa Mahkemesinden ret yiyeceğimizi biliyorduk ve ret yedik. Şuan AİHM sürecine hazırlanıyoruz TMMOB olarak. Ama Türkiye’de AHİM kararları ne kadar uygulanıyor?
ÇEVRECİ LİMAN MÜMKÜN
Biz plan yaparken kentin tarihsel gelişim süreçlerine bakarız. Örneğin 1800’lü yıllarda şuan yaşadığımız yerler yoktu. 4 merkez ilçenin olduğu yer limanı çekim noktası olarak gelişti. Limanı dünya çapında bir tanınmışlığı var. Tüm ulaşım aksları burada bir ana konteyner limanını tarif ediyor. Dünyada şuan TMMOB özelinde Ana Konteyner Limanları, çevre tahribatından dolayı karşı duruyorduk ama şuan insanlar o kadar çevreci limanlar yapıyor ki, elektronik bant sistemleri ile çözümler üretiyor.
Bizim ana Konteyner Limanı diye tarif ettiğimizi yer Tekfin’in Gübre Fabrikasının önündeki 1 milyon 600 bin metrekarelik arazi. Ki bu gübre fabrikası nedeniyle Mersin’de dinamitin üzerinde yaşıyoruz” diye konuştu
PARK, TİCARET ALANLARINA DÖNÜŞTÜRÜLECEK
Öte yandan Atatürk Parkının tahsisinin 3,5 yıldır Büyükşehir Belediyesine verilmediğin ide anımsatan Uğur İnce, “Bu liman bittikten sonra kurvaziyer limanı için bir yol gerekir diyecekler, Gemiler yaşanıca insanlar nereden yürüyecek diyecekler.. Böyle böyle bize 10 metrelik taşıt yolu çizdirecekler, plancıyız çünkü çizmeliyiz. Szonra bu gelenler nerede yemek yiyecek diyecekler. Yani Atatürk Parkı, rekreasyon alanları ticaret alanlarına dönüştürülecek.
“TEK YAPILMASI GEREKEN; ANA KONTEYNER LİMANI’NIN İHALESİNE ÇIKILMASIDIR”
Ayrıca limanın genişleyeceği sahada 12 konteyneri üst üste koyma hakkı var. İyi de depolama alanı ilan edilen yerlerde ne olacak? 13’üncü konteyneri koyamazlar mı? Biz şuan bunu nasıl engelleyeceğiz. Kentte bir firma geliyor o kadar güzel önü açılıyor ki? Herkes şunu söylüyor; lobi oluşturalım. Tamam oluşturalım. Hadi gidelim de neye gidelim? Gidilecek bir şey yok ki? Tek yapılması gereken; Ulaştırma Bakanlığınca projeleri hazırlanmış, teslim edilmiş Ana Konteyner Limanı’nın ihalesine çıkılmasıdır. Ana konteyner limanı için 2013’te limanın olurunu veren bakanlık 2023’te projenin fizibilite çalışmasını yaptığını söylüyor. Keşke burada yapılan şey kanunlara kitaplara uygun denilseydi, biz hukuk sistemini güvenseydik.
ERDEMLİ, SİLİFKE’DE Kİ BİR MADENDEN GEMİYLE TAŞ MI GETİRİLECEK?
Şuan Atatürk Parkında 2 gemi dip taraması yapıyor. Son aldığım duyuma göre kamyon, taş ocakları vs kentin hassasiyeti olduğu için firma bir tık üste çıkmışlar Erdemli, Silifke tarafından bir madenden gemi yoluyla denizi dolduracakların söylüyorlar.
Biz bu kentet yapılacak olanın, yapılması gerekenin mevcut limanın genişlemesi değil, yerine çevreci, Mersin’in yıllardır beklediği ve altyapısını hazırladığı Ana Konteyner Limanını yapılması. Sen o taşı gemiyle de helikopterle de getirsen benim için bir anlam ifade etmiyor. Dünyada artık kent merkezinde Singapur’da ki liman kentin dışına alınırken, butik olarak düzenlenirken neden ben kent merkezinde mevcut limanın bu denli baskısını hissetmek zorunda kalıyorum.
Bugün Akdeniz ilçesi hem sosyal hem yapı stoğu anlamında çöküntü bölgesi olmuş durumda. Elimizde kalan son koz AHİM ve bunu oraya götürüp topluma son görevimizi yapacağız” diye konuştu.
“BİZ BU KENTİN MİSAFİRİ DEĞİL YAŞAYANLARIYIZ. MÜCADELE EDECEĞİZ”
Son olarak söz alan TMMOB Mersin İKK Genel Sekreteri ve MMO Şube Başkanı İbrahim Yücesoy ise bir çok konunun şeffaf olmadığını ancak buna rağmen mahkeme sürecine giderken her şey ispatlı delilli gittiklerini söyledi.
“Ama bilirkişi raporları rekor hızlarla buraya gelmeden verilebiliyor” diyen Yücesoy, “Bu kent hepimizin biz burada yaşıyoruz. Biz bu kentin misafiri değil yaşayanlarıyız. Ondan dolayı bizler burada omuz omuza her türlü mücadelemizi vereceğiz. TMMOB olarak ne yapmamız gerekiyorsa yapacağız gerekiyorsa kitleleri bir araya getireceğiz. Ama buna müsaade etmemek için elimizden geleni yapacağız” dedi.
BELEDİYELER NE DURUMDA?
Soru cevap bölümünde ise Uğur İnce yeniden söz alarak, “Mersin’deki tüm belediyeler Akdeniz ve Toroslar mesela bu konu hakkında iktidar tarafında durdular. Onun dışında Büyükşehir, Yenişehir ve Mezitli TMMOB ile beraber hareket etti. Teknik anlamda destek aldık ve bu süreçte hiçbir zaman bırakılmadı. Ne dayı kazandığımız ne kaybettiğimiz süreçte hiçbir belediye yelkenleri indirmedi. Ama son zamanlarda kiracı firma kent kurumlarına yönelik öyle çok etkinlik yapıyor ki. Onlar da kurumsal bakabiliyor” dedi.