Haber Merkezi
Gezi Direnişinin 8. yıldönümü nedeniyle Mersin Emek Demokrasi Platformu alanlara indi. Özgecan (Barış) Meydanı'nda düzenlenen etkinlikte basın açıklamasında Devlet-Mafya-Siyaset üçgenine dikkat çekildi.
Pankartlar açılarak sloganlar atılan grup adına açıklamayı okuyan DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, “Sekizinci yılında gezi direnişini selamlıyoruz” diyerek, 8 yıl önce bugünlerde Taksim Meydanı ve Gezi Parkı başta olmak üzere, yaşam ve yaşam alanlarına amansız bir şiddetle saldıranların karşısında; omuz omuza mücadele edildiğini söyledi.
“DAYANIŞMA OLDUK… UMUT OLDUK… BARIŞ OLDUK…”
“Dayanışma olduk… Umut olduk… Barış olduk…” diyen Göksoy, “Dayanışmamız ve verdiğimiz mücadele; etik, bilim, teknik ve hukuk tanımaz iktidarın Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’nı yok etme konusundaki ısrarlı çabalarının, amansız bir şiddete dönüşmesi ile birlikte ülkenin dört bir yanına yayılarak, dünya, toplum, kent ve demokrasi tarihinde izi silinemez, yepyeni ve evrensel bir boyut kazandı. Bu onurlu direniş ve evrensel dayanışma karşısında çaresizlerin ve korkakların günden güne daha da kirlenen politikalarına, günden güne tırmandırılan şiddetine, adaletsizliğine karşı; bıkmadan usanmadan meydanlarımıza yaşam alanlarımıza sahip çıkacağımızı tekrar ettik. ‘Meydandayız’ dedik. ‘Her yerdeyiz’ dedik. ‘Bir aradayız, buradayız’ dedik. ‘Hayır, bitmedi mücadele sürüyor’ diye uyardık…
“GEZİ; İKTİDARIN EN BÜYÜK KABUSU”
Milyonlarca yurttaşın güzel bir geleceğe dair umudunu yeşerten Gezi Direnişi, en zor zamanlarımızda dahi bizlere yaşam enerjisi olurken; iktidarlarının devamı uğruna bütün insani değerleri yok etmeye çalışan siyasi iktidarın bir türlü unutamadığı en büyük kâbusu olmayı sürdürüyor.
70 binden fazla öğrencinin, 140’tan fazla gazetecinin, milletvekillerinin, belediye başkanlarının ve on binlerce siyasinin tutuklu olduğu; Onlarca gazete, televizyon ve basın organının kapatıldığı veya baskı altında yayın yaptığı, KHK’larla iki yüz bine yakın insanın ihraç edildiği, akademinin neredeyse tamamen yok edildiği; üniversitelerin bölündüğü, Devlet-Mafya-Siyaset üçgeninin tüm kirliliğiyle gözler önüne serildiği, fabrikalarımızın, tersanelerimizin, limanlarımızın satıldığı, mega projeler, enerji ve altyapı inşaatları adı altında kıyılarımızın, ormanlarımızın, tarım alanlarımızın, derelerimizin talan edildiği, ‘Kanal İstanbul’ safsataları ile başta İstanbul, Diyarbakır olmak üzere ülkemizin kadim kentlerinin ve mahallelerinin, kentsel ve kırsal alanlarının yağmalandığı, her gün canımızı yakan işçi ve kadın katliamlarının, tacizlerin, tecavüzlerin cezasız bırakılarak sıradanlaştırıldığı ve İstanbul Protokolünden çıkma girişimlerinin tezgahlandığı, 434’ü sağlık çalışanı olmak üzere, 47.656 kişinin pandemi nedeniyle yaşamını kaybettiği, cezaevlerinde insan hakları ihlallerinin her geçen gün daha da arttığı, Kürt sorununda barışçıl çözümden kaçmak için iktidarın tüm siyasi manevralara başvurduğu, saray rejiminin iktidarını güçlendirme adına faşizmi kurumsallaştırma adımlarının atıldığı, demokrasiden, hukuktan, adaletten, insanlıktan, barıştan ve doğadan yana her türlü sesin giderek artan bir baskı ve şiddetle kısılmaya çalışıldığı bu günlerde, her şeye rağmen yaşamın sesi gürleşmeye başlıyor ve bir umut iklimi ülkemizi sarıyorsa bu dayanışmamızın ve direnişimizin gücünden ve haklılığındandır.
“KATİLLER CEZASIZ KALDI”
Gezi Direnişi, hepimize öyle bir ruh üfledi ki; her yerimizden enerji ve yaratıcılık fışkırdı! Tüm dünyaya örnek olan bu barışçı ve yaratıcı direniş öylesine akıl almaz ve amansız şiddetle bastırılmaya çalışıldı ki; 36 canımız gözlerini yitirdi, binlercesi yaralandı, onlarca canımızı sonsuzluğa uğurladık.
Gezi barışçıl ve hoşgörü eylemi olmasına rağmen, verilen emirleri yerine getirerek onlarca insanımızı katledenler; emir verenler tarafından kollandı, korundu. Yeterli araştırma ve soruşturma yapılmayarak katillerin yargılanması engellendi. Katiller cezasız kaldı.
“TEKRAR YAŞAYACAĞIZ”
Onlar bize Gezi’yi emanet ettiler. Geziden ‘umut’ doğdu, ‘dayanışma’ doğdu, ‘bir arada yaşam arzusu’ doğdu, ‘kardeşlik’ doğdu, ‘paylaşmak’ doğdu… Aynı zamanda kararlılık doğdu; irade doğdu ve en önemlisi sevgi doğdu… Gezide doğan bütün bu güzelliklere gözümüz gibi bakacağız, büyüteceğiz… Evet, Gezi sekiz yaşında! 2013 Mayıs-Haziran aylarında bütün güzellikleriyle hayatımıza giren Gezi Direnişinin sekizinci yılındayız! Bugünden itibaren, her zerresi içimize işleyen anları, kare kare, görüntü görüntü, slogan slogan, duygu duygu, tekrar yaşayacağız!
“KARANLIK GİDER, GEZİ KALIR!”
Mersin Emek ve Demokrasi Platformu olarak çocuklarımızın hatıralarına ve taleplerine sahip çıkmak için ellerimizde çiçekler, yüreklerimizde taşıdığımız barış ve kardeşlik duygularıyla bugün burada toplandık.
Buradan, bütün Türkiye’ye sesleniyoruz: Bulunduğunuz her yerde;Bir slogan söyleyin, Bir döviz yazıp resmini çekin, paylaşın;Bir ağaca çaput bağlayın; Parklara çıkın, forum yapın, sohbet edin, şarkılarımızı söyleyin. Çünkü biliyoruz ve eminiz ki…Gezi bulunduğumuz her yerde… Çünkü biliyoruz ve eminiz ki… Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ali İsmail Korkmaz, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik, Ethem Sarısülük, Berkin Elvan ve Mehmet İstif hala bize bakıyor… Çünkü biliyoruz ve eminiz ki…Güneş yüzlü çocukların son nefesiyle yıkanmış, İnsan selinden kalan kumdur Gezi.. Çünkü biliyoruz ve eminiz ki…Karanlık Gider, Gezi kalır!” diye konuştu.