Hasan Küçük
Mersin Tarım Platformu tarafından 1 Haziran Dünya Süt nedeniyle Gıda Mühendisleri Odası Mersin Şubesi’nde basın açıklaması gerçekleştirildi. Mersin Tarım Platformu bileşenlerinden Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Yusuf Değirmenci, Akdeniz Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz, Tarım Orkam Sen Başkanı Ömer Özden ve Ziraatçılar Derneği Mersin Temsilcisi Gülşen Talaş’ın da katıldığı basın açıklamasını Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Necmi Birim okudu. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF), tarafından 2001 yılında alınan kararla 1 Haziran’ın “Dünya Süt Günü” ilan edildiğini ifade eden Birim, “Sütün beslenme zincirindeki değeri, süt sektörünün ekonomiye katkısı, sorunların tespiti ve çözüm yolları, sürdürülebilir üretim konularında toplumun tüm paydaşlarının dikkatinin çekilmesi amacı ile dünyada programlar ve etkinlikler düzenlendiğini kaydetti.
“ÜLKEMİZDE KİŞİ BAŞI SÜT TÜKETİMİ DÜŞÜK”
Süt’ün özellikle bebeklerin, çocukların ve yaşlıların beslenmesinde, içerdiği yeterli ve dengeli protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineraller nedeniyle temel gıda maddeleri içinde en ön sıralarda yer aldığını vurgulayan Birim, “5 yaşındaki bir çocuğun içtiği bir bardak süt günlük protein ihtiyacının yüzde 48’ini, kalori ihtiyacının yüzde 9’unu karşılar. Bu örnek sütün özellikle düşük ve dar gelirli aile çocuklarının sağlıklı beslenmesindeki önemini göstermektedir. IDF verilerine göre 2019 yılı için kişi başı içme sütü tüketimi en yüksek olan ülkeler 100 kg üzerindeki tüketimleri ile Avustralya, Yeni Zelanda ve Kuzey Avrupa ülkeleridir. Bu ülkeleri yaklaşık 70 kg ile Kuzey Amerika ülkeleri takip etmektedir. Türkiye’de 2019 yılı içme sütü tüketimi miktarının kişi başı yaklaşık 41 kg olduğu tahmin edilmektedir. Bu oran gelişmiş ülke oranlarına göre oldukça düşük” şeklinde konuştu.
Biz Tarım Platformu Bileşenleri olarak bitkisel ve hayvansal üretime bir bütün olarak baktıklarını anlatan Birim, “Hayvansal üretim bitkisel üretimden ayrı düşünülmemeli, yem maliyetleri düşürülmeli, süt-yem paritesi 1/1,5 olarak uygulanmalıdır” dedi.
“SÜT HAYVANLARI KESİME GİDİYOR”
Son zamanlarda yem fiyatlarındaki artışla 1 litre sütle 1 kilodan daha az yem alınmaya başlandığını vurgulayan Birim, “Ulusal Süt Konseyi, 5 Mayıs 2022'de, 15 Mayıs 2022 tarihinden geçerli olmak üzere soğutulmuş çiğ süt tavsiye satış fiyatının 7,5 TL olacağı ve Tarım ve Orman Bakanlığından alınan bilgiye göre 1 Mayıs 2022’den itibaren geçerli olmak üzere çiğ süt prim desteğinin litre başına 0,20 TL olacağı açıklaması yapıldı. Çiğ süt litre fiyatı, prim dahil 6,7 TL'den 7,7 TL'ye çıkartılıp yüzde 14,9 yükseldi. Bu fiyatların içinde olan destek primleri de 1 TL'den 0,20 TL'ye çekilip yüzde 80 azaltıldı. Bu düşme nedeniyle süt hayvanları kesime gitti. Süt hayvanlarının kesime gitmesinin ülkemizde et boyutunda da sorunların, artarak devam edeceğinin sinyallerini vermektedir. Mayıs ayında yemin kilo fiyatı 8 TL`nin üzerindeyse, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirlediği 1 litre sütle 1,3 kilo yem paritesiyle çiğ süt referans fiyatının 8,3 TL’den az olmaması ve teşvik priminin azaltılmaması gerekir” diye konuştu.
“ÜRETİCİNİN PİYADAN ÇEKİLMESİNE NEDEN OLACAK”
Yeni çiğ süt referans fiyatının açıklanmamasının üreticinin piyasadan çekilmesine neden olacağını ifade eden Birim, “Süt yemi yüzde 130, besi yemi yüzde 140 oranında artmışken, böylesi bir ortamda gerçek maliyetler üzerinde üreticiye 8,3 referans fiyatı açıklamayıp teşvik primini 1 TL’ye çıkarmazsak bizi et ve süt ürünlerinde daha pahalı bir sezon bekliyor diyebiliriz. Raflarda artan süt ve süt ürünleri fiyatları yürütülen yanlış politikalar sonucunda oluşmuştur. Bizim süt sorunumuzu ot-et-süt denkleminde yeniden değerlendirmemiz gerekiyor. Meralarımızı koruyup, doğal hayvancılığına devam etmemiz, yem bitkilerinin ekim alanlarını artırarak yemde dışa bağımlılığımızı azaltmamız gereklidir” diye konuştu.
UYGULANAN POLİTİKA DEĞİŞMELİ
Birim, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üreticiye sahip çıkması gerektiğtiğini ifade ederek şunları söyledi: “Bakanlık, Ulusal Süt Konseyi’nin aldığı kararlara yönelik, gerekli müdahaleleri de önceden açıklamalı ya da sonradan teşvikleri açıklamalı. Teşvik fiyatlarının indirilmesi bakanlığın tercihini sanayiciden yana yaptığını göstermektedir. Burada çözüm; demokratik, özerk, güçlü üreticilerin kurduğu kooperatiflerle, kendi ürettiklerini işlemesi, demokratik güçlü tüketici kooperatifleriyle gıda tedarik zincirinin kısaltılması, dolayısıyla üreticinin ürününden para kazandığı tüketicinin ise daha sağlıklı ucuz gıdaya erişebildiği sistemler kurmaktır.
“YANLIŞ TARIM POLİTİKALARI MAĞDURİYET YARATIYOR”
Bugün uygulanan bu yanlış tarım politikaları üreticilerde mağduriyet yaratmaktadır. Özellikle küçük, orta ölçekli aile çiftçiliği yapan üreticilerin ürettiği sütün protein oranları, kaliteli yem fiyatları çok yüksek olup kullanılamadığından dolayı düşük olur. Böylece hiçbir zaman tavsiye edilen çiğ süt satış fiyatlarında satış yapamazlar. Çiğ sütün yağ ve protein değerleri analizlerinin sütü satın alan sanayi kuruluşu tarafından yapılması da başlı başına bir handikap oluşturmaktadır. Çiğ süt analizlerinin bağımsız laboratuvarlar tarafından yapılması zorunlu bir uygulama haline getirilmelidir. Ulusal Süt Konseyi uyguladığı çiğ süt fiyat politikası ile üreticiye sahip çıkamamış, üreticimiz girdi maliyetleri altında zor günler geçirmektedir. Oysa geçmişte bulunan Et Balık Kurumu ve Süt Enstitüsü kapatılmasaydı, üretimdeki yapıyı çiftçilerle düzenleyip tüketiciye daha uygun fiyat sağlayabilirdi. Yem fabrikaları kapatılmasaydı biz bugün yemde dışarıya bağlı hale gelmeyecektik. Bizim tarımsal kitleri yeniden kurma, piyasanın insafına bırakmayan üreticiyi tüketiciyi koruyan politikalara dönmemiz gereklidir. Piyasanın tamamen özel sektöre bırakıldığı bir ortamda hem tüketici hem üretici kaybetmektedir. Tarımsal üretimi artırmak ve yeterliliği sağlamak için kamunun ucuz ve kaliteli üretim girdilerini üretmesi, üreticiye ucuz girdi, destek ve sübvansiyonları artırması gerekmektedir.”