HEDİYE EROĞLU
Mersin’de kadınlar 8 Mart öncesi sokağa inerek tepkilerini ve taleplerini haykırdı. Mersin Kadın Platformu öncülüğünde bir araya gelen kadın dernekleri, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ile emek ve demokrasi güçleri Özgecan Aslan Barış Meydanı’nda buluştu. Etkinliğe ilgi yoğun olurken kadın erkek çok sayıda katılımcı ellerinde dövizlerle sloganlara eşlik ederek, talepleri haykırdı. Yeliz Güzel ile Rengahenk Kadın Hekimler Ritim Grubu’nun sahne aldığı etkinlikte renkli görüntülerde ortaya çıktı. “Dünya yerinden oynar kadınlar birlik olsa”,
“Taciz, tecavüz, şiddete başkaldırıyoruz!” sloganları atılan etkinlikte kadınlar şarkı söyleyip, dans ettiler.
“HAK VERİLMEZ ALINIR”
Etkinlikte platform adına yapılan basın açıklamasını Ayşegül Göçmen, Zeynep Kaya ve Gülşah Yıldım okudu.
Öncelikle 8 Mart kutlaması yapan kadınlar kalabalığa; “Eşit, özgür şiddetsiz bir dünyayı örmek için bir araya gelen, günlerdir bütün kadınlara ulaşmaya ve onları alana taşımaya çalışan kendini ve yanındakini özgürleştirmeye çalışan sevgili kadınlar, 8 Mart’ımız/8 Mart Dünya Kadınlarının Mücadele Günü kutlu olsun!” diye seslendi.
8 Mart 1857’de Amerika’da direnen dokuma işçisi kadınların; “Hak verilmez alınır!” anlayışını gösterdiği vurgulanan açıklamada, “Bizler bugün bu tarihten aldığımız güçle, kendi deneyimlerimizden aldığımız güçle bir kez daha alanları doldurduk. Dünyanın birçok yerinde kadınlar bugün benzer talepleri haykıracaklar. Bizler de Mersinden kadın dayanışmasını büyütecek, taleplerimizi haykıracak ve günümüzü tüm coşkumuzla kutlayacağız!
Tarihsel bir süreç bu yaşadığımız ve biz bu tarihi kendi ellerimizle belirleyeceğiz. Ülkenin her bir yanından ‘başka bir yaşam’ isteyenlerin sesi yükselmekte ve biz kadınlar da bu sese ses olacak, bu çığlığı büyüteceğiz!
“ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ!”
Ekonomik krizin yarattığı yoksullaşmanın, çaresizliğin karşısında kadın dayanışması var.
Pandemi ile birlikte artan ev içi görünmeyen emek yükü, işsizlik, güvencesizlik, yoksullaşma ve yoksunlaşma ekonomik kriz ile dayanılmaz boyutlara ulaştı. Ev içi emek sömürüsü, bakım emeği yükü, erkek şiddeti ve ölümler arttı. Evin içinde psikolojik şiddet çeşitli biçimlerle derinleşti, normalleştirildi ve kadınlara dayatılıyor.
Kadınlar çoğu yerde uzun süre ve güvencesiz çalıştırılıyor, asgari ücrete dahi ulaşamıyor. Kadınların emeğine “Eve ek gelir” gözüyle ucuz iş gücü olarak bakılıyor. Emeğimizin sömürülmesine, iş yerlerinde maruz kaldığımız mobbinge, tacize, işten çıkarılmalara yani patriyarkal kapitalizmin bütün eşitsizliklerine karşı mücadelemizi büyüteceğiz.
Biz kadınlar değdiğimiz her kadın ile yoksulluğumuza karşı dayanışmamızı büyütmeli, temel ihtiyaçların kamulaştırılması için tek ses olmalıyız! Biz kadınlar işte, evde, sokakta varız! Bugün Farplastan Darinda’ya; Sinbo’dan Adkotürk’e; Hugo Boss’tan tekstil atölyelerine her yerde bu sisteme karşı mücadele etmekteyiz ve bizim olanı alana kadar asla vazgeçmeyeceğiz!” denildi.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ UYGULATACAĞIZ”
İstanbul Sözleşmesine de değinilen açıklamada, sahada bu yönde yapılan çalışmalar anlatılarak, “Kampanyalar örgütledik, hemen her gün tüm Türkiye’de kadınlar sokaklardaydı. Sözleşmenin kaldırılmasını isteyenler, aile diyerek önümüze çıktılar, sapkın diyerek önümüze çıktılar. Biz zaten onları cezasız bıraktıkları faillerden tanıyoruz, biz zaten onları takım elbise giymiş diye uyguladıkları ceza indirimlerinden tanıyoruz, biz zaten onları çocuk istismarını aklamalarından tanıyoruz!
İstanbul Sözleşmesinden hala vazgeçmedik ve uygulatacağız! Bu bir yaşam mücadelesi ve yaşamlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz!
Kadın düşmanı politikalardan vazgeçmeyen devlet, şimdilerde yeniden kadınların kazanılmış haklarına saldırıyor. Gerçek dışı argümanlarla kadınların nafaka haklarını ellerinden almaya çalışıyor. Getirilecek düzenlemelerle, kadınların boşanmalarına engel olarak, kutsal aile masalında ve şiddet sarmalında hapsolmalarını istiyor. Nafaka hakkımızdan vazgeçmiyoruz” denildi.
KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR! ÖZ SAVUNMA HAKTIR!
Öz savunma hakkına da vurgu yapılan açıklamada konuyla ilgili şu ifadelere yer verildi; “Hetero-patriyarkal kapitalizm, kadınların, işçilerin ve LGBTİ+ların hayatını baskılarlarken her gün en az 2-3 kadın şiddete ve ölüme maruz kalıyor. 2021 yılında en az 339 kadın öldürüldü, en az 20 kadının devletten korunmaya yönelik talebi bulunuyordu. Her gün homofobik, transfobik nefret suçu haberleriyle uyanıyor, yaşamdan koparılıyoruz. Kadın katilleri cezasızlık politikalarıyla ödüllendiriliyor ve erkek şiddeti iktidar ve yargı eliyle yeniden üretiliyor. Bunun en acı örneklerini Deniz Poyraz ve Garibe Gezer cinayetlerinde gördük. Kızkardeşlerimizi ölümden, şiddetten koruyamayan devlette kadın katliamlarından aynı oranda sorumludur.
LGBTİ+’lara yönelik saldırılar da giderek boyutlanmakta. Homofobiye, ekonomik şiddete maruz kalan LGBTİ+’lar yoksullukla sınanıyor. Her yıl onur yürüyüşleri yasaklanıyor, gökkuşağı yasaklanmak isteniyor ve LGBTİ+’lara yönelen işkencenin görüntüleri bir kez daha karşımıza çıkıyor. Erkek egemen düzenin cinsiyet kalıplarıyla barışmayacağımızı tekrar ediyoruz!
Kadınlara ve LGBTİ+'lara yöneltilen bu şiddet sarmalının, cezasızlık politikalarının karşısında kadınlar öz savunmadan vazgeçmiyor. Nevin, Yasemin, Çilem, Melek, Nimet... ve daha ismini sayamadığımız birçok kadın yaşamak için özsavunma uyguladılar. Öz savunma temel bir haktır ve cezalandirilamaz. Kadın dayanışmasını büyütmek, örgütlenmek, adliye koridorlarında sesimizi yükseltmek, sokaklarda mücadele etmek öz savunmadır. Öz savunma ile hayatlarımıza sahip çıkıyoruz”.
“SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞI VE BASKILARA BOYUN EĞMİYORUZ!”
Savaşı da kınayan Mersin Kadın Platformu üyeleri, dünyaya, “Savaş çığırtkanlığı ve baskılara boyun eğmiyoruz!” diye seslendi.
Basın açıklamasında kadınların, emperyalistlerin Ukrayna üzerinde kurduğu haksız savaş politikalarını ve işgali kabul etmediği belirtilerek, “Zorunlu göçe maruz kalan kadınların, çocukların, yoksul halkın mülteci statüsünde nelere maruz kaldığının en yakından tanıkları olarak bu savaş çığırtkanlığına karşıyız. Mültecilerin sınırlarda, yaşam alanlarında uğradığı katliamların tanıklarıyız. Mülteci kadınlara yönelik cinsel, fiziksel, psikolojik saldırılara geçit vermeyeceğiz.
Özgürlük, eşitlik, demokrasi ve barış isteyen sesleri; kesmeye, hapsetmeye, cezalandırmaya, polis şiddeti ile baskı altına almaya çalışıyorlar. Aysel Tuğluk ve yüzlerce hasta tutsak hapishanelerde ölüme terk edilmek isteniyor. Cezaevi duvarları dışındaki baskının kat be kat fazlası, çıplak arama, taciz gibi cinsel şiddet, fiziksel ve psikolojik şiddet, hak gaspları şeklinde hapishanedeki kadınlara ve translara uygulanmaya devam ediyor. Şimdi bir de kadınların iradesinin önünde kendi kirli/hukuksuz siyasetleriyle durmak istiyorlar. Milletvekili Semra Güzel hakkında yapılan karalama çalışmalarının karşısındayız. İrademize dokunamazsınız. İçeride ve dışarıda yapılan bu dayatmalara karşı ses çıkaracağız, adil bir yaşam için mücadele edeceğiz!
EŞİT, ÖZGÜR, ŞİDDETSİZ BİR DÜNYAYI BİRLİKTE KURACAĞIZ; EŞİT, ÖZGÜR VE ŞİDDETSİZ BİR DÜNYA HAKKIMIZ!
Sevgili kadınlar, bizi duymayanlar, dinlemeyenler, bizi önemsemeyenler değildir güçlü olan! Güç; kadınları katletmekle, onları sömürmekle, şiddet uygulamakla, işçileri işten atmakla, kampüslerde taciz etmekle, dili, dini, ırkı sebebi ile katletmekle kazanılan bir şey değildir. Bu ancak ve ancak çürümüşlüktür. Bizi hapsetmek istedikleri bu karanlığa karşı, insanı insanlıktan çıkaran bu çürümüşlüğe karşı bir arda durmak bugün zorunluluktur.
Devlet gerici politikalarla kadınların hem kamusal hem özel alanda düşünce ve yaşam tarzlarina müdahale ediyor.
Çocukları ve gençleri geleceksizlik tehdidine mahkûm ediyor, tarikat ellerine bırakıyorlar. Çocuk istismarı günden güne artıyor ve etkili bir engelleme yöntemi uygulamak yerine çocuk yaşta zorla evliliklerde rıza arıyorlar.
Kadınlar olarak özgür, laik, demokratik bir yaşamı savunacağız” şeklinde konuşuldu.
“İŞTE KADINLARIN TALEPLERİ”
Açıklamada son olarak taleplerini sıralayan kadınlar şunları söyledi: “Bu alandan yeniden taleplerimizi haykırıyoruz, taleplerimiz; Kadın cinayetlerinin, taciz ve tecavüzlerin, kadına yönelik şiddettin önüne geçilmesi için etkin önlemler geliştirilmeli, devletin tüm mekanizmalarında toplumsal cinsiyet eşitsizliğine son verilmelidir. Kadın katillerine uygulanan haksız tahrik, iyi hal indirimleri gibi cezasızlık politikalarından vazgeçilmelidir. İstanbul sözleşmesi tekrar imzalanmalı ve 6284 sayılı kanunla birlikte etkin şekilde uygulanmalıdır.
Kadınları ilgilendiren her türlü yasal düzenleme, kadınların görüşleri alınarak, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak, kadınların siyasi, sosyal ve ekonomik haklarına erişimini kolaylaştıracak nitelikte yapılandırılmalıdır.
Bakım emeğinin sömürüsüne karşı sosyal haklar çerçevesinde hasta, yaşlı bakım evleri ve kreşler açılmalıdır.
Kadınlara tam zamanlı, güvenceli, eşit ücret alacakları istihdam sağlanmalıdır.
Toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri ilkokuldan üniversiteye kadar her kademede okutulmalıdır.
Savaşa karşı kadınlar barışı savunacak ! Mülteci kadınların barınma, eğitim, sağlık gibi temel hakları sağlanmalıdır.
Kadınların erkek şiddetine karşı hayatlarını savunarak uyguladığı özsavunma yargılanmamalı, cezalandırılmamalıdır. Özsavunma uyguladığı için yargılanan kadınlar beraat etmelidir.
Cezaevlerinde kadınlara ve translara yönelik çıplak arama, taciz, fiziksel ve psikolojik şiddeti kabul etmiyoruz. Hasta tutsaklara özgürlük talep ediyoruz.
“8 MART’TA GECE YÜRÜYÜŞÜNDE BULUŞALIM”
Bir kişi daha eksilmeyene değin bir arada olmak, Gülistan’ın peşine düşmek, katillerden hesap sormak, asgari yaşamı kabullenmemek, cezaevlerinde yaşamlarını bu mücadeleye vermiş kadınların sesi olmak, kız kardeşlerimizle bir arada olmaktır güç. Ve eğer bunun için cesaret arıyorsanız yanı başınızdakinin gözlerine bakın. Evet, evet dönüp bakın birbirinize, işte güç de cesaret de oradadır. Eşit, özgür ve şiddetsiz bir dünyanın gerçekliği buradadır. Öfkemizi yanımıza alacak, yaşamlarımızı savunacağız!
Bugün de dinmeyen öfkemiz, büyüyen dayanışmamız, isyanımız ile her gün haykırdığımız eşitlik ve özgürlük sloganlarımızı birleştirmeye, 8 Mart’ın direnişçi ruhuyla tüm dünyada haykırılan seslere ses olmaya geldik. Geceleri, sokakları, meydanları, dünyanın tamamını istiyoruz. Bu kentin taşına toprağına özgürlüğü yazdırana kadar buradayız! Bu yaşamı reddeden, birbirini yalnız bırakmayan, birbirinin en yakını olan tüm kadınlara selam olsun!
8 Mart’ın coşkusuyla Mersin Kadın Platformu adına hepinizi selamlıyoruz!
Herkesi 8 Mart Salı günü 19:0’da Kushimoto sokağında başlayacak olan feminist gece yürüyüşüne davet ediyoruz!”