HEDİYE EROĞLU

Atatürk Parkı’na doğru genişleme projesi ile tepki çeken Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği AŞ (MIP), rıhtım yenileme yatırımı için düzenlenen ÇED toplantısı öncesi  protesto edildi.

MIP’in limanda yapmak istediği projelere ilişkin Büyükşehir’in duruşunun sorulmasına, CHP’li Abdurrahman Yıldız, Akdeniz Belediyesi örneği ile cevap vererek, adeta yorum yapmaktan kaçındı.

HDP ile CHP’nin sandalye üstünlüğüne sahip olduğu Akdeniz Meclisinde konuya itirazın olmadığını dile getiren Yıldız, partisini duruşunu eleştirmemek adına konuyu çevre üzerinden değerlendirmeyi seçti.

“Akdeniz Belediye Meclisinde liman içindeki rıhtımların uzatılması ile ilgili konuya bir itiraz olmadı” diyen Yıldız, “Projeye dair bir imar değişikliği talebi yok zaten, sadece Çevre Bakanlığı konuyla ilgili görüş soruyor. Liman içindeki rıhtımlar büyük gemilerin Mersin Limanı’na girebilmesi için yenilenmek isteniyor. Çünkü şuan ki deniz derinliği 6-7 metre ve bu nedenle büyük gemiler Mersin Limanı’na giremiyor. Büyük gemilerin girebilmesi için ise rıhtım uzatılarak 20 metrelik derinliğe ulaşılması planlanıyor. Bu anlamda Akdeniz Belediyesi’nin görüşü olumluydu, burada çok problem olmadı ama esas sıkıntı ölümü gösterip sıtmaya razı etmek.

Yani tamam burada bu işler yapılıyor ama yarın ‘biz buraya da 200 dönümlük arazi açalım’ diyecekler. Çünkü o daha önce ki esas plan Atatürk Parkı’nın karşısındaki 200 dönüme yakın alanın doldurulmasını içeriyordu” dedi.

PATRONLARA LİMAN ÇAĞRISI

Sorununun sadece kent sakinlerinin emekçilerinin meselesi olmadığını da işaret eden Abdurruhman Yıldız, patronları, sermaye sahiplerini de meseleye duyarlılık göstermeye çağırdı.

“Bu iş, liman ile iş yapan sermayenin de problemidir” diyen Yıldız, “Çünkü uluslar arası sermaye Mersin Limanı’nda tüm işleri kendi yapmak, etinden de sütünden de kendisi faydalanmak istiyor. Uluslararası sermaye kendisi dışında hiç kimsenin limanla ilgili bir çalışma yapmasını istemiyor. Sahayı genişletme çabaları da bundan. Gümrük sahalarında yapılması gereken işleri de liman içinde yaparak başka bir sıkıntıya sebep olmak istemiyorlar.

Garip bir şekilde bu kentin kaymağını yiyen, en güzel yerlerinde yaşayıp, en güzel lokantalarında yemek yiyip, en güzel yerlerinde ofisleri olan sermayedarlarının da bu mesele sahip çıkması gerekiyor. Kent belleğinden bahsediyorsak bu sadece buradaki insanların kent belleği anlamına gelmiyor. Bu kentin tamamında yaşayan insanların belleğine sahip çıkmak gerekiyor” diye konuştu.

PARK GİDECEK AVM GELECEK, ESNAF BİTECEK!

Öte yandan limanın genişlemek istediği Atatürk Parkı bölgesinde bir alışveriş merkezi yapılma talebinin gündeme geldiğini belirten Abdurruhman Yıldız, bunun ise bölge esnafının sonu olacağını söyledi.

“Aynı zamanda hiç ihtiyaç yokken buraya alışveriş merkezi yapılması da ayrı bir konu” diyen Yıldız açıklamasını şöyle sürdürdü: “Çarşı merkeze Forum’un yapılması ile zaten bir sürü esnaf kan ağladı, dükkanı kapattı. İkinci bir AVM’yi oraya yaptıklarına esnafın da sonu gelecektir. Dolayısıyla buradaki esnafın da sonu gelecektir. Yani mesele sadece kendi gençliğimize, geçmişimize geleceğimize sahip çıkmak değil, ekmeğimize de sahip çıkmaktır. Çünkü siz oraya 60-80 dönümlük AVM yaptığınızda şimdi Marina’da olduğu gibi uluslar arası sermaye gelecek esnaf ile arkasına baka baka gitmek zorunda kalacak. Mesele hepimizin, Mersin’in meselesidir.

Perşembe günü Değirmendere’de bir taş ocağı açılmak istenmesi üzerine halkı bilgilendirme toplantısı yapılacak. Ama işte bu taş ocakları limandaki dolgu alanı için açılmak isteniyor. Oradaki taşlarla buraya doldurmak, orada hayvancılık, tarım yapmak isteyenleri yok etmek istiyorlar. Bu bir kültür kırımıdır aynı zamanda. Her gün sabahtan akşama kadar ‘ben yerliyim, milliyim’ diye bağıranlar, kültürümüze dair yerli milli olan ne varsa yok etmek için elinde geleni yapmaktadır.

Liman meselesi, tek başına liman, park, şehir hafızası meselesi değildir. Yediğimiz ekmekten, yürüdüğümüz yola kadar her şeyimizi baştan aşağıya kadar etkileyecek olan bir faaliyetler bütününün parçasıdır. Birbirini tetikleyecek bu kadar kötü işe karşı bizim ‘dur’ dememiz, karşı durmamız lazım. Kimse ‘bana dokunmayacak’ dememelidir, bu projeler birbirini tetikleyerek herkese dokunacaktır”.