HEDİYE EROĞLU
Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Şehir Plancıları Odası Mersin İl Temsilcisi Uğur İnce, katıldığı bir televizyon programında depremler sonrası yaptığı değerlendirmede ‘deprem ekonomisine’ dikkat çekti.
Depremin olduğu günden itibaren bir yandan yaraların sarılması için çalışırken diğer yandan da kente odaklanmaya çalıştıklarını söyleyen İnce, oda olarak raporlar hazırlamak için çabaladıklarını aktardı. Mersin’in Çevre Düzeni Planı’nın 2035 yılına kadar yapıldığını anımsatan İnce, yeni ek çalışmalarla bu planın 2045 yılına kadar gerekli projeksiyonlar içermesini hedeflediklerini aktardı.
4 İLİN NÜFUSUNUN YÜZDE 40’I MERSİN’E GELDİ
“Deprem olduğu zaman ekonomisini de beraberinde getirir” diyen Uğur İnce, “Bu deprem ekonomisinin başında da yakın çevreden alınan göçlerin kente sağlayacağı faydalar ve zararlar tartışılır. Bizim kentimize Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya ve Hatay’dan çok sayıda insan geldi. Bu 4 kentin Mersin’de yaşayanlarının oranı ile orada zarar görenlerin oranını birbirine çakıştırdığımız zaman ortaya çıkan çan eğrisi ile 1,4 milyon insandan yaklaşık yüzde 40’ının bu kente gelip, yaralarını sarmak isteyeceğini ve daha sonrada buradan başka şehirlere dağılacağını biz öngörüyoruz” dedi.
MERSİN PANİĞE KAPILMAMALI
Mersin’in ne yapması gerektiğine ilişkin önerilerde de bulunan Uğur İnce,”Mersin paniğe kapılmamalı” diyerek, eski belde belediyelerinin imar planları olduğunu anımsat. 2Bunlar ne kadar akla bilime uygun buna bakılır ama revize edilir” diyen İnce, kentin yeniden şekillenmesinde 4 merkez ilçenin 5 binlik planlarının bitirildiğini, binlik planların beklendiğini hatırlatarak, “Kente şunu söyleyebiliriz ki elimizde ki 1 milyon 900 bin kişilik nüfusu artı 400 bine yakın da dış göçle gelen mültecileri ve kısa süreli de olsa buraya gelecek olan insanları da ağırlamak zorunda olduğumuz vatandaşlarımızı da dikkate alırsak bizim şuanda imar planlarımızda bir sıkıntı yok, bunu kaldırır.
TİMSAH GÖZYAŞLARI İLE DEPREM EKONOMİSİ PEŞİNDELER
Yeniden kalkıp da deprem ekonomisi yaratıp, özellikle belli seviyede daha düne kadar yüksek katları savunan insanların şu anda timsah gözyaşları ile ‘düşük katlı, villa parseli lazım kente’ demelerinin önünü kapatacağız. Bunun için de yasal olarak her türlü gücümüzü kullanacağız. Sonuçta şuan villada yaşamak isteyen bir insan 0,90 yoğunluk ile de villa yapabilir, bu bir yasal hak. 0,90 yoğunlukta villa yapılmaz denilmiyor.
“ESKİ YAPI STOĞUMUZU DEĞİŞTİRMELİYİZ”
Mersin olarak biz ne yapacağız? Bizim bundan sonra yapacağımız tek bir süreç var. Bingöl-Erzincan ve Ceyhan Depremleri sonrası bizim bu saten sonra bu kentte yaşayan, görev alan Büyükşehir Belediyesinden yerel yönetimlere bizim görevimiz eski yapı stoğumuzu değiştirmek, bunlar için çözüm önerisi getirmek. Bunlar özellikle Akdeniz’de Kültür Mahallesi, Yenimahelle, Toroslar’da Turgut Reis, Yenişehir’de Palmiye, Dumlupınar, İnönü, Mezitli’den Viranşehir gibi bölgelerde artık biz kenti yöneten insanlarla TMMOB çatısı altında bir araya gelip, kentimizde artık nasıl sağlıklı yapılar oluştururuz bunun yolunu bulmamız lazım. İki şart var; çok basit bu yöntemleri ya kentli olarak bizler yapacağız ya da zaten doğa kendisi yapıyor.
Deprem ekonomisi ile ortaya çıkacak nahoş durumların sonuna kadar karşısında olacağımızı ve bizim kentimizin sadece imara açma ile değil çevresel anlamda altyapı maliyetlerinden planlı olarak gelişimini sağlayıp geleceğe bu kenti çıkarmaktan başka çaremiz yok” diye konuştu.