Seçim öncesi AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘kamuda personel reformu’ olarak adlandırdığı kadro düzenlemesinde son adres Devlet Opera ve Balesi oldu. Yıllardır büyük bir beklentinin olduğu ülke genelinde aralarında Mersin’in de aralarında olduğu 6 Devlet Opera ve Balesi için 824 kişilik kadro verildi. Ancak kurumda çalışan figüranlar ile koro ve orkestrada emekçilerinin dâhil edilmemesi tepkilere neden oldu.
MERSİN ÜVEY EVLAT MUAMELESİ GÖRÜYOR
Yıllardır opera ve bale müdürlükleri içerisinde yeterli desteği alamadığı için üvey evlat muamelesi görmekle tepkilere neden olan Mersin Devlet Opera ve Balesi’nde (MDOB) 300’e yakın çalışan varken son kadro düzenlemesinde bunlardan 88’i kadroya geçirilerek hak ettiği özlük haklarına kavuştu. Ancak bu düzenlemede 3 orkestra, 5 koro ve 2 bale olmak üzere 11 kişi kadro dışı kalması tepkileri arttırdı. Aynı işi yapmalarına rağmen 11 kişinin kadro alamaması kurumda iş barışı ve huzurunu bozdu.
“GELECEK KAYGISI YAŞAYAN İNSANLARIN UMUTLARI ELİNDEN ALINDI”
Yıllardır kurumda çalışmalarına rağmen adaletsiz uygulama sonucu mağdur olan sanatçılar gazetemize yaptıkları açıklamada, “Kurumda yıllardır çalışıyoruz. Hatta kadrolu personele göre 2 kat daha fazla performans ile çalıştırılıyoruz. Buna rağmen kadro düzenlemesinden muaf tutulduk. Aramızda asgari ücretin altında ücret alanlar var. Özlük haklarımız yok. Gelecek kaygısı yaşayan insanların umutları elinden alındı” dediler.
SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN ÖRGÜTLENMEK GEREKİYOR
Kültür Sanat Sen Mersin Şube Başkanı Mehmet Budak da, MDOB’un 1992’de kurulduğunu anımsatarak, aradan geçen 20 yıla rağmen sorunlarına çözüm beklediğini kaydetti. Özellikle kadro düzenlemesi ile yaşanan mağduriyetin Mersin’e yapılan üvey evlat muamelesinin bir kez daha örneği olduğunu söyleyen Budak, “Figüranlar da 11 ay 28 çalışıyorlar ama kadro alamadılar. Oyun başına çalışanlar asgari ücretin altında ücret alanlar var. Yaş sınırı olmaksızın herkese kadro verilirken figüranlara verilmemesi adaletsizlik yarattı” dedi.
Öte yandan sözleşmeli olarak çalışanların sendika üye olma haklarını ise mahkeme kararı ile kazandıklarını da anımsatan Budak, bu sorunların çözümü için örgütlülüğün şart olduğunu dile getirdi.
MESLEK TANIMI OLMALI
Opera Bale Vakfı kurucularından Tamer Levent de, opera ve bale kurumlarındaki kadro sorununun temelinde Türkiye’de ki meslek tanımı yetersizliğini yattığını belirtti. Meslek tanımı olmayan emekçilerin özlük haklarını da bu nedenle tam anlamıyla almasında eksiklikler yaşanabildiğini söyleyen Levent, “Devlet tiyatroları ile operaya çok uzun yıllardan beri kadro verilmiyordu şimdi bine yakın kişiye verildi.
Genel müdürlük yaptığım zamanlarda sahne üzerinde gerçekleşen eserlerde görev alanların meslek tanımının ne olduğuna dair bir takım çalışmalarım oldu. Ancak bunları ileriye taşıyamadık. Öncelikle bu mesleklerin adının konulması lazım. Opera solisti, koristi gibi tanımlamalara ihtiyaç var. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WİPO) bünyesinde ki tanımlarda ayrıntısına kadar meslekler isimle ifade ediliyor. Türkiye’de en başta meslek tanımı eksiği var. Bu nedenle özlük hakları tarifi de mümkün olmuyor. Tanımlanamaz durumlar ortaya çıkıyor.
Yıllardır kadro bekleyen insanın 800 insanın kadro almış olması şaşırtıcı bir olay. Üstelik bu kadro hakkı devlet tiyatrosuna verilmedi henüz. Ama kendi içerisinde taşıdığı bu çelişkilerden dolayı uygulamada eksiklik olmuş olabilir. Meslek tanımları yapılarak kadro düzenlemesindeki adalet sağlanabilir. Bizim görevimiz kalıcı çözüm üretmek olmalı. Meslek tanımları yapıldıktan sonra sahnedeki mesleklerde çalışan tüm kişilerin kendi alanlarına ait meslek sendikalarına üye olmaları gerekir. Meslek tanımlarının sendikaya üye kabul edilmekle birlikte ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Aksi takdirde 657 tabi oldukları için meslekleri memuriyet ile özdeşleştirilecek. Sendika devlet yapısı içindeki bir organizasyon merkezidir. Mesleki ilkeleri yaşatmak için kurulmuş yapılardır ve hakların takibini sağlarlar. Herkesin sendikaya üye olması lazım. Sendika dışında kalan özlük hakları ve savunulmasının dışında kalmayı da kabul etmiştir. Sendikalı olmak sistemli olmak demektir.
Sözleşmeli çalışmaktan korkuyor insanlar çünkü işveren kimi zaman iş verir, kimi zaman iş vermez tedirginliği yaşanıyor” diye konuştu.