Hasan Küçük
Geçen yıl vatandaşların etten duvar örerek ÇED toplantısını yaptırmadığı Den-Ka şirketi projede değişiklik yaptığını ve Asfalt Plenti Faaliyeti çıkardığı belirterek yeniden ÇED başvurusunda bulundu. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı proje ile ilgili İdari Değerlendirme Komisyon (İDK) toplantısı gerçekleştirilmesine karar verirken köylülerin tepkisi ise dinmek bilmiyor. Taş ocağı açılmak istenmesine tepki gösteren mahalle sakinleri Çukurkeşlik meydanında eylem yaptı. Eyleme Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) ve TEMA üyelerinin yanısıra CHP Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel ile taş ocağından etkilenecek Emirler, İnsu, Hamzabeyli, Işıktepe, Çavak, Turunçlu muhtarları da katıldı. Eyleme katılanlar, "Kanser olmak istemiyoruz", "Taş ocağına hayır, Doğayı katlettirmeyiz", "Temiz hava, temiz su, temiz toprak" pankartları açarken "Direne direne kazanacağız", "İşbirlikçi şirket köyümüzü terk et", "Bu daha başlangıç mücadeleye devam", "Çukurkeşlik bizimdir bizim kalacak" sloganları attı.
“TAŞ OCAĞI İSTEMİYORUZ”
Çukurkeşlik Muhtarı Süleyman Kuş burada yaptığı konuşmada, Den-ka firmasının geçen yıl taş ocağı açmak için ÇED toplantısı yapmaya çalıştığını ancak vatandaşın izin vermemesi üzerine ÇED toplantısı yapamadığını kaydetti. ÇED toplantısı yaptırılmamasına rağmen aynı firmanın projeyi değiştirdiğini söyleyerek taş ocağı açmakta ısrar ettiğini ifade eden Kuş, projenin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nda değerlendirme aşamasında olduğunu kaydetti.
Burada taş ocağı açılmasını istemediklerini ifade eden Kuş, "Bizim burada heyelanlı alanlar var. Su kaynaklarımız var. Geçim kaynaklarımız var. Biz taş ocağına izin verdiğimiz takdirde geçim kaynağımız biter. Üretemez hale geliriz. Buradan göç etmek zorunda kalırız. O yüzden vatandaşlarımızla böyle bir toplantı yaparak sesimizi devlet güçlerine Cumhurbaşkanlığına duyurmak istiyoruz. Biz köyümüzde kurulacak taş ocağına sonuna kadar hayır diyoruz. Elimizden geldiğince halkımızla ve çevre mahallelerin muhtarları ile birlikte müsaade etmeyeceğiz" dedi.
"CANIMIZI KANIMIZI FEDA ETMEYE HAZIRIZ"
Burasının Mersin'e yakın bölge olduğu için nakliyat rantı nedeniyle tercih edildiğini anlatan Muhtar Kuş, "Firmaların kendi rantını düşünüp bizim köyümüzü hiçe sayamazlar. Biz burada ekmeğimizin peşindeyiz. Çoluğumuzun çocuğumuzun rızkını kimseye vermemek için mücadele veriyoruz. Sonunu kadar bu konunun arkasındayız. Burada insanlar çiftçilik yapıyor. Doğada hayvanlar var. Geyiklerimiz var. Bunları ve heyelanlı bir bölge olmasını göz önüne alarak izin verilmesini istemiyoruz. Kimse buna teşebbüs etmesin. Gerekirse canımızı kanımıza feda etmeye hazırız. Buradan herkes bunu duysun. Tekrar yapmak isterlerse eylem yapacağız, izin vermeyeceğiz. Biz doğamızın, köyümüzün bozulmasını, üretimimizin engellenmesini istemiyoruz. Niye toz toprak içinde kalalım ve evlerimiz yıkılsın" ifadelerini kullandı.
"HEPİMİZ YIKIK ALTINDA KALACAĞIZ"
Evinin Haçgediği civarında kurulması planlanan taş ocağına yakın bir bölgede bulunduğunu söyleyen Selma Mor isimli bir kadın ise, "Benim evim kayanın dibinde. Buradan suç duyurusunda bulunuyoruz. Bizim can güvenliğimiz olmayacak. Çünkü burası heyelan bölgesi. Hepimiz yıkık altında kalacağız. O yüzden istemiyoruz. Biz insanca yaşamak istiyoruz. Doğadaki hayvanların yaşamasını istiyoruz" dedi.
“ÇEVRE FELAKETİNİ NEDEN OLACAK”
CHP Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel ise Çukurkeşlik köyünde doğa katliamına neden olacak olan taş ocağı yapımına karşı durmak için bir araya geldiklerini ifade ederek "Çukurkeşlik bir tarafı Yenişehir bir tarafı da Toroslar ilçesine bağlı doğası harika tarımsal üretimi ile doğal güzelliği ile su kaynaklarına katkı yapan bir bölge. Burası bakir. En bakir çam ormanlarının olduğu bir bölge. Dağ keçilerinin olduğu en güzel yeni dünyanın en güzel kivinin şeftalinin yetiştiği bir bölge. İnsanlar bu kadar zor meyilli bir bölgede hiç bir masraf ve emekten kaçınmadan üretim yapıp hem kendi geçimlerini sağlamaya hem de ülke ekonomisine katkı yapmaya çalışıyorlar. Burada öyle bir coğrafya etrafı dağlarla çevrili doğa harikası bir yer. Bu insanlar doğa ile barışık üretim yapıyorlar. Bu köyün Doğal Hayatı Koruma Derneği var. Çukurkeşlik köyü doğaya sevdalı bir köy" şeklinde konuştu.
"TAŞ OCAĞI SEVDASINDAN VAZGEÇİN"
Burada geniş bir alanda taş ocağı yapmak isteyenlere seslenen Gökçel, "Bu doğal ortamı bozmaya kimsenin hakkı yok. Gerekçe ne olursa olsun bu doğayı Mersin'in çocukları olarak doğa sevdalıları olarak bozmalarına asla izin vermeyeceğiz. Burada hem kanuni haklar kullanılacak hem de burada yaşayan insanların bir ağaç gibi doğada yaşayan canlı gibi burada yaşama hakkı var. Bunu kimse engelleyemez engelleyemeyecek. Umarım bu sesimizi duyarlar. Bu güzelim doğayı çevreyi tarım alanını katledecek uygulamaya imza atmazlar" diye konuştu.
"HALKIN HEM SAĞLIĞI HEM GEÇİMİ BOZULACAK"
MERÇED Başkanı Sabahat Aslan ise Çukurkeşlik, Kayrakkeşli ve Hamzabeyli'de daha önce ÇED toplantısı yapamayan şirketlerin taş ocakları açmak için yeniden ÇED başvurusunda bulunduğunu söyledi. Kerimler Köyündeki taş ocağının yanında maden ocağının bulunduğunu anlatan Aslan, "Dolayısıyla bu bölgede yaşayan insanların hem sağlığını bozacak hem de geçim kaynağına zarar verecek. Her şeyden önce bu taş ocaklarında dinamitler kullanılacak. Bu dinamitler bölgede çok ciddi titreşimlere ve depremlere neden olacak. Bu bölge deprem etkisi ile yaşayacak. Dolayısıyla insanların psikolojisi bozulacak. Düşünün çocuklar bu evlerde yaşadığı sürece atılan dinamitlerden sürekli sallantı endişesi ile psikolojileri bozulacak. Çocuklar eğitimlerine devam edemeyecek. Bu bölge tarım alanıdır. Bu taş ocakları ve Kerimler köyünde kurulmak istenen maden ocağı yüzünden bu bölgenin tarım alanları yok olacak. Bu bölgede 179 hektar orman alanı yok edilecek. Orman demek su, toprak, temiz hava demek. Bu üretimden kaynaklı hem havamız hem suyumuz kirlenecek. Bu taş ocaklarını yüzünden biz buraları terk etmek zorunda kalacağız. Hem sağlığımız bozulacak hem de yoksullaşacağız. Geçim kaynağımız olan tarım elimizden kayarsa mecburen burayı terk edip yoksullaşacağız" ifadelerini kullandı.
"YÖRÜKLERİN YAŞAM ALANLARINA GÖZ DİKTİLER"
Hükümetin son zamanlarda Yörüklerin yaşadığı yerlere, dağlarına taşlarına göz diktiğini anlatan Aslan şunları söyledi: "Biz bunun bilincindeyiz. Hep birlikte mücadele edeceğiz. Bu mücadelenin başlangıcını yapıyoruz. Şunu bilsinler ki biz yarın Çavak'ta da, Hamzabeyli'de de, Kayrakkeşli'de ve Kerimlerde de olacağız. Biz tozun toprağın içinde yaşamayacağız. Bize dayatılan bu projelere hayır diyoruz. Yaptırmayacağız. Biz her gün burada olacağız. Biz bu projelerin yapılmaması için her türlü demokratik ve hukuksal mücadeleyi yöre halkıyla birlikte yürüteceğiz."
"EVLADIMI KAYBETTİM YENİ EVLATLAR İÇİN O MADEN OCAKLARININ İÇİNE YATARIM"
Işıktepe eski muhtarının eşi Lütfiye Sucular ise "Burası bizim toprağımızdır. Ben bir evlat kaybettim ormanın ucunda. 20 bin çam ağacı gömüldü. Benim evladım o gün gömüldü. Bir ağacın kesilmesi evladın kaybedilmesi demektir. Maden ocaklarına asla hayır diyoruz. Bir tane muhtar imza atarsa ona hakkımı helal etmiyorum. Biz bu taprağı bu vatanı ne emeklerle meydana getirdik. Ben evlat kaybetti isem yeni nesil evlatlar için o maden ocağının içine yatarım. O taşın altına da yatarım. Birlik beraberlik olalım. Bunlara fırsat vermeyelim" dedi.
“KÖY HALKININ İSTEMEDİĞİ HİÇBİR İŞ YAPILAMAZ”
MERÇED Avukatı Semra Kabasalak ise köy halkı ile hareket ettiklerini belirterek şunları söyledi: "Köy halkının istemediği hiçbir iş yapılamaz. Siz karşı durursanız bu taş ocağı yapılmaz. Eğer açılan davalar aleyhimize çıksa dahi köy halkı karşı duruş sergilediği takdirde buraya hiçbir şirket gitmeye cesaret edemez. Eğer siz birlikte, yan yana olursanız güç birliği yaparsanız bizde sizinle birlikte oluruz. Sizin arkanızda yer alırız. Size destek veririz. Sizinle birlikte hareket ederek buraya taş ocağını sokmayız. Ormanlarımızı kestirmeyiz. Toprağımıza, suyumuza, havamıza sahip çıkarız."