HEDİYE EROĞLU
Sık sık kadına yönelik şiddet haberleri gündeme gelen Mersin’de 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Mimoza Kadın Derneği tarafından kadınlara dayanışma çağrısı yapıldı.
Dernek binasında bir basın açıklaması yapan Başkan Çiğdem Göksoy, kadınların, boşanmak istediği için, hayır dedikleri için katledildiğine dikkat çekerek, her gün İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun uygulanmadığı için katledildiklerini vurguladı.
GİDECEK BİR YER YOK!
Başkan Göksoy, “Kadınlar her gün, bu şikayetten bir şey çıkmaz sen en iyisi vazgeç diyen zihniyetten, sığınakta yer yok diyen ŞÖNİM’den, yeterli sığınak ve danışma merkezi açmayan belediyeler ve bu hizmetlere bütçe ayırmayan Kadın Aile ve Çocuk Bakanlığı yüzünden şiddete mahkum edilerek katlediliyor. Savcılar şiddet uygulayan erkekleri yargılamayıp, kadınların yaşam tarzlarını yargılamayı seçtiği için, mahkemelerde erkekleri aklamanın sayısız yolunu bulduğu için kadınların katledilmesine ortaklık ediyorlar.
Kadınlar her gün çocuk yaşta erken ve zorla evlendirilmesinde sorun görmeyen bir zihniyetten dolayı cinsel şiddete uğruyor” dedi.
“YILLAR GEÇSE DE ERKEK – DEVLET ŞİDDETİ DEĞİŞMİYOR”
25 Kasım 1961 yılında Dominik Cumhuriyetin de faşist diktatör Trujillo tarafından katledilen ve kaza süsü verilerek üstü kapatılmaya çalışılan Mirabal kardeşlerin yaşadıklarının üzerinden 62 yıl geçtiğini ifade eden Çiğdem Göksoy, erkek-devlet şiddetinin değişime uğramadan kadınları katletmeye devam ettiğini aktardı.
Kadınlar her gün cinsiyet kimliğine, bedenlerine sığdırılmaya çalışıldığı kalıplardan, krizlerin getirdiği artan işsizlikten, aile içi şiddetten, anadillerinde konuşmadığı veya göçmen oldukları için gündelik erkek şiddeti ile devletin tüm mekanizmalarının kurduğu suç ittifakı tarafından böyle katlediliyor. Birkaç gün önce Meral Akşener’ in basın önünde kolluk kuvvetlerinin kendilerine oteller açarak kadınları fuhuşa zorladıklarını ve bunları da yurtlarda kalan kızlara zorla yaptırdıklarını itiraf ederken, 1997 yılında Mehmet Ali Birand’a verdiği bir röportajını anımsattı bizlere.
KADINLARDAN AKŞENER HATIRLATMASI
Diyarbakır’ın bir köyünde korucular tarafından 10 yaşındaki bir kız çocuğuna yapılan istismarı aile öğrenmiş ve bunu deşifre etmiştir. O dönem içişleri bakanlığı yapan Sn. Meral Akşener’ e ‘Rahatsız olmuyor musunuz?’ sorusunu yönelttiğinde verdiği cevap ‘rahatsız ediyor ama korucuların bölgede çok önemli işlevi yerine getirdiğini de unutmamak lazım.’ cevabını vermiştir. Bu ikili yaklaşımlar bir iç çatışma ile birlikte bölgede yaşayan halklara, kadınlara yapılan üniformalı özel politikaları kolluk kuvvetleri ile paramiliter güçler eliyle uygulanan ve her geçen gün daha da şiddetlenen suçları cezasızlık politikaları ve pratiği uygulamaları sebebiyle sistematik hale getirdiğini, kadın çocuklara yönelik şiddetin, tacizi, tecavüzü de kabul ettiğini ve buna da açık bir şekilde göz yumduğunu göstermektedir. Bu zihniyetin devamı olan AKP-MHP- bloğunda da artarak ilerlemektedir.
“CEZALANDIRILMIYORLAR”
Uzman Çavuş Musa Orhan tarafından tecavüze uğrayan İpek Er intihar etti ve cezasızlık politikasını sürdüren devlet erki Musa Orhan'ı tüm talep ve itirazlarımıza rağmen tutuklamadı.
Dersim Üniversitesinde öğrenci olan Gülistan Doku'nun kaybolmasından sorumlu tutulan Zaynal Abarakov'a ilişkin etkin soruşturma yürütülmedi.
Cezasızlık Politikasından güç ve cesaret alan erkekler, kadınları sokak ortasında, evde, okulda, işyerinde kısacası her yerde akıl almaz yöntemlerle katletti.
Kadınlar ve trans kadınlar, ceza evlerinde, gözaltında, ev baskınlarında, sokak eylemlerinde resmi güçler tarafından uygulanan cinsel taciz ve cinsel saldırıya maruz bırakıldı. Devletin cezasızlık politikası sebebi ile de failler cezalandırılmadı.
Katledilen yüzlerce kadının katillerine takdiri indirim uygulandı.
Öz savunmada bulunan kadınları müebbet cezası ile cezalandırdı.
Erkek şiddeti, devletin özel savaş politikası ile birleşerek kadına ve çocuğa yönelik saldırılar her geçen gün daha da arttı.
Tahakkümcü erkek devlet böylelikle ‘direnen kadınlara gücünü’ gösterdiğini düşündü. Ancak, kadınlar hiçbir zaman erkek sisteme teslim olmadı ve direnişini büyüttü.
“MERSİN’DE İLK 10 AYDA10 KADIN KATLEDİLDİ”
AKP-MHP ittifakının kadın düşmanı politikaları kazanılmış haklarımıza müdahale ederek İstanbul sözleşmesinden çekilerek 6284’ü uygulamayıp yaşam hakkımızı her alanda tehdit ederek birçok kadının hayattan koparılmasına sebep olmuşlardır.
2023 yılının ilk on ayında basına yansıyan kadın cinayetleri verilerine baktığımızda 350 kadın erkekler tarafından katledildi. Yaşamını yitiren 107 kadının ölüm nedeni şüpheli ölüm 243 kadının ölüm nedeni ise kadın cinayetleri olarak kayıtlara geçti.
Mersin’de ilk on ayda 6 kadın cinayeti 4 şüpheli ölüm olmak üzere toplam 10 kadın katledildi. Derneğimize 81 kadın danışan başvuruda bulundu. Başvuran kadınlara psikolojik ve hukuki danışmanlık yanında sosyal destek sağlandı. Hukuki destek alan kadınlar arasında ilgili makamlardan koruma tedbiri alınarak sığınma evlerine yerleştirildi. Kentimizde yaşanan kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri davalarında hukuk komisyonumuz takip ve izlemesini yapmaktadır. Bunun yanı sıra sosyal medya ve telefon aracılığı ile ilgili makamlara yönlendirilmeler devam etmektedir. Bu yıl içinde yaşanan ve hepimizi derinden sarsan 6 Şubat depremi ve sonrası, kentimize göç eden ailelere ulaşıp Afet ve krizlerde yaşanan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin üstesinden gelmek için dayanışma göstererek 600 kadına sosyal ve psikolojik destek sağlandı. Saha da gerçekleştirdiğimiz buluşmalarımızda 514 kadınla görüşüp şiddet mekanizmaları hakkında farkındalık çalışmaları yürüttük.
“ÇARESİZLİĞE MAHKUM ETME ANLAYIŞINI KABUL ETMİYORUZ”
Bizler şunu çok iyi biliyoruz ki, erkek-devletin savaş işgal politikalarına her türlü şiddetine kutsal aile dayatmasına, LGBTİ+ fobiye, cinsiyetçiliğe, göçmen düşmanlığına karşı hiçbir baskı ve saldırı bu düzeni değiştirme gücümüzü zayıflatamaz. Tüm saldırılarınızı sükûnetle Karşılayan çaresizliğe, yalnızlığa mahkum etme anlayışınızı kabul etmiyoruz. Hayatlarımız pamuk ipliğine bağlı değil, mücadelemize bağlı diyerek 25 Kasım da saat 18:00’da Kuşimato sokağındayız. Kadınların birlikteliğine direnişine ses katmak için bizler eşitlik ve özgürlükten vazgeçmedik vazgeçmeyeceğiz. Kadın sömürüsüne köleliğine ve katliamlarına karşı öfkemizi örgütleyerek büyütmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.