Haber Merkezi
İstanbul Sözleşmesi için mücadelelerini sürdüren Mersin Kadın Platformu üyeleri, 100 bin TL’yi aşkın para cezalarına rağmen sokakları da meydanları da terk etmiyor!
Hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı nöbet eylemini sürdüren Platform Üyeleri, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtlığı Günü, 17 Mayıs Dayağa Karşı Dayanışma Günü’nün 34’üncü yıldönümü, savaşa ve Filistin işgaline karşı “tüm renklerimizle, nefrete inat yaşasın hayat” sloganıyla Özgecan Aslan Barış Meydanı’nda buluştu.
“KARŞI DURANLARIN MÜCADELESİ YÜKSELDİ”
Platform adına Zeynep Kaya bir basın açıklaması okuyarak, “Bugün de Mersin’de kadınlar ve LGBTİ+ ler hakları ve hayatları için sokakta! Mayıs ayını kadınların ve heteroseksizme karşı duranların mücadelesinin yükseldiği bir ay olarak anıyoruz.
Şubat 1987’de Çankırı’da bir hakimin ‘…ara sıra kavganın evliliğin tadı tuzu olduğu… Anadolu’da çok dikkatimi çeken bir söz var ‘karının sırtını sopasız karnını sıpasız bırakmamak gerek derler…’ diyerek erkek şiddetini aklamaya çalışması üzerine kadınlar dayağa karşı kampanya adı altında büyük bir kampanya düzenliyorlar. Kampanya öyle coşku ile büyüyor ki 17 Mayıs 1987’de İstanbul Yoğurtçu Parkında Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü gerçekleştiriyorlar. Bu kampanya sonra da devam ediyor ve ardından kadınlar şiddet odaklı çalışan kurumlar kuruyor, hukuki ve hak mücadelelerine devam ediyorlar. Yani bizler o günlerden bugünlere bu karanlıkla mücadele ediyoruz. O günler de bugünlere benziyordu. O günlerde de anayasal haklarımız olan şiddetsiz şekilde gösteri ve yürüyüş düzenlemek hakkımız bu kez 12 Eylül Faşist Cuntası tarafından engelleniyordu. Uzun bir toplumsal sessizliğin ardından ilk sokağa çıkanlar artık şiddete ‘yeter!’ diyen kadınlardı. Mezapotamya’nın İştar’ından, Anadolu’nun Baciyan-ı Rum’undan, Nezihe Muhiddin’den, Zabel Yesayan’dan aldığımız gelenekle, mücadele ve isyanla, bu karanlığı yırtmıştık. Bugün de bütün bu karanlığa ve geleceksizliğe karşı buradayız, sokaktayız. Terk etmiyoruz!
SOKAKLARI DA MEYDANLARI DA TERKETMİYORZ!
Bu kimselerin içine sinmeyen ‘tam kapanma’ içinde andığımız bir gün daha vardı. 11 Mayıs İstanbul Sözleşmesinin imzaya açılmasının 10. Yılıydı. Kadınlar için on yıllardır birçok koldan yürüttükleri erkek şiddeti ile mücadelede çok önemli bir kazanımdı. Türkiye Sözleşmeyi imzalayan ilk ülke oldu. Ama o zamanın yine AKP’li olan hükümeti o günlerde bu sözleşmenin imzalanmasını bol bol ve coşku ile duyurmuş, Sözleşmeyi özellikle uluslararası arenada kendi başarısı olarak göstermeye çalışmıştı. Bugünse kadınların yaşam haklarını küçük seçim pazarlıklarına feda etmeye yelteniyor.Bu durum açıkça cinsiyet eşitliği ve kadınların hayatlarının meşruluğunu içselleştiremediklerinin kanıtıdır. Tekrar buradan söyleyelim; Bizler İstanbul Sözleşmesini nasıl emek emek kazandıysak öyle de savunacağız. Kadınların ve LGBTİ+ların yaşamları sizin siyasi malzemeleriniz değildir. Aklınızdan bile geçirmeyin!
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİZİM! VAZGEÇMİYORUZ!
Cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadelemiz büyüyerek devam ediyor. Heteroseksizm ve ikili cinsiyet kodları üzerinden kurulan her türlü sömürü sistemine karşı 17 Mayısı Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtlığı Günüydü. Bizler, ataerkinin ezdiği bütün ötekiler, atanmış cinsiyetlere, atanmış ilişkilere, atanmış hayatlara karşı bir bütün olarak buradayız!” dedi.
ALIŞIN BURDAYIZ! ÖZGÜRLÜK NEFRETİNİZDEN BÜYÜK!
Mersin Emniyetinin yılmadan yazdığı 100 bin TL’yi aşan cezalara rağmen kadınlar olarak sokakta olduklarını vurgulayan Kaya, “Bizler ölmek istemiyoruz dediğimiz için 100 bine yakın ceza ile durdurulma çalışılırken bu ülkede kalabalık bayram namazları teşvik ediliyordu. 2 yıla yakındır ağır stres, iş yükü ve risk altında çalışan sağlık emekçileri kreşsiz plansız beceriksiz tedbirler sebebi ile çocuklarını evde yalnız bırakmak ya da hastanelere götürmek zorunda kalırken, şampiyonluk kutlamaları emniyet güçlerince keyifle izleniyordu.
Bu hayatın karanlık yanı.. ama bir yandan da; Bizler bu cezalarla yıldırılmaya çalışılırken ve ona rağmen sokakları terk etmezken Filistin halkı da bitmek bilmeyen İşgalci İsrail ablukası altında direnmeye devam ediyordu. Bizler de burdan hem Filistin’deki direnen kadınlara ve Filistin halkına selam ediyor hem de Rachel Corrie’nin anısıyla dayanışma duygularımızı iletiyoruz.
“DAYANIŞMAMIZI BÜYÜTECEĞİZ!”
Rachel’in dediği gibi; ‘Zulüm bizdense ben bizden değilim!’Ve tekrar hatırlatalım,
Sizler savaşı savunurken, bizler hep barışı savunacağız! Sizler mafya babaları ve cemaatlerle küçük hesaplar yaparken bizler dayanışmamızı büyüteceğiz!
Sizler iktidar hırsı ile halklara yalan söylerken, bizler yeni capcanlı sınıfsız sömürüsüz bir hayatı öreceğiz!
Sizler tarihin karanlık sayfaların gömüleceksiniz, bizler çocuklarımıza bu karanlık günleri ve sizleri daha güzel bir hayatın içinden anlatacağız!
Sizler gideceksiniz, bizler kalacağız! Hayatlarımızdan ve haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz!
Yaşasın kadın dayanışması!” diye konuştu.