Mersin Nükleer Karşıtı Platform üyeleri, Fukuşima Nükleer Santrali’nin radyasyonla kirlenmiş soğutma suyunun Pasifik Okyanusuna deşarj edilmesi, deprem ve tsunami tehlikelerine rağmen mevcut santral inşaatlarının sürdürülmesi ile yenilerinin yapılmak istenmesini kefen giyerek protesto etti.
Özgür Çocuk Parkında bir araya gelen Mersin NKP karşıtları, “Nükleer santral istemiyoruz” pankartı açarak, “Nükleere inat yaşasın hayat” sloganları attı. Polisin güvenlik önlemi aldığı protestoya halk da destek verdi. Eylemde bazı nükleer karşıtları giydikleri kefenler ve ellerinde taşıdıkları dövizler ile nükleer santralleri protesto etti.
RADYASYON ATIĞI SULAR YAĞMURLAR İLE YERYÜZÜNE İNECEK
Burada bir basın açılması yapan Mersin NKP Dönem Sözcüsü Osman Koçak, “Japonya’da 11 Mart 2011 tarihinde meydana gelen deprem sonrası Fukuşima Daichi Nükleer Santrali tsunami dalgaları altında kalarak ekosistemimize büyük bir felaket yaşatmış ve bugün bu felaketin daha dehşetli bir aşamasına gelinmiştir. UAEK ve Japon Hükümeti resmi verilere göre 1.38 milyon metreküp birikmiş ve radyoaktif izotoplarla kirlenmiş soğutma suyunu sözüm ona filtre ederek Pasifik Okyanusuna deşarjına karar vermişlerdir.
Biz biliyoruz ki; bahsettikleri filtrasyon sisteminin tutamadığı, hidrojenin radyoaktif izotoplarından olan Trityum ve Döteryumun katıldığı radyoaktif özellik kazanan su molekülleri deniz suyuna geçecek ve canlılar tarafından metabolizmalarına alınarak kalıcı hasarlar bırakacaktır. Yarı ömrü 24 yıl olan hidrojen izotoplarının bileşeni olduğu su molekülleri buharlaşarak atmosfere çıkacak Dünyanın hemen her yerinde yağış olarak yeryüzüne inecektir. Liyakatleri son derece tartışmalı yetkililer, deşarjın 20 Yıl devam edeceğini söylemektedir. Yapılan dağılım modellemelerine göre bu kirliliğin önce Kuzey Amerika’nın batı kıyılarını sonra Atlas ve Hint okyanusunu kirleteceği ön görülmüştür. Üç okyanusta oluşacak kirlilik kuşkusuz Akdeniz’e de taşınacaktır.
UYARIYORUZ!!
Biz insanlarında içinde yaşadığımız ve onlarsız da yaşayamayacağımız milyonlarca canlı türünün tek evi olan Dünya’mızı iğrenç kar hırslarınız uğruna yok etmenize izin vermeyeceğiz.
Nükleer Güç Santrallerinin (NGS) büyük riskler barındırdığının, kaza sonrası büyük felaketlerle karşı karşıya kaldığımızın örneklerini hep birlikte yaşadık. Bu da yetmezmiş gibi devletler aralarındaki çıkar çatışmaları sonucu birbirlerini NGS’lerini vurmakla tehdit etmekten geri durmuyorlar. Bu durum ortaya çıkarıyor ki; NGS’ler kurulu oldukları yerler için kitle imha silahı olarak görülüyor.
Üstüne IPCC’in (Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli) Mısır Şarm-el Şeyh’deki toplantısında NGS’lerin sırf karbondioksit emisyonu olmadığı için yeşil enerji sınıfına alındığını utanç ve dehşet içinde izledik.
Biz Nükleer karşıtları biliyoruz ki; Nükleer programlar başlı başına devlet politikası değil, devlet destekli kapitalist politikalardır. Bir avuç sermayedarın kar hırsı uğruna Dünyamızı yok etmesine müsaade etmeyeceğiz” dedi.
‘AKKUYU NGS’NİN FUKUŞİMA İLE BENZER KADERİ PAYLAŞMA OLASILIĞI AZIMSANAMAZ’
Ayrıca Mersin’de inşaatı devam eden Akkuyu NGS’nin Fukuşima ile benzer kaderi paylaşma olasılığının da azımsanamayacak ölçüde olduğunu söyleyen Koçak, “İnşaatta yapılan hatalar, mekanik aksamda var olan hatalar bizlerin malumudur. Kaidelerine uygun yapmış olsa dahi deniz suyunun sürekli ısınması bir süre sonra soğutma suyu ihtiyacını karşılayamayacak bir noktaya gelecektir.
“DEPREMLER ENDİŞELERİMİZİ DAHA DA ARTTIRDI”
En son 13 Eylül tarihinde Yeşilovacık açıklarında 11 km derinliğinde, Akkuyu’ya 15 km mesafede 2.6 büyüklüğünde bir deprem olması endişelerimizi daha da arttırmıştır. Çok yakın zamanda Kıbrıs’ın kuzeybatı kıyılarında ve Mersin kıyılarında birçok deprem meydana gelmiştir. 16 Mart 2023’de Narlıkuyu’ya 20 km mesafede 4,5 büyüklüğünde, 11 Ocak 2022’de Kıbrıs’ın kuzeybatı kıyısında Misis – Dipkarpas – Girne – Antalya Körfezinden geçen Helenik Fayı üzerinde Akkuyu’ya 160 km mesafede 6,2 şiddetinde deprem yaşanmıştır. O bölgede yakın bir fay hattı olmadığını iddia eden yetkililer, bu konularda hiçbir açıklama yapmamışlardır. Bölge şiddetli depremlerden ve tsunamiden ari bir bölge değildir. Kıbrıs dalma batma kuşağı, Antakya Ölüdeniz, Misis fay hatlarında oluşan şiddetli depremlerin Anamur Mersin arasındaki sahillerde tsunamiye yol açtığı arkeolojik ve tarihsel kayıtlarda saptanmıştır.
“SERMAYE ÇEVRELERİ NE İNSAN NE DE CANLI HAYATINA ZERRECE SAYGI DUYMAMAKTA”
14 Eylül günü ise Akkuyu NGS inşaatında çalışan işçiler yedikleri yemekten zehirlenmiş, yıllardır dikkat çektiğimiz iş cinayetlerine bir yenisinin eklenmesi kıl payı ile atlatılmıştır. Maliyetleri düşürme, karları arttırma hırsından kaynaklanan, 1500 işçinin zehirlendiği bu olay da göstermektedir ki, nükleer lobi diye adlandırdığımız sermaye çevreleri ne insan ne de canlı hayatına zerrece saygı duymamaktadır.
Yaşadıklarımızdan yola çıkarak benzer bir felaketin Fukuşima’da olduğu gibi, Akkuyu’da da olması ihtimali ütopik değildir.
Akkuyu’nun bir Çernobil, bir Fukuşima olmaması için, Akkuyu Nükleer Santral inşaatı derhal durdurmalıdır. Sinop, İğneada projeleri iptal edilmelidir.
Dünyanın hiçbir yerinde, ne çalışan, ne inşa halinde, ne de proje olarak hiçbir nükleer santral istemiyoruz” diye konuştu.