Haber Merkezi
Diyarbakır'da “25 Kasım Kadına Şiddete Karşı” yapılan eylem ve etkinlikler gerekçe göstererek KESK'li kadın yönetici ve üyeleri başta olmak üzere yapılan gözaltılara Mersin’den tepki gösterildi.
KESK Mersin Kadın Meclisi, Eğitim - Sen binasında yaptıkları basın açıklaması ile olayı kınadı.
Meclis adına basın açıklaması yapan KESK Eğitim-Sen Şube Kadın Sekreteri Duygu Taner, “Suç işlemeye devam ediyorlar!” diyerek, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin engellenemeyeceğini söyledi.
“YILDIRMA OPERASYONLARINI DEVAM ETTİRİYORLAR”
Konfederasyonun çağrısı ve Yürütme Kurulu üyelerinin katılımıyla Diyarbakır’da yapılmak istenen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’nde iktidarın kadınların en barışçıl eyleminden dahi ne kadar korktuğunu gösteren olayların yaşandığını ifade ederek bir fotoğraf paylaşan Taner, “Uygulamalarına bugün bir yenisini eklediler. Kadınların hemen her etkinliğini engelleyenler, yasaklayanlar bununla da yetinmeyerek yargı eliyle baskılarını, yıldırma operasyonlarını devam ettiriyorlar.
Bu sabah Diyarbakır’da sendikamız SES Diyarbakır şubesi Kadın Sekreteri Fatma Yıldızhan, TÜM BEL-Sen şube yöneticisi Nihal Yanık, Eğitim Sen 1 No’lu şube yöneticileri Hatice Efe ve Emine Akşahin, BTS geçen dönem MYK üyesi Bahar Karataş Uluğ’un da aralarında bulunduğu en az 24 kadın gözaltına alınmıştır.
Dosyada ‘kısıtlılık kararı’ olduğu söylenerek bilgi verilmemişse de başta 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü ve 8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü olmak üzere kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesine yönelik eylem ve etkinliklerin gerekçe yapıldığı tahmin edilmektedir. Kadınlar her gün evde, işte, okulda, sokakta erkek ve erkek devlet şiddetine maruz kalırken, şiddet tehdidi altında yaşamlarını sürdürürken, siyasal iktidar kadına yönelik şiddeti önlemek ve kadın kazanımlarını geliştirmek yerine, yaşananlara karşı mücadele yürüten kadınlara yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamalarla şiddeti kalıcı hale getirmekte, kadına yönelik şiddeti cesaretlendirmektedir.
İktidar tekçi, gerici ve cinsiyetçi politikalarına karşı gelen, kabul etmeyen, muhalif olan ve bunun için alanlara çıkan kadınlara yönelik şiddetine gözaltı ve tutuklama şiddetini de eklemektedir. Gözaltılar ve baskılar kadın kırımı politikası uygulamaları olup kadına yönelik şiddetin münferit değil, politik olduğunun da kanıtıdır” dedi.
“SENDİKAL FAALİYETİ ENGELLEME VE GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU İŞLEMEKTE”
Gözaltı zamanlamasının Newroz ve 1 Mayıs öncesine denk gelmesinin tesadüf olmadığını vurgulayan Duygu Taner, son yıllarda belli günler öncesinde kitlesel gözaltılar rutin hale getirildiğini kaydetti. “Böylelikle kadınlar üzerinden tüm topluma gözdağı verilmek, sindirilmek, yapılacak eylem ve etkinliklere katılımı en aza indirmek hedeflenmektedir” diyen Taner, “Gözaltına alınanların tamamının adresleri belli olup çağrılma durumunda ifade verecek kişilerdir. Ancak iktidar gözaltı ve tutuklamalar yoluyla muhalif kesimleri sindirmeyi, korku dalgası yaratmayı hedeflediğinden bu politikayı özellikle ve sistematik olarak uygulamaktadır. Ortada sayısız mahkeme ve AİHM kararı olmasına karşın ısrarla en temel sendikal hak ve özgürlükleri yok sayanlar, anayasal hakları toplantı, gösteri ve ifade özgürlüğü hakkını kullanmak isteyenleri gözaltına alanlar ‘sendikal faaliyeti engelleme’ ve ‘görevi kötüye kullanma suçu’ işlemektedir.
Biz kadınlar olarak; hakkımız olanı ancak sokaklarda olarak alacağımızı, evde, işte, sokakta, okulda, gerektiğinde de cezaevinde, kısacası yaşadığımız her yerde mücadeleyi büyüterek kazanacağımızın bilincindeyiz. Eril zihniyetin üzerimizde kurduğu sistematik tahakkümü kırmanın tek yolunun yine sürekli ve örgütlü kadın mücadelesini yükseltmekten geçmekte olduğunu biliyoruz. Bu mücadeleyi yürütürken karşımıza her türden engellemeler çıkacağının da farkındayız.
“BASKILAR KADINLARI YILDIRAMAYACAK, KORKUTAMAYACAKTIR”
Bedeli ne olursa olsun kadınların mücadelesini kriminalize etmeye yönelik gözaltılar,
tutuklamalar, baskılar kadınları yıldıramayacak, korkutamayacaktır.
İktidarı ve kendini anayasanın, yasaların üzerinde gören yetkililerini bir kez daha uyarıyoruz, temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran, anayasayı hiçe sayan uygulamalara son verin. Basın açıklamalarına, mitinglere katılım, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındaki paylaşımlar ve benzeri demokratik eylem ve etkinlikler anayasa ile güvence altına alınmış temel hak ve özgürlükler kapsamındadır. Bu nedenle değil gözaltına alınmak, soruşturma açılması dahi anayasa ihlalidir.
Diyarbakır’da gözaltına alınan ve hemen hepsi sendikalarımızın şube kadın yöneticileri olan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı, bu hukuksuz uygulamayı gerçekleştirenler hakkında soruşturma açılmalıdır” diye konuştu.