Haber Merkezi
Mega projelerle küresel oyunculuğa hazırlanan Mersin Uluslararası Limanı (MIP), 6 Şubat depremlerinde İskenderun Limanı'nın hasar görmesinin ardından limandaki yük gemilerinin kaydırılmasının ardından oldukça zor günler geçiriyor. İlk sıkışıklığının 2022 yılının Kasım ayında başladığını belirten liman yetkilileri, 6 Şubat depremlerinin ardından İskenderun Limanı'nın yük trafiğine kapanması ve yüklerin Mersin'e kaymasıyla daha da arttığını belirtiyor.
OPERASYON SÜRECİ UZUYOR
Mersin Limanı'nda yaşanan sıkışıklık ve gemi bekleme sürelerinin uzunluğu sorunu 2022 yılının Kasım ayında başlamıştı. 6 Şubat depremlerinin ardından İskenderun Limanı'nın yük trafiğine kapanması ve yüklerin Mersin'e kaymasıyla daha da arttı. İskenderun Limanı'nın temmuz ayı itibariyle kademeli olarak faaliyete başlamasının ardından Mersin Limanı'nda yaşanan sıkışıklık sorunu ise aynı seviyelerde devam ediyor. Gemilerin limanda bekleme sürelerinin makul süreleri aşması operasyon sürelerini de artırırken depremin üzerinden 7 ayı geçmesine rağmen limana yanaşmayı bekleyen halihazırda 20 – 30 civarında gemi de bulunmakta. Düzenli sefer yapan konteyner gemilerinin demirde bekleme süreleri iki haftayı bulurken; operasyon süreci ise neredeyse 3- 4 günü buluyor.
BEKLEME SÜRELERİ ZİNCİRLEME ETKİ YARATIYOR
Sanayi Gazetesi'ne açıklamalarda bulunan Mersin Deniz Ticaret Odası Genel Sekreteri Kaptan Mesut Öztürk, limandaki sıkışıklık ve bekleme sürelerinin zincirleme sorunlara yol açtığını dile getirerek, “Limandaki sıkışıklık nedeniyle birçok CFS operasyonu yavaş ve aksayarak yapılıyor. Konteyner içi yükleme boşaltma talepleri 15 güne kadar uzayan sürelerde yerine getirilebiliyor. Durum böyle olunca ihracatçılar ve hat temsilcileri herhangi bir planlama yapamıyor. Dolayısıyla gemilerdeki gecikmeler geminin uğrak yapacağı sonraki limanlarda da zincirleme sorunlara neden oluyor. Armatörler beklemek istemediği için Mersin uğraklarını iptal etmekte, yükler bir sonraki gemiyi beklemek durumunda kalıyor. Çok sayıda gemi seferi iptal edildi. Hatlar beklemeler için ek ücretler uygulamaya başladı ve navlunlar yükselme eğilimine girdi” açıklamalarında bulundu.
BEKLEME SÜRELERİNE YENİ DÜZENLEMELER
Mersin Uluslararası Limanı Yönetimi tarafından bu süreçte bir dizi uygulamaları hayata geçirilerek, 15 Ocak tarihinde Yanaşma Penceresi uygulaması, 23 Şubat 2023 tarihinde ise ihracat konteynerlerindeki bekleme sürelerini düşürmek için Kontrollü Kapı Girişi uygulamasını başlattı. Kontrollü kapı girişi düzenlemesi ile açıkta bekleyen çok sayıda gemi olduğundan sadece yanaşma programına alınan gemilerin ihracat yüklü konteynerlerinin liman sahasına alınması, diğerlerinin kapıdan giriş yapmaması sağlansa da bu uygulama mayıs ayında son buldu. Ocakta başlatılan, Mayıs'ta kaldırılan bu uygulama 7 Ağustos'ta ücretli olarak tekrar gündeme alındı.
ETKİN ÇÖZÜM BEKLENİYOR
Her iki uygulamada çeşitli aksaklıklar yaşandığını belirten Öztürk, “Mersin Liman Yönetimi, genel olarak yaşanan tıkanıklığı, İskenderun Limanı yüklerinin depremler nedeniyle Mersin'e kaymasının yanı sıra liman genişleme projesinin hukuki engellere takılarak gecikmesi” şeklinde iki ana nedenle açıklamaktadır. Sürecin başından beri Odamız koordinasyonunda bir dizi toplantı düzenlenmiş, liman kullanıcıları ile yönetimin bir araya geldiği bu toplantılarda çözüm yolları değerlendirilmiştir. Bu toplantılarda MIP temsilcileri alacakları önlemleri ve hayata geçirecekleri uygulamaları dile getirmiştir ancak geçen sürede ne yazık ki etkili bir çözüm üretilememiştir” ifadelerine yer verdi.
HAMMADDE ULAŞIMDA ZORLUK
Yaşanan yangın sebebiyle İskenderun Limanı'nın devre dışı kalması, gelen yüklerin bölgede diğer limanlara aktarılması ve dolayısıyla limanlarda yaşanan yoğunluğun termin sürelerini arttırdığı gibi sanayicilerin hammadde tedarikine, navlun fiyatlarına kadar tüm süreçleri doğrudan etkiliyor. Bu süreçte alternatif limanlara yönelmek ise girdi maliyetlerini artıracak bir seçenek olarak görülürken ihracatçılar artan maliyetler altında ezilme devam ediyor. İş yapamaz duruma gelen ihracatçılar bu süreçte rekabet güçlerini kaybetmektedir. Bu sürecin ithalat boyutunda ise maliyet artışları doğrudan tüketiciye yansımakta ve böylelikle ülkedeki enflasyonu da körüklemekte. Dış ticaretle uğraşanlar hem zaman kaybı ham de maliyetlerle baş etmek durumunda kalıyor. Limandaki sorunlar hem bölge ithalatını hem de ihracatını sekteye uğratırken ülke ekonomisinde günlük yaşamda da etkileri çok rahatlıkla gözlemlenebiliyor.
ÇÖZÜM YOLLARINDAN BİRİSİ KAPASİTE ARTIŞI
Öztürk, liman yönetiminin bölgenin artan yük ihtiyacına yönelik cevap verebilmek için daha önceki yıllarda genişleme çalışmaları için planlar yaptıklarını belirterek yeni dönemde bölgenin kapasitesinin artırılacağını vurguladı. Öztürk, Mersin Limanı'nda ek kapasite yaratabilmek için EMH2 Genişleme Projesini 3 yıl başlattığını ifade ederek, “Konteyner terminalini genişletmek için 2016 yılında planlanan EMH1 projesinin ikinci aşaması olarak planlanan bu proje hukuki engellere takıldığından geçen sürede herhangi bir ilerleme kaydedilememiştir. EMH2 projesi ile toplam elleçleme kapasitesinin 2,6 milyon TEU'dan 3,6 milyon TEU'ya çıkarılması planlanmakta Son dönemde yeniden hız kazanan projenin 18 ayda tamamlanması planlanmaktadır” açıklamalarında bulundu.
ÖNLEMLER ÜST DÜZEY
Öztürk, yaşanan yoğunluğun güvenlik zafiyeti oluşturmaması açısından üst düzey önlem alındığını ifade ederek, “Odamızca Mersin Limanı'na yapılan ziyaretlerde Liman Yönetiminin güvenliğe büyük önem verdiği, limanda gerçekleşen iş kazalarının her geçen yıl daha da azaldığı ve Mersin Limanı'nın şu anda PSA'nın işlettiği limanlar arasında en güvenli limanlardan biri olduğunu bildirilmişti. Şu anda liman son derece sıkışık durumda bulunduğundan, liman girişlerinde araç kuyrukları oluştuğundan iş sağlığı ve güvenliği açısından ilave tedbirler alınması gerekecektir. En azından limandaki sivil araç yoğunluğunun azaltılmasına dair bazı önlemler alınacağına yönelik duyumlarımız bulunmaktadır. Söz konusu önlemlerin ilerleyen günlerde MIP tarafından ilan edilmesini bekliyoruz” dedi.
GEMİ TRAFİĞİNİ RAHATLATACAK ÇALIŞMALAR
Öztürk, Mersin Limanı Yönetiminin liman içindeki verimliliği artırmak için birtakım önlemler aldığını dile getirirken trafiğin rahatlatılması için limanda bazı kurullar getirdiklerini belirtti. Öztürk, “Bekleme sürelerinin azalması için liman sahasındaki konteyner yoğunluğunun azaltılması, liman içindeki trafiğin rahatlatılması, araç gereç ve ekipmanların verimliliğinin artırılması zorunludur. Bu kapsamda konteyner iç yükleme – boşaltma işlerinin çoğunluğunun liman dışında yapılması gerektiği değerlendirilmektedir” ifadelerinde bulundu.
MERSİN AFET BÖLGESİ KAPSAMINA ALINABİLİRDİ
6 Şubat depremlerinde fiziki olarak etkilenmemesine rağmen ticaret hayatında depremin etkilerini oldukça hissetti. Öztürk, Mersin'in Kahramanmaraş merkezli depremlerde ciddi bir yıkım ya da tahribat almasa da ticari açıdan deprem bölgeleri gibi etkilendiğini belirtti. Afet bölgesi ilan edilen kentlerde firmaların ödemeleri ötelenirken aynı haklardan yararlanamayan Mersin'deki firmaların alacaklarının ertelendiği halde ödemelerini vaktinde yapmak durumunda kaldığını söyleyen Öztürk, “Limanda yaşanana sorunlar nedeniyle maliyetleri artan kârlılığı düşen firmaların deprem bölgelerine sağlanan kolaylıklardan faydalanmasının yaşanan bu zorlukları kısmen de olsa hafifletebilmiş olabilirdi” ifadelerine yer verdi.
SAHADAKİ YOĞUNLUK ÇALIŞAN VERİMİNİ DÜŞÜRÜYOR
Depremin ardından karayollarının hasar alması ve ulaşımın sağlanamaması nedeniyle devreye denizyolu ve gemiler girmişti. Yardım malzemeleri ve diğer yükleri taşıyan gemiler İskenderun Limanı yerine Mersin Limanı'na yönlendirilmişti. Depremde yıkıma uğrayan kentlerin Mersin Limanı'nda bulunan ve çekilemeyen (alıcısı tarafından teslim alınamayan) yükleri de zaten sıkışık durumda olan liman sahasında bir ilave yoğunluk oluşturdu. Doğal afetler gibi olağanüstü durumlarda limanlarda sıkışıklık ve yoğunluğun yaşanmasının elbette bir noktaya kadar normal karşılanabildiğini dile getiren liman yetkilileri, mevcut limanda İskenderun yüklerinin bölgeye kaymasından öte, liman sahasında konteyner yoğunluğu, planlama, personel ve ekipman eksikliği gibi nedenlerini sahadaki ekipmanların düşük verimle çalışmasına da neden olduğunu vurguladı.