Mersin 78'liler Girişimi Derneği, 12 Eylül askeri darbesinin 43’üncü yıldönümünde yüzleşme çağrısı yaptı. Özgür Çocuk Parkı’nda bir basın açıklaması yapan Mersin 78'liler Girişimi Derneği Başkanı Yeşim Dağgeçen, tekçi rejimle katlanarak süren 12 Eylül’le yüzleşmek gerektiğini söyledi.
Dağgeçen, “12 Eylül darbesinin üzerinden 43 yıl geçti. Ancak 12 Eylül darbe rejimi temel unsurlarıyla katlanarak sürüyor. 12 Eylül Darbe Anayasası ve Siyasi Partiler Yasası, seçim barajı, YÖK, RTÜK, sendika yasaları ile sürüyor. 12 Eylül devleti, ‘yasal’ temellerini oluşturan 1980-83 döneminde yapılan 600 civarında yasa ve binlerce yönetmelikle sürüyor.
Türkiye'nin resmi siyasal iktidarları tahterevallinin bir ucunda, 43 yıldır ülkeyi tekçi darbe anayasası, tekçi darbe yasaları ve yönetmelikleri ile yönetiyor.
TEKÇİ DARBE SİYASETİNİN KURALLARI İÇİNDE MUHALEFET OYUNU OYNANIYOR
Türkiye'nin resmi siyasal muhalefeti de tahterevallinin bir diğer ucunda 43 yıldır bu tekçi darbe siyasetinin kuralları içinde muhalefet oyunu oynuyor. İktidarın ve muhalefetin darbe karşıtlığı üzerine demokrasi lafları, bir siyasi şikenin üzerini örten birer ‘incir yaprağı’ görüntüsü veriyor. Kısacası iktidarıyla muhalefetiyle siyasetçiler 12 Eylül darbe rejimiyle uzlaştılar... Sanki 12 Eylül darbesi olmamış, sanki 12 Eylül rejimi temel unsurlarıyla sürmüyormuş gibi bir davranış içerisinde oldular. Bu tutum, 2000'li yıllara doğru iktidara hazırlanan siyasi yasaklı Erdoğan’a iktidar olma olanağı sağladı.
2000’lerin başında iktidar olan Başbakan Erdoğan'a da geniş bir hareket sahası sağladı.
Net bir ifadeyle Türkiye'nin resmi siyasal muhalefet siyasetçilerinin 12 Eylül rejimi ile uzlaşmasının bedeli Erdoğancı Tekçi Rejim oldu.
ERDOĞAN HAZIR BULDUĞU ANTİDEMOKRATİK ANAYASAYI SONUNA KADAR KULLANDI
Gerçek şu ki 12 Eylül darbe rejiminin temel kurumlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan kurmadı.
Erdoğan, darbeden 20 yıl sonra hazır bulduğu antidemokratik anayasayı ve yasaları kendi siyasi yükselişi için sonuna kadar kullandı. Anayasayı ve yasaları ihtiyaç duyduğunda da yok saydı.
Resmi muhalefet siyaseti, 1983 yılından 2000’li yıllara 12 Eylül darbe rejimiyle uzlaşmasaydı, darbe rejimi tasfiye edilebilseydi, hatta sınırlanabilseydi, Erdoğan bu kadar yolu adeta muhalefet yokmuş gibi böyle kolaylıkla alabilecek miydi?
“YÜZLEŞMELİYİZ”
Barış! Türkiye 1974-80'li yıllarda yaşanan ve sağıyla soluyla iç savaşa varan çatışmalarda hayatını kaybeden 5 bin gencin hesabını vermeden, toplumun üzerinden silindir gibi geçen kanlı 12 Eylül darbesiyle karşılaştı.
Türkiye 12 Eylül Darbesiyle de hesaplaşmadan, 40 yıldır süren ve 40 bin insanımızın ölümüne yol açan çok daha kanlı savaşa ve çatışma ortamına girdi.
Gelinen noktada savaş ve çatışma ortamı, toplumsal ayrıştırma, yoksullukla terbiye etme, kaygı ve korku iklimi eşliğinde, iktidarı sürdürme ve siyaset yapma biçimi olarak sürdürülüyor. Gelinen noktada 12 Eylül rejimiyle birleşen ‘tekçi rejime’ karşın savaşın, ekonomik krizin nedenleri ve sonuçlarının yanı sıra toplumsal kayıplarımızla da yüzleşme gereği kendini ve netice olarak barış kendini dayatmaktadır” dedi.
“İKTİDARIN YEREL SEÇİMLERİ DE ALACAĞI KORKUSUNU GÖZLEMLİYORUZ”
Yerel Seçimlere de değinen Başkan Yeşim Dağgeçen, “Türkiye ‘Mayıs Seçimleri’nden sonra ağırlaşarak süren ülke sorunlarıyla yerel seçimlere gidiyor... İki turlu genel seçimlerden moralsiz çıkıldı. Dağınıklık, umutsuzluk eğilimleri hala sürüyor. İktidarın yerel seçimleri de alacağı korkusunu gözlemliyoruz. Halklarımız bir umut odağının duruma el koyarak havayı tersine çevirecek güçlü bir siyasal çıkış arıyor. Eğer buna bir cevap verilmezse umutsuzluğun derinleşerek sandığa yansıması muhtemeldir. İnisiyatif alma gerçek bir ihtiyaçtır, hemen harekete geçilmelidir.
TOPLUMUN BİZE GÜVENEBİLECEĞİNİ GÖSTERMENİN ZAMANIDIR
Sol’un otokratik iktidara soluk aldırmayacak tek kararlı muhalefet odağı olduğunu, toplumun bize güvenebileceğini göstermenin zamanıdır. Öncelikle solun bütün demokratik toplumsal halk katmanlarına seslenen bir yerden, güç ve eylem birliği ve zaman kaybetmeden en geniş ittifakı sağlamasının zamanıdır.
Bölgede demokrasi mücadelesini bölmek, çarpıtmak, iktidarın yedeğine almak için korucu parti planı da dâhil, her türlü kirli oyunu bozmak için bir fırsattır
aynı zamanda tarihsel bir görevdir bu!
ANAYASA SORUNU ÇÖZÜLMELİ
Vazgeçilmez talebimiz; 12 Eylül darbe rejiminden gerçek demokrasiye (!) geçişimiz oldukça sorunludur. Bu sorun esas itibariyle değişmeyen, değiştirilmeyen Anayasa sorunudur.
12 Eylül darbesinden bu yana hükümetlerin değişmesiyle birlikte kısmi değiştirmelerle sürdürülen 1980 Darbe Anayasasının kaldırılarak; demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve sosyal bir anayasanın toplumsal bir mutabakat ile yapılmasını talep ediyoruz!
Toplumsal barışın, adaletin, kolektif ve bireysel hak ve özgürlüklerin sağlandığı, baskının ve şiddetin değil özgürlüğün ve eşitliğin olduğu Demokratik Cumhuriyette yaşamak istiyoruz!
Tüm cezaevlerinde yaşanan ve Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi’nin her karesinde yaşanan gerçekliğe bağlı kalarak, büyük insanlık ve ülke için ‘İnsan Hakları Müzesi’ne dönüştürülmesini talep ediyoruz!” diye konuştu.