HEDİYE EROĞLU
Türkiye genelinde 20 Temmuz’da başlayan adli tatil, 1 Eylül itibarıyla sona erdi. Yaklaşık 40 gün süren adli tatilde nöbetçi mahkemelerde tutuklu dosyalara bakılırken, diğer davalara ara verildi. Yargıtay ve Danıştay’da sadece nöbetçi birimler görev yaparken Anayasa Mahkemesi (AYM) adli tatile girmedi. Adliyelerde adli yılın başlaması nedeniyle törenler yapıldı.
Yaklaşık 40 gün süren adli tatilin bitmesi ile 2023 Adli yıl açılışı Mersin Adliyesi’nde mesai yeniden başladı.
Mersin Barosu yönetimi de, 2023-2024 adli yıl açılışı nedeniyle 1 Eylül 2023 Cuma günü Mersin Cumhuriyet Alanı’nda Atatürk Anıtına çelenk sunumu ve basın açıklaması yaptı.
“HUKUK, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN ADALET KILICIDIR!”
İYİ Pati Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz da yayınladığı mesaj ile adli yılı kutlayarak, “Hukuk, Türkiye Cumhuriyeti’nin adalet kılıcıdır! Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kurumlarıyla var olması ve yaşatılması, öncelikle adil ve tarafsız bir yargı sistemiyle mümkündür. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün hedeflediği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmamız ancak adil bir yargı ortamıyla gerçekleşebilir.
2023-2024 adli yılında, hukukun egemen olması için görev yapan adalet dünyamızın tüm çalışanlarına sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum” dedi.
“ÇAĞDAŞ DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZI HUKUK DEVLETİ İLKESİDİR”
CHP Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Av. Ali Mahir Başarır da, yayınladığı adli yıl açılışı mesajında “Çağdaş demokrasinin olmazsa olmazı hukuk devleti ilkesidir. Devlet anlayışının hukuksal çerçevede kalması ve her ne pahasına olursa olsun hukuka bağlı kalması toplumsal düzenin sağlanması bakımından oldukça önem arz etmektedir.
Hukukun üstünlüğü, yasama ve yürütmenin bağımsız yargı tarafından denetimini sağlamakla beraber temel hak ve özgürlüklerinin teminatını oluşturur.
Hukukun üstünlüğü, ülkeyi yöneten siyasi iktidarın keyfi tutumlarını engellemekle birlikte saydam yönetim anlayışını sağlar.
Cumhuriyetimizin en önemli ve temel kurumlarından olan bağımsız yargıya yapılan her türlü müdahale, toplum düzenini ortadan kalkmasına sebebiyet verir.
Hukukun üstünlüğü ilkesi, insanların yaşamında son derce önemli bir haldeyken ne yazık ki ülkemizdeki mevcut siyasi iktidarın yargı bağımsızlığını etkileyecek tutumlar içerinde yer alması, toplumda telafisi mümkün olmayan derin yaralar açmaktadır.
Ne acıdır ki yargıya müdahalelerin sıkça olduğu ve bunun neticesinde kişilerin hak ve özgürlüklerinin gasp edildiği, keyfi tutuklamaların, uzun tutukluluk sürelerinin yaşandığı süreçlerden geçmekteyiz. Hukukun üstünlüğü endeksinde 140 ülke arasından 116. sırada olmamız da bunun en somut göstergesidir.
TÜRKİYE AVRUPA’DA ADALET ARAYIŞINDA
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2022 yılı dava veri analizlerinde ne yazık ki Türkiye, yapılan yüzde 26.9 oranındaki başvuruyla ilk sırada yer almaktadır. Türkiye’de en çok düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğüne ilişkin AİHM kararlarının uygulanmadığı belirlenmiştir. Bu durum da ülkemizin hukuksal alanda ne derecede güvenilir olduğunu ortaya koymaktadır.
“HUKUKUN ÜLKEMİZDE KİŞİYE ÖZEL OLARAK İŞLEMESİ KABUL EDİLEBİLİR BİR DURUM DEĞİLDİR”
Hukukun ülkemizde kişiye özel olarak işlemesi kabul edilebilir bir durum değildir. Anayasanın ilgili maddelerinin ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarının yok sayılarak Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tutuklu olduğu bir ülkede hukuktan bahsedilemez.
Ergenekon gibi Türk hukuk tarihine kara leke olarak geçen, FETÖ ile beraber bu ülkenin kahraman askerlerine, milletvekillerine, aydınlarına kumpas kuran bir hâkim 10 yıl ceza alıp dışarıda elini kolunu sallayarak gezerken, Gazeteci Barış Pehlivan’ın cezaevine girdiği bir ülkede hukuktan bahsedilemez.
Amacı sadece gerçekleri kamuoyuna aktarmak ve kamuyu bilgilendirmek olan Gazeteci Merdan Yanardağ’ın tutuklu olduğu bir ülkede hukuktan bahsedilemez.
ADALETTEN BAHSEDİLEMEZ
Tarikat ve cemaatlerde işlenen suçlar için takipsizlik kararları verilirken, öğrencilerin anayasal hakları olan toplantı, gösteri ve yürüyüş yapmasından dolayı tutuklandığı bir ülkede adaletten bahsedilemez.
Evrensel hukuk normlarına göre değil Sarayın normlarına göre mahkeme kararlarının verildiği bir ülkede hukuktan bahsedilemez.
Aynı Cemal Kaşıkçı davasında olduğu gibi iktidarın beğenmediği kararları veren hakimlerin değiştirildiği bir ülkede hukuktan bahsedilemez.
Yolsuzlukların araştırılıp soruşturulmadığı ancak iktidara yönelik eleştirilere hemen soruşturma açıldığı bir ülkede hukuktan, adaletten bahsedilemez.
Kamu ihalesine fesat karıştıranların, taciz ve tecavüzcülerin serbestçe dolaştığı ama sırf cumhurbaşkanının posterine bıyık yaptığı için 16 yaşındaki bir çocuğun tutuklandığı bir ülkede adaletten ve hukuktan bahsedilemez.
“HUKUK DEVLETİ GİBİ EVRENSEL HUKUK İLKELERİNİ TEKRAR TESİS ETMEK GEREKİR”
Ülkemizde adalet ve hukuktan bahsetmek için adil yargılanma, ifade ve düşünce hürriyeti ve hukuk devleti gibi evrensel hukuk ilkelerini tekrar tesis etmek gerekir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “En büyük eserim” dediği Cumhuriyetimiz yaşatmak en temel görevimizdir. Bu nedenle, üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü ilkesini benimsetmek ve yaşatmak temel amacımız olmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle yargı bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğü ilkesi için mücadele eden tüm yargıç, savcı ve avukat meslektaşlarıma yeni adli yılda başarılar diler, saygılarımı sunarım” diye konuştu.