HASAN KÜÇÜK
Sağlık Sen Mersin Şubesi’nden, Türk Tabipler Birliği’ne (TTB) tepki geldi. Gazeteciler Cemiyetinde bir basın açıklaması yapan sendika şube Başkanı Hasan Özer, birliğin Türkiye’de doktorların ve onların emeğinin temsilcisi olmadığını savundu.
Sendika üyesi bir radyoloji uzmanı doktora, birlik üyesi olmadığı halde TTB’nin ve onun yandaşlarının; haksız, hukuksuz, usulsüz ve ideolojik saplantılarla yapmış olduğu saldırıları kınamak ve karşı koymak için toplandıklarını söyleyen Özer, “TTB ve bu zihniyete bürünmüş yandaşları, bir kez daha göstermiştir ki; amaçları doktorları temsil etmemek, hedefleri emekçiyi korumamaktır. Gayesi ayrıştırmak, hedefi ötekileştirmek olan bu yapı, ideolojik bir kimlikle kurulduğunu, kendinden olanla kendinden olmayana ayrı muamele gösterdiğini bir kez daha kanıtlamıştır.
Doktorumuzun, hem eğitim hayatında hem de meslek hayatında ‘insanı yaşatmak insanlığı yaşatmaktır’ düsturuyla çalıştığı tüm çalışma arkadaşları ve sendikamız tarafından bilinmekte ve takdir görmektedir. Bu vesileyle, haksız saldırılara uğrayan doktorumuzun ve aynı düsturla çalışan üyemiz olsun yahut olmasın tüm sağlık çalışanlarının hizmet verdikleri bu yolda yalnız olmadığını ifade etmek isterim” dedi.
“TEDAVİ TAMAMLANMADI İDDİASI YALAN”
Son derece ideolojik, baskıcı ve riyakar bir yaklaşımla TTB’nin doktordan istediği savunmada; cezaevinde yatan bir mahkumun pandemi döneminde hastaneye geldiği ve tedavisinin tamamlanmadığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunan Hasan Özer, “Tedavinin tamamlanmasına rıza göstermeyen, tedaviyi reddeden ve doktorumuzun bu şekilde haksız bir saldırıyla karşı karşıya gelmesine neden olan bizatihi mahkum hastanın kendisidir. Çünkü hasta bizzat kendisi ultrason işlemini reddetmiştir.
Mahkum ultrason çekinmek için hastaneye getirildiğinde; tıpkı doktorumuz gibi ülkemizi ayakta tutma ve insanımızı yaşatma gayesiyle çalışan askerimize hakaret etmiştir. Bu duruma tepkisiz kalamayan doktorumuz askerimizin yanında duruş göstermiştir. Bu iradeli duruş, hem TTB’nin hem de yandaşlarının tepkisini çekmiş ve doktorumuza haksız saldırılarda ve hukuksuz muamelelerde bulunulmuştur.
Buradan TTB’ye sesleniyorum… Radyoloji uzmanı doktorumuz ve onun gibi duruş gösteren hiçbir sağlık çalışanı yalnız değildir. Vermiş olduğunuz uyarI cezasını tanımıyor, size iade ediyoruz.
TTB’YE İDEOLOJİ ELEŞTİRİSİ
Buradan TTB’ye soruyorum; Üyeniz dahi olmayan doktorumuzdan istediğiniz savunma; hangi aklın iradesine, hangi ideolojik yaklaşıma ve hangi yetkinin gücüne dayanıyor?
Asılsız ve gerçek dışı iddialarınıza göre; pandemiye rağmen hastaneye gelen ve sözde tedavisi tamamlanmayan mahkum hasta için doktorumuzdan hukuksuz bir şekilde savunma isteme noktasında gösterdiğiniz hassasiyeti; covid ile mücadelede ölümü göze alan, tüm bulaş riskine rağmen hastalara şifa veren el olma gayretini gösteren sağlık çalışanlarına neden göstermiyorsunuz?
Yoksa bu asılsız iddialarınızın ve yüksek hassasiyetinizin nedeni; mahkum hastanın öz yönetim ilan eden bir belediyenin eş başkanı olmasına mı dayanıyor?
Öz yönetim ilan eden bir belediyenin eş başkanı olan bu mahkum için gösterdiğiniz hassasiyeti, görevi başındayken Gezici eylemciler tarafından darp edilen doktorumuz için neden göstermediniz?
Aynı hassasiyeti, Diyarbakır’da bölücü terör örgütü PKK’lılar tarafından katledilen doktorumuz için niye göstermediniz?
Öldürülen, dövülen, şiddete maruz kalan bu doktorlarımız ve diğer sağlık çalışanlarımız insan değil miydi?
Yoksa sizin ideolojinize, görüşünüze uygun mu değildi?
Buradan TTB’ye sesleniyorum. İdeolojinizi, hukuksuz tavırlarınızı, haksız ithamlarınızı sağlık çalışanlarımızdan uzak tutun. Doktorlarımız da diğer sağlık çalışanlarımız da hiçbir zaman yalnız olmamıştır ve asla yalnız kalmayacaktır.
Biz, bir emek hareketi olarak,
Biz, insanı ve sağlığını korumayı önceleyen emekçilerin hareketi olarak,
Şiddetin her türüne ve terörün her şekline karşı çıkanların sesi olarak,
Huzurun ve barışın insanın hakkı, insanlığı ahlakı olduğunu haykırarak bir kez daha söylüyor ve aynı zamanda siyasi iradeye de sesleniyorum;
Türkiye’de özelde çalışan doktorlarımızı “ideolojik görüşün yansıması olan” TTB’ye üye olma zorunluluğu içerisinde bırakmamalısınız.
Doktorlarımız bu zorunluluğun ve bu zorunluluğun üretmiş olduğu zorbalığın karşısında huzurlu olamazlar. Doktorlarımız huzurlu olmadıkça da şifa veren el olamazlar.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum; yardımlaşma ve dayanışma yerine çekişme, kutuplaşma ve kamplaşmayı esas alan bu yapının ve ürettiği sorunlarının ortadan kaldırılması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir” dedi.