Haber Merkezi
Mersin Çevre Platformu tarafından Yenişehir Akademi Salonu’nda ‘Atatürk Parkı’nda Yeni Liman Yapılamaz’ paneli gerçekleştirildi. Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, ÇEKSAM Başkanı Av. Semra Kabasakal, MERÇED Başkanı Sabahat Aslan, Mersin Mimarlar Odası Başkanı Ünal Şahin’in panelist olarak katıldığı etkinliğe Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, Mersin Barosu Başkanı Gazi Özdemir ile çevreciler ve vatandaşlar katıldı.
“BÜTÜN ÜLKELER DENİZİ DOLDURMAYA KARŞI”
Panelin açılışında konuşan Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, özel durumu olan Hollanda hariç bütün ülkelerin denizi doldurmaya karşı olduğunu söyledi. Bugüne kadara BM dahil bütün ülkeler deklarasyonlarında insan odaklı çalışma yaparken bunu değiştirerek artık sloganlarında sürdürülebilir kalkınma için insan ve çevre dediğini anlatan Tarhan, “Artık dünya insan ile birlikte çevrenin ne kadar önemli olduğunu kabul etmiş durumda” dedi.
“ORMAN ARAZİLERİ YOK EDİLİYOR HİÇ Mİ RAHATSIZ OLMUYORSUNUZ?”
Geçtiğimiz günlerde merkezdeki 4 ilçe belediye başkanının yanından çok sayıda insanın katıldığı çevre ile ilgili bir toplantıda yaptığı bir konuşmada “Bu orman arazileri yok ediliyor yakılıyor, imara açılıyor. Bu konuda hiç rahatsız olmuyor musunuz?. Hazine arazilerini kim kullanıyor, nasıl kullanıyor. Bunları duymuyor musunuz hiç mi rahatsızlık duymuyorsunuz?” diye sorduğunu ifade eden Tarhan, “Mezitli’de İçişleri Bakanlığı tesisleri var. Kullanılmayan denize sıfır 40 dönüm yer var çürüyor. Artık betonlar döküldü demirler çürümeye başladı. Bu halkın parası ile yapılmış tesis. Bundan hiç mi rahatsızlık duymuyorsunuz. 3-4 saat içinde bir tek kişiden bir cevap gelmedi. 100’ün üzerinde kişi vardı demek ki kimsenin umurunda değil. Ben o sonuca vardım. Oysa bizim belediye başkanları olarak her şey umurumuzda olması lazım. Ama dışarıdaki insanların umurunda değil. Ama daha da acısı çok saygı duyduğum bir iş adamı, aynı düşünceleri paylaştığım bir iş adamı belki hepinizin tanıdığı biri, Kendisinin Yenişehir’deki bir arsasının yeşil alan olması konusunda geceyi işgal etti. Demek ki vatandaşın parselinin çevrecilik mevrecilik yok kendine gelince. .. Artık herkes istiyor ki gökdelen yapalım o ayrı bir konu. Ama kendi parseli dışında dünya yansa umurunda değil insanların. Yapmamız gereken sokaktaki insanından başlayarak okuyandan aydınına hocaları kadar çevre konusunda herkesin umurunda olmasını sağlamamız. Umutlu olmalıyız diyoruz ama olumsuz olaylar yaşıyoruz. İşimiz zor. Çünkü herkes kendi parselini düşünürken ne ormanı ne çevreyi düşünen var. Ne devlet arazisini düşünen var. Ne limanı düşünen var ne denizin doldurulmasını düşünen var. Bunu bağıra bağıra sokaklarda daha çok anlatacağız. Bu salonları daha çok dolduracağız”ifadelerini kullandı.
“MERSİN’DEKİ ARAZİLERİ KİM ÖNERDİ?”
Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, TOKİ’nin konut edinemeyen insanları konut sahibi yapmak için kurulduğunu ifade ederek geçtiğimiz günlerde orman alanından çıkarılan arazileri Mersin’de kimin önerdiği konusunda aklının kurcalandığını söyledi.
Bunun için en ideal yer Mersin denilirken kentin dinamiklerinin hiçbirinin bundan haberinin olmadığını ifade eden Özyiğit, “Birileri aklına bir sayı alıyor. Bir planlama yapıyor. Şurayı orman alanından çıkarırsanız ileride buraya talip olunabilir. Bir kentin bir bölgesinin imara açılması gerekiyor ve şartları taşıyorsa bizim karşı olmamız söz konusu değil. Bir garibanın ev sahibi olmasının alt yapısının hazırlanması bizim karşı olduğumuz bir şey olamaz. Ama siz bunu yaparken birilerine peşkeş çekmek rant sağlamak için yaparsanız o zaman biz yöneticiler sivil toplum örgütlerimizle bütün gücümüzle bütün Mersin bunun karşısında dururuz” diye konuştu.
“KÖRLER SAĞIRLAR BİRBİRİNİ AĞIRLAR”
25 yıllığına kiralanan limanların sözleşmesinin 49 yıllığına uzatıldığını hatırlatan Özyiğit şunları söyledi: “İhalesiz rekabeti oluşturmadan haksız bir biçimde 25 yıllığına verilmiş olan bu limanlar 24 yıl daha veriliyor. Bu haksız bir uygulama. Rekabeti oluştur. 10 yıl önce yaptığımız ihaledeki rekabet ortamı ile bugünkü rekabet ortamı aynı mı? Körler sağırlar birbirine ağırlar. Dar çerçevede bir kayırma politikası var. Yandaşa bir çıkar sağlama politikası var. Bu limanın genişletilmesi ve Atatürk Parkına doğru evrilmesi kentin önünü keserek silüetini bozacak bir uygulama yapılması yanlış. Bir sonra yapılacak yatırımında önünü kesecek o projeyi erteletecek bir uygulamadır.
“KENTİMİZE HER ALANDA SAHİP ÇIKMALIYIZ”
Kentimize her alanda her koşulda sahip çıkmalıyız. Bir iş yapılıyorsa bunun gerekçesini bilmek toplum olarak bunu onaylamak zorundayız. Bizim onayımızı almadan Ankara’da oturduğu bir masada kenti bilmeden kendi hiç tanımadan bir anlamda TOKİ’ye şurayı sana verdim konuta aç, şu limanı şöyle şöyle genişletelim. Şuradan daha iyi bir çıkar elde edilebilir gibi uygulamalara karşı çıkacağız. Sizlerden aldığımız güçle sesimizi en üst seviyede duyuracağız. Siz oradan karar alırsanız biz bu kentte yaşayan nefes alan insanlarız. Bu kentin yönetiminde söz hakkımız var. o söz hakkımızı sonuna kadar kullanacağız. Kurumsal olarak elimizde hangi yasal yetkiler varsa kullanacağız”
ANTMEN: “KAMUOYU OLUŞTURULMALI”
Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen ise limanın genişlemesinin çevre, şehircilik, sağlık açısından ne kadar sakıncalı olduğunu konusunda bir kamuoyu oluşturulması için bu paneli düzenlediklerini söyledi.
Liman projesinin sağlığa 3 açıdan etki edeceğini ifade eden Antmen “Taşocakları eliyle yeşil alanların tahrip edilmesi, oluşacak hava kirliliği, taş ocaklarının çıkarılan molozların denize dökülmesi sırasında oluşacak kirlilik, denizden çıkarılacak molazların ortaya çıkaracağı asbestle ilgili yaşanacak sağlık sorunları birbirlerine bağlı sağlık sorunları oluşturacak. Tarım alanları, ormanlık alanlar ve parklar yeşil alan olarak önümüze çıkıyor. İnsanların Atatürk parkı ile ilişkisi kesilecek olması nedeniyle ciddi bir yeşil katliamına neden olacak. Bu insanlarda hem ruhsal hem fiziksel hastalığa neden olacaktır. Şehirleşme ile yeşil alan kayıpları artmaktadır. Hava kirliliği özellikle liman inşaatı ile artacaktır. Dünya sağlık örgütü verilerine göre dünyada hava kirliliği nedeni ile bir yıl içinde 3,7 milyon insanın erken öldüğü tespiti yapılmıştır. Bunun önemli bir kısmı kalp krizi ve felç nedeni ile hayatını kaybetmiştir. Hava kirliliğinden en çok çocuklar etkileniyor” ifadelerini kullandı.
ŞAHİN: “BİLİRKİŞİ ALEYHİMİZE OLABİLECEK BİR RAPOR DÜZENLEDİ”
Mimarlar Odası Mersin Şube Başkanı Ünal Şahin ise Mersin limanının tarihi süreci ile ilgili bilgi verdi. Mersin Limanının genişlemesine yönelik davada bilirkişinin aleyhlerine olabilecek bir rapor düzenlediğini anlatan Şahin şunları söyledi: “ÇED raporunun kabul edilmesi gibi bir karar ile karşı karşıyayız. Karanlık günler gelebilir. Bu kentin ve bizim burada var olmamızın sebebi buradaki yaşanabilir sürecin devam etmesi . Bu süreç yaşanamaz hale dönüşmek üzere. Yasal boşluklardan yararlanarak veya vazgeçilmezlikleri kullanıp arkasındaki güce dayanarak kentin gelişimini esas alıp geride kalanları umursamazlık kültürü bir gelişmişlik kültürü değildir.”
ASLAN: “KONTEYNERLERLE DOLACAK”
Mersin Çevre ve Doğa Derneği Başkanı Sabahat Aslan ise Mersin limanının genişleme projesinin çevresel boyutu anlattı. Genişleme projesi ile Atatürk parkı tamamen konteynerlerle dolacağını ifade eden Aslan, “176 bin metrekarelik bir dolgu alanının içinde inşa edecekler. Bu dolgu alanını inşa ederken taş ocaklarından yaklaşık 4 milyon 284 bin ton malzeme taşınarak dolgu malzemesi getirilecek. Dolgu malzemesi taşları Mersin'e 19 km uzaklıktaki Çelebili mahallesi ve çevredeki taş ocaklarından sağlanarak taşınıp getirilecek ve Atatürk parkı önündeki denize dökülecek. Dolgu malzemesi serilmeden önce ocakta yıkanarak dolgu alanına getirilecek. 4 milyon 284 bin ton taş çıkarıldığı köydeki taş ocağında yıkanacak. O su nereden sağlanacak, atık su nasıl ve nerede bertaraf edilecek? Taş ocaklarının yarattığı felaketler ortada” diye konuştu.
“MEYVE AĞAÇLARI VERİMSİZLEŞECEK”
Deprem etkisi yaratan patlatmalar yeraltı sularını yok ederken, çıkardığı toz döllenmeyi önleyerek meyve ağaçlarını verimsizleşmesine yol açacağını belirten Aslan “Yaklaşık 350 bin kamyon hafriyat taşırken havamızı, doğamızı kirletmekle kalmayacak, kent girişinin tüm trafiği alt üst olacak, yollarımız bozulacak. Dolgu alanında denizde derinliği arttırmak için 2 milyon 120 bin metrekare alanda toplam 3 milyon 283 bin metreküp dip taramasının yapılması planlanmaktadır. Ancak, analizler sonucu dip tarama malzemesinin sadece beyaz asbest içeriğinden dolayı tehlikelilik özelliği kazandığı, Asbest içeriği nedeniyle riskli olduğu ODTÜ Deniz Bilimleri Fakültesi akademisyenleri tarafından söz konusu dip tarama malzemesinin deniz alanında depolanabileceği hakkında çalışmaları devam etmektedir” şeklinde konuştu.
“TEHLİKELİ BEYAZ ASBEST ÇIKACAK”
Deniz dip taraması sonucu çıkacak malzemenin tehlikeli beyaz asbest olduğunun kabul edildiğini belirten Aslan, “Bu malzemenin denizde birakılıp bırakılmayacağı ODTÜ deniz bilimleri akademisyenlerinin vereceği görüşe havale edilmiş. Deniz bulunmadığı takdirde karada bertarafi için gerekli başvuruların yapılacağı söyleniyor. Ama o bertarafin nerede hangi yöntemlerle yapılacağı sorusuna yanıt verilmediği gibi deniz dibinden çıkacak atıkların miktarı, nasıl taşınacağı ‘beyaz asbest' gibi ciddi tehlike barındıran içeriğin hangi yöntemle bertaraf edileceği de şimdilik meçhul” dedi.
“TRAFİK YÜKÜ ARTACAK”
Aslan şunları söyledi: “Atatürk Parkında Liman Genişleme Projesi alanında mevcut liman kapasitesinin yüzde 50 oranında artış sağlayacak olması, ayrıca proje için denizde dip taraması ve dolgu alanının yapılacak olması deniz kirliğinin oluşmasına, ekosistemin bozulmasına, Şehir merkezinde trafik yükünün artacağı, hava kirliliğinin oluşacağı kıyıların herkesin eşit ve serbest olarak kullanım hakkını ihlal edeceğini, kamu yararı ilkesine aykırı olacağı ortadadır. Liman kapasite artışı ile ilgili trafik yükünün artacağı ortada iken bilirkişi raporunun durumu görmezden gelmesi trafik ve ulaşım bilime aykırıdır. Karada ve Denizde artacak olan trafik yükü kentin hava kirliliğinin yanında deniz kirliliğinin artışına da neden olacaktır. Deniz kirliliğinden kaynaklı artış gösterecek olan koku ve gürültü kent yaşamında ciddi sorunlara neden olacaktır”
“GENİŞLEME DEĞİL YENİ BİR LİMAN YAPILMA SÖZ KONUSU”
ÇEKSAM Başkanı Semra Kabasakal ise dava süreci ile ilgili bilgi verdi. Bilirkişiler liman genişlemesi gibi bir rapor hazırladığını anlatan Kabasakal “Aslında burada bir genişleme değil yeni bir liman yapılması söz konusu. Yeni bir liman için gereken işlemler yapılması gerekirken genişleme gibi bir proje yapılmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı MİP’nin bütün taleplerini kabul etmiştir” dedi.
“BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ”
Son yapılan keşifte bilirkişinin verdiği raporun lehlerine olmadığını ifade eden Kabasakal şunları söyledi;”Davanın seyri değişecek. Birlikte hareket etmeli iyi bir eylem yapmalıyız. Kazanacağımız davayı kaybetmek üzereyiz. Bilimsel olarak liman genişleme işlemlerinin kentlerin ulaşım sosyo kültürel ve çevresel etkenler göz önüne bulundurularak yapılır kuralı mevcut iken bilirkişi raporunda özellikle mevcut ulaşım sorunu kentin sosyo kültürel ve çevresel konumuz göz önünde bulundurularak şehircilik ilkelerine aykırı bir şekilde rapor hazırlanmıştır. Liman kapasite artışı ile ilgili trafik yükünün artacağı ortada iken bilirkişi raporunda bu durum görmezden gelinmiştir. Limanın yapımı sırasında oluşacak zararlar bilimsel olarak incelenmemiştir. Dip taraması ve dolgu alanı yapımında çevre sağlığı ve deniz ekosistemine çok ciddi zararlar vereceği açık iken raporda bu husus hiç yer almamıştır. Daha çok MIP’ın ekonomik kazıncından bahsedilmiştir.”