‘Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz’ | SONSÖZ MERSİN
     
 
 
 
 
 

‘Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz’



 

HEDİYE EROĞLU

 

Tarsus Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde sokağa inerek, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” diyerek haykırdı.

Yarenlik Alanı’nda bir araya gelen kadınlar sloganlar atarak, basın açıklaması yaptı. Platform adına açıklamayı yapan Fadime Çalgan, “Hayatlarımız, emeğimiz ve özgürlüğümüz için susmuyoruz!” dedi.

 

“KADIN DAYANIŞMASINI ÖRÜYOR, SESLERİNİ YÜKSELTİYORUZ”

25 Kasım’ın, Dominik Cumhuriyeti’nde, Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden Clandestina Hareketi’nin öncülerinden olan Patria, Minerva ve Maria Mirabel kardeşlerin sistem tarafından katledildiği tarih olduğunu söyleyen Çalgan, “1981’den bu yana dünyanın dört bir yanında biz kadınlar; toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, erkek şiddetine, tecavüze, tacize, savaşa, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı kadın dayanışmasını örüyor, seslerini yükseltiyoruz.

Türkiye’nin dört bir yanından, Arjantin’e, Şili’ye, Polonya’dan, Afganistan’a, İran’a dünyanın her yerinden yükselen kadın direnişleri İran’da katledilen Jina Mahsa Amini’nin ardından diktatörlüğe, otoriter rejimlere, ataerkiye karşı meydan okuyor .

Geçtiğimiz 25 Kasım’dan bugüne erkek şiddeti hız kesmeden devam etti. Son on ay içerisinde 337 kadın katledildi, 190 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Katliam boyutuna varan kadın cinayetleri iktidarın politikalarından bağımsız değil. AKP- MHP iktidar bloku tekçi, gerici, militarist, cinsiyetçi ve homofobik temelde oluşturmayı tasarladığı yeni toplumsal düzenin inşası için kadın kazanımlarını hedefe alan düzenlemelere hız vererek erkek devlet şiddetini her gün yeniden üreten politikaları hızla hayata geçiriyor.

 

“ERKEK ADALET DEĞİL, GERÇEK ADALET!”

‘Kadın cinayetleri münferit değil, politiktir’ demek için alanlardayız. İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı kararıyla iptal edilmesi şiddet faillerini cesaretlendirirken, mücadeleyle elde edilen tüm kazanımları ortadan kaldırmak için iktidar adeta biz kadınlara savaş ilan etmiş durumda. Her ay onlarca kadın koruma kararına rağmen katledilirken, 6284 sayılı yasa uygulanmıyor, hatta yasanın sağladığı haklar kısıtlanmaya çalışılıyor. Erkek yargı her fırsatta kadın katillerine iyi hal ve haksız tahrik indirimi için gerekçe bulmaktan geri durmuyor. ‘Erkek adalet değil, gerçek adalet!’ demek için 25 Kasım’da alanlardayız.

Ataerkil kapitalizm, yaşamımız ve kazanımlarımıza dönük saldırıları arttırarak muhafazakâr toplumu bedenimiz üzerinden inşa etmek istiyor. Bizleri eve, aileye, kocaya, babaya ait ‘makbul’ kadınlar olmaya, bedenimizi kuluçka makinası, kariyerimizi annelik olarak tanımlamaya çalışıyor. 

 

“AİLEYE KÖLE OLMAYACAĞIZ!”

İktidar desteğiyle her gün bir kentte örgütlenen ‘aile yürüyüşleri’ adı altında LGBTİ+ karşıtı gösterilerle homofobi ve nefret söylemleri körükleniyor. Kimliğimizi yok sayanlara, bizleri erkeğe, sermayeye ve devlete daha da bağımlı hale getirmek için her türlü krizi fırsata çevirmenin hesabını yapanlara karşı emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki binlerce yıllık erkek egemen denetimine son vermek ve ‘Aileye köle olmayacağız!’ ‘Susmuyoruz, Korkmuyoruz, İtaat Etmiyoruz’ demek için sokaktayız .

Ataerkil kapitalizm krizde! Savaşlar çıkarıyor, doğayı talan ediyor, kadınları, çocukları, emekçileri, halkları her geçen gün artan sömürü çarkının içine çekerek krizden çıkmaya çalışıyor. Toplumu kutuplaştırıcı söylemlerle savaş politikalarına hız veriyor. İşsizliğin, yoksulluğun bu kadar arttığı, ekonomik krizin derinleştiği koşullarda ülke kaynakları ve bütçe, güvenlikçi politikalara, savaşa aktarılıyor. Kadınlar olarak daha fazla yoksulluk, şiddet, göç ve ayrımcılık anlamına gelen savaşların son bulması, eşit ve özgürce bir arada yaşamamızın sağlanacağı demokratik koşulların oluşması için ‘Savaşa hayır, barış hemen şimdi!’ demek için sokaktayız

 

“GÜVENLİ GELECEK TALEBİMİZİ HAYKIRMAK İÇİN SOKAKTAYIZ”

Artan işsizlik, yoksulluk, güvencesiz, kayıt dışı çalışma ile birlikte krizin yarattığı ekonomik şiddeti de en ağır biçimde biz kadınlar yaşıyoruz. Ekonomik krizin derinleştiği, işsizliğin arttığı koşullarında kadınlar olarak daha da yoksullaştık, yoksunlaştık. Kadınlar olarak cinsiyet eşitsizliğine ve yoksulluğa karşı mücadele ederken bir yandan da göçmen kadınların bu kötü çalışma ve yaşam koşullarına ek olarak karşılaştıkları ırkçı, ayrımcı politikalara, sınır dışı edilme kaygısıyla daha fazla mobbing ve tacize maruz kalmalarına karşı dayanışmayı örüyoruz. Emeğimizin yok sayılmasına, işsizliğe, yoksulluğa, güvencesiz, kayıt dışı sömürü koşullarında çalışmaya karşı, güvenceli çalışma, güvenli gelecek talebimizi haykırmak için sokaktayız.

 

“ERKEK DEVLET ŞİDDETİNE SON DEMEK İÇİN SOKAKLARDAYIZ”

AKP/MHP iktidarı seçime doğru giderken anti-demokratik uygulamalarını arttırıyor. Temel hak ve özgürlüklere, eylem ve etkinliklere dönük saldırılarla toplumsal muhalefeti hedef alıyor. Meclisten çıkardığı sansür yasası ile bir yandan muhalif basını susturmayı, öte yandan sosyal medya paylaşımları üzerinden tüm topluma gözdağı vermeyi amaçlıyor. Üniversite öğrencileri, siyasetçiler, sanatçılar, özgür basın emekçileri, sendikal mücadele yürütenler, hakları için direnen kadınlar keyfi, hukuksuz gözaltı ve tutuklamalarla karşı karşıya kalıyor. Meslek etiğini yerine getiren TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı önce linç kampanyasına maruz bırakılıyor , sonra tutuklanıyor. Hakları için sokağa çıkanlar polis şiddetine maruz kalıyor. Kadınlar ve LGBTİ+’lar cinsel tacizle gözaltına alınıyor. Erkek devlet şiddetine son demek için sokaklardayız.

 

“BİZİ ZORLA KENDİ CENNETİNİZE GÖTÜREMEZSİNİZ”

Tüm bu saldırılara rağmen dünyanın dört bir yanında faşist iktidarları sarsıyoruz. İran’da ‘Bizi zorla kendi cennetinize götüremezsiniz’ diyerek sokakları isyan alanlarına çeviren Arjantin’de “bir kişi daha eksilmeyeceğiz” diyerek adliye binasını ateşe verenleriz. Kürtaj yasaklarına karşı Polonya’da, ABD’de ‘benim bedenim benim kararım’ diyen milyonlarız. ‘İstanbul Sözleşmesi bizimdir!’ diyerek Türkiye’nin tüm kentlerinde sokakları terk etmeyenleriz. ‘İtaat et, rahat et!’ diyenlere inat, isyan ediyoruz, örgütleniyoruz ve mücadele ediyoruz. Baskılara boyun eğmiyor, kadın katliamlarına, savaşlara, yoksulluğa, militarizme, homofobiye, doğa ve yaşam alanlarımızın talanına karşı sokakları terk etmiyoruz. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz. Yaşasın kadın dayanışması, Jin jiyan azadî” diye konuştu.

   
   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

  SOZ SÖZ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  SON SÖZ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 


  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER


 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
sonsozmersin.com © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA