Haber Merkezi
15 Temmuz darbe girişiminin ardından KHK ile işlerine son verilen KESK üyesi kamu çalışanları seslerini duyurabilmek için Özgür Çocuk Parkı yanında eylem yaptı. “ Haksız ve hukuksuz işten atılan KESK üyeleri işlerine iade edilsin”, “KHK’lar gidecek biz kazanacağız” pankartlarının açıldığı eylemde KESK adına açıklamayı Büro Emekçileri Sendikası Mersin Şube Başkanı Murat Doğan yaptı.
“15 Temmuz darbe girişimi üzerindeki sis perdesi yeterince dağılmamış olsa da girişim bahane edilerek hayata geçirilen 20 Temmuz sivil darbesinin neyi amaçladığının aradan geçen sürede
netleştiğini ifade eden Doğan, “Sivil darbe uygulamalarıyla OHAL döneminde bile askıya alınamayacak olan temel hak ve özgürlükler çiğnenmiş, darbe girişimi her tür anti demokratik uygulamanın gerekçesi haline getirilmiştir. Bunların başında da haksız ve hukuksuz ihraçlar gelmektedir” dedi.
KHK’lar eliyle resmi rakamlara göre 125 bin 678 kamu görevlisinin ihraç edildiğini anlatan Doğan, “Haksız, hukuksuz şekilde 4 bin 270’i OHAL KHK’leriyle, 431’i bu süreçteki Yüksek Disiplin Kurulu kararlarıyla ve 60’ı 375 sayılı KHK’nın geçici 35. Maddesi ile olmak üzere KESK’e bağlı sendikaların toplam 4 bin 761 üyesi ihraç edildi. İktidar, ilk aylarda ihraçlara yönelik tüm itiraz yollarının kapalı olduğunu açıkladı. Darbe dönemlerinde dahi görülmeyen bu uygulamaya içeride ve dışarıda itirazlar yükselince ve AİHM’e on binlerce başvuru yapılınca bir oyalama mekanizmasına ihtiyaç duyuldu” şeklinde konuştu.
“2 YIL, 5 YIL OLDU”
Bunun üzerine iktidarın AİHM’i de hukuksuzluğuna ortak ettiğini anlatan Doğan, “23 Ocak 2017 günü iki yıllık süre içinde kamudan ihraç edilmiş yüz binlerce kamu emekçisinin ihraç başvurularını değerlendirmek ve karar altına almak üzere kendisine bağlı OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu’nu görevlendirdi. Komisyonun görev süresi uzatıldıkça uzatıldı. Aradan 5 yıl geçti. Buna rağmen hala 8 bin 343 dosya karara bağlanmayı bekliyor. Komisyonun verdiği kararlarda ret oranı yüzde 87,3’tür. Bu oran bile komisyonun idari bir mekanizma olduğunu, iktidarın noteri gibi hareket ettiğini doğrulamaktadır” ifadelerini kullandı.
“HUKUK KARŞISINDA SUÇ İŞLİYORLAR”
Oyalama aracı olarak kurulan, iktidara bağlı, iktidarın talimatlarıyla hareket eden OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun hukuk karşısında suç işlediğini öne süren Doğan şöyle devam etti: “Görevde kaldığı her gün suçu katlanarak büyüyor. Komisyonun ret ettiği dosyalara itirazların yapıldığı mahkemeler bugüne kadar KESK’lilerin 312 dosyasını karara bağlamış, bu dosyalardan sadece 10’u için iade kararı vermiştir. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun çalışma tarzında olduğu gibi bu komisyonlarında da hangi tarihte, ne tür bilgi ve belgeleri incelediği, ne tür kanıtlara dayanıldığı, “kanıta” dayalı değerlendirme sonucu üyelik mi, mensubiyet mi, iltisak mı, yoksa irtibat mı tespit edildiği belirtilmemektedir” dedi.
“HUKUK GARABETİ VAR”
Hukuk garabetlerinden birinin de Barış Akademisyenlerine ilişkin komisyonun aldığı kararlar olduğunu vurgulayan Doğan şunları söyledi: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Barış Akademisyenleri hakkında yapılan başvuruları hükümete bildirmesinden sonra, hükümetin vereceği cevaba malzeme sağlamak üzere, 28 Ekim 2021 tarihinden itibaren peş peşe ret kararları vermektedir. Bugüne kadar toplamda 87 ret kararı veren OHAL Komisyonu 325 akademisyenin başvurusunu halen sonuçlandırmayarak oyalamaya ve hukuki sürecin önünü tıkamaya devam etmektedir. Aileleriyle birlikte yüzbinlerce insanın, anayasal haklarının ellerinden alınarak açlık ve sefalete mahkûm ettirilerek biat ettirilmeye çalışılması aynı zamanda insanlık suçudur. Bu suça iktidar, OHAL Komisyonu üyeleri ve iktidarın ihtiyacına uygun raporlar hazırlayan yerel kamu idarecileri ortaktırlar.
“BİZ KAZANACAĞIZ, GERİ DÖNECEĞİZ!”
Bu nedenle buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı, etkin olmayan, denetlenemeyen, kendisini anayasa ve yasalar üstü gören, hükümetin bir organı gibi çalışan ve idari bir mekanizma olan OHAL Komisyonu derhal lağvedilmelidir. Haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmedir. Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. Mağdur olan ihraç kamu emekçilerinin mağduriyet giderilinceye ve hukuksuz ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.”