KOOPERATİFÇİLİK İÇİN KANUN TEKLİFİ | SONSÖZ MERSİN
     
 
 
 
 
 

KOOPERATİFÇİLİK İÇİN KANUN TEKLİFİ



 

Haber Merkezi

 

HDP Mersin Milletvekili ve Tarım Komisyonu sözcüsü Dr. Rıdvan Turan, Türkiye’de kooperatifçiliğin yaşadığı sorunları meclis gündemine taşıdı. Konuyla ilgili TBMM başkanlığına bir kanun teklifi veren Dr. Rıdvan Turan, kanun teklifinin gerekçesinde; Türkiye’de modern anlamda kooperatifçiliğin, Avrupa’da olanın tersine, toplumun içsel dinamikleriyle şekillenmemiş, ortaya çıkışı askeri bürokratik elitin veya devletin müdahaleleriyle mümkün olmuş bir yapıda olduğunu söyledi.

 

KOOPERATİFLER MUHALEFETE KARŞI DEVLET VESAYETİ ALTINDA

“Bu noktadan itibaren kooperatiflerin her dönemde az ya da çok devlet vesayeti altında olduğu söylenebilir” diyen Turan, devlet vesayetinin, kooperatifleri ekonomik fonksiyonlarına indirgeyerek, basit bir ekonomik kalkınma aracı derekesine düşürerek, sosyal yönlerini yok ettiğini belirtti. Bu anlayışın, geniş kesimleri, muhalif akımların etkisine karşı devlet kontrolünde tutmanın da bir yolu olarak görüldüğünü aktaran Turan, “Bu kısır döngü, vesayetçiliği güçlendirmiş ve başarılı sayılabilecek tekil örneklere rağmen hiçbir zaman Türkiye’de kendi mecrasında devinen, bağımsız, sosyal, halkçı kooperatifçilik gelişememiştir. Adı kooperatif olan, özünde ise bürokratik ve vesayetçi kurumlar şekillenmiştir. Özellikle 12 Eylül askeri darbesinin kapısına kilit vurduğu ve ‘komünist icadı’ olarak yaftalamaya çalıştığı kooperatifler yok olurken, toplumdan kooperatif kültürü, yani yardımlaşma ve dayanışma da adım adım tasfiye edilmiştir. Kooperatiflere yönelik ekonomik ve siyasi saldırı dalgası, dayanışmacı toplumsal ilişkileri yok ederek, 24 Ocak kararlarıyla ülkeye giren neoliberalizm için de uygun bir toplumsal vasat oluşturmuştur. Piyasanın rekabetçi koşulları, kooperatifleri bir ticari şirket olarak var olmakla, yok olmak arasında bırakmış ve sonuç ekseriyetle yok olmak olmuştur. Kalanlar ise toplumsal dayanışma ve yardımlaşma yerine, kar odaklı kuruluşlara dönüşmüştür. Kuşkusuz kooperatiflerin başına gelmiş olanı, tek boyutta ele almak mümkün olmaz, ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal örüntüsü, emperyalizmle kurduğu bağımlılık ilişkisi ve daha birçok başka etken geldiğimiz noktayı şekillendirmiştir.

Son zamanlarda kooperatiflere toplumsal ilgi artsa da verili koşullarda kooperatifleri var etmek ve ayakta tutmak mümkün olamamaktadır. Türkiye’de 12 binden fazla kooperatif vardır ancak bunların çok büyük bir kesimi kelimenin gerçek anlamında kooperatif olmaktan uzaktır” dedi.

 

“ÇIKILMAZ BİR KARMAŞA SÖZ KONUSU”

Kooperatiflerin son derece bürokratik, dayanışmacı ilişkiler yerine rekabetçilik üzerine kurulu merkeziyetçi, devlet güdümlü, piyasa çalkantılarına terkedilmiş kurumlar hâline geldiğini de söyleyen Rıdvan Turan, ucuz hammadde üretmekten ileri gidemeyen, işlem hacmi ve sermayeleri son derece sınırlı kurumlar olduğunu bildirdi.

“Her şeyden önemlisi üç ayrı kanun hâlinde düzenlenmiş olan mevzuat, içinden çıkılamaz karmaşıklıktadır” diyen Turan, gerekçesini şöyle açıkladı; “İlgili mevzuat, ana kanun olarak 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na ek olarak 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu ve 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri Kanunu’dur. Kurulacak kooperatife göre 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu esas alınmakla birlikte, diğerlerinden birine göre de istikamet belirlenecektir. Yine kurulacak kooperatife göre Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı veya Çevre ve Şehircilik Bakanlıklarından birine bağlı olunacaktır. Vergi mevzuatı da dahil edildiğinde içinden çıkılmaz bir karmaşa söz konusu olmaktadır.

Kooperatiflerin temeli dayanışma yardımlaşma ve ortaklaşmadır. Devlet vesayeti altında olan, örgütlenme özgürlüğünün önünün bu kadar kapalı olduğu, yurttaşların süreçlere eşit ve demokratik katılımının önünün çeşitli biçimlerde kesildiği, kooperatif kurmanın da kooperatiflere ortak olmanın da bu kadar güç olduğu, dahası bir ticari kurum gibi vergisel yükümlülüklerinin olduğu bir ortamda kooperatifçilik zor bir uğraştır.

 

“VESAYETTEN KURTARMAK VE DEMOKRATİKLEŞTİRMEKTİR”

Oysa kooperatifler bir ülkenin sosyal siyasal ve ekonomik gidişatı açısından büyük önem taşır. Bu sebeple alternatif, dayanışmacı, sosyal bir kooperatifçilik için ilk etapta mevzuat boyutuyla yapılması gereken, üç ayrı yasa tarafından şekillendirilen kooperatifler mevzuatını tek bir yasaya indirgemek, vesayetten kurtarmak ve demokratikleştirmektir.

Diğer yandan, kooperatifler, Tarım, Ticaret ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sorumluluk alanından çıkarılarak bir kooperatifler bakanlığının sorumluluk alanında yapılandırılmalı ve üreticinin finansal sorunlarını çözmek için bir kooperatifler bankası kurulmalıdır.

Kooperatiflerin bürokratik ve vesayetçi yapılarını pekiştiren ‘yönetim kurulu’, ‘temsile yetkili kişiler’ gibi mertebeler kaldırılarak, üreticilerin inisiyatiflerinin önünü açmak için, genel kurul, kooperatifler meclisi ve yürütme kurulu gibi demokratik mekanizmalar oluşturulmalıdır. Geri çağrılma ilkesi bu mekanizmaların tümü için mevzuata eklenmelidir.

 

“HUZUR HAKKI’ MEVZUATTAN KALDIRILMALI”

Kooperatifleri şirketleştiren, karar alma süreçlerini yönetici bir elitin inisiyatifine terk eden ve kooperatifçiliği profesyonelleştiren bir unsur olan ‘huzur hakkı’ mevzuattan kaldırılmalıdır.

Kooperatiflerin bir araya gelerek üst birlik oluşturmaları teşvik edilmelidir. Kooperatiflerin ürettikleri ham maddeyi yarı mamul ya da mamul hâle getirmek için kendi bünyelerinde kurdukları küçük ve orta ölçekli işletmeler “ortaklar arası faaliyet” olarak nitelendirilmelidir.

Kooperatiflerin vergi yükü azaltılmalıdır. Yine küçük ölçekli kırsal kalkınma kooperatifleri, tarım satış kooperatifleri ile, kadınlar, 30 yaş altı vatandaşlar ve engelli vatandaşların kurdukları ve bu kesimlere hitap eden kooperatifler vergiden muaf tutularak tarımsal üretim için gerekli girdilerin Kooperatifler bakanlığınca bedelsiz karşılanması planlanmalıdır.

Kooperatiflerin bir diğer sorunu üst örgütlenme sorunudur. Kooperatifler bağlı oldukları üst örgütlerin baskısı altında kalmakla, üst örgüte katılmadan kendi başına kalmak arasında seçime zorlanmaktadır. Ancak kooperatif ile üst örgütlenme arasında karşılıklı sorumluluğa dayalı demokratik bir ilişki bir türlü kurulamamaktadır. Bu sorunun çözümü de yine mevzuat değişikliği ve demokratik aklın egemenliğiyle çözülebilir.

Bunlara ek olarak kooperatifçilik konusunda yetkinleşmiş, nitelikli gençlerin yetiştirilmesi zorunluluktur. İlköğretimde okutulması gereken kooperatif derslerinden başlanarak, yükseköğrenimde Kooperatif Üniversitelerinin açılmasıyla bu hedefe ulaşılmalıdır.

Aşağıdaki çalışma, bu çerçevede Türkiye’de kooperatifçiliğin yaşadığı çok sayıda sorun karşısında, alternatif bir kooperatifçiliğin örgütlenebilmesi için hazırlanmış bir kanun teklifidir.”

   
   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

  SOZ SÖZ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  SON SÖZ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 


  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER


 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
sonsozmersin.com © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA