Haber Merkezi
Türkiye'deki tüm Tabip Odalarının başkan ve yöneticileri, Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyeleri Ankara'da sağlık Bakanlığı önünde, Tabip Odası üyeleri ise tüm Türkiye'de aynı gün ve saatte İl Sağlık Müdürlüklerinin önünde toplanarak ”Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz. Ölümleri durdurun” diyerek eylem yaptı.
Ülke genelinde İl Sağlık Müdürlüğü önünde yapılan eylem Mersin’de 7 sağlık örgütünün katılımı ile Valiliğin Sağlık Müdürlüğü önüne izin vermemesi nedeniyle Özgür Çocuk Parkında yapıldı.
Mersin Tabip Odası, Mersin Dişhekimleri Odası, Mersin Eczacı Odası, Mersin Aile Hekimleri Derneği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şubesi, Genel Sağlık İş Mersin Şubesi ile Birlik Dayanışma Sendikası üyeleri ellerinde pankart ve dövizlerle alanı doldurdu.
‘KONTROLSÜZ NORMALLEŞEMEME’ BAŞARISIZ
Burada bir basın açıklaması yapan Tabip Odası Başkanı Dr. Mehmet Antmen, 13 Nisan Çarşamba günü Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan iki haftalık ‘kısmi kapanma’nın 1 Mart’tan bu yana uygulanan ‘kontrolsüz normalleşememe’ halinin ne denli başarısız olduğunun ifadesi olduğunu aktardı.
“Yeni kısıtlamalar adı altında alınan önlemler de iktidarın pandemi sürecine dönük bilimdışı bir anlayışın ürünüdür” diyen Antmen, alındığı söylenen önlemlerin, ölümleri durdurmayacağını, sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorlu koşulları değiştirmeyeceğini işaret etti.
“HER GÜN BİR UÇAK DOLUSU YURTTAŞIMIZI TOPRAĞA VERİYORUZ”
Pandeminin yoksulları ve işçileri vurduğunu ifade eden Dr. Mehmet Antmen, “Her gün bir uçak dolusu yurttaşımızı toprağa veriyoruz. Her gün yurttaşların on binlercesini hasta eden pandemiyle ve pandeminin kötü yönetimiyle karşı karşıyayız. İktidar bilimin, meslek örgütlerinin sesine kulağını tıkamakta, sermayenin çıkarlarına uygun kararları uygulamaktadır. Bu tedbirler paketi halkı oyalama paketidir.
“SALGINI YÖNETMEK YERİNE ALGIYI YÖNETMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Yaşadıklarımız, Gabriel Garcia Marquez’in ‘Kırmızı Pazartesi’ romanındaki gibi her şeyin herkesin gözü önünde olmasını andırıyor. Böyle olacağını başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün yönetenler biliyordu. Ancak tüm uyarılarımıza rağmen gereken önlemleri almak yerine tabloyu seyretmekle yetindiler. Baştan beri yaptıkları gibi hala salgını yönetmek yerine algıyı yönetmeye çalışıyorlar; ‘aşı umudu tacirliği’ yaparak insanları oyalıyorlar. Mızrak çuvala sığmayınca da ‘Maske, Mesafe, Hijyen’ tekerlemesiyle suçu vatandaşlara atıyorlar” dedi.
“TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI!”
Bir yıldır her zaman olduğu gibi mesleğin ve meslek örgütünün üzerlerine yüklediği sorumlulukla söylenmeyeni söylemeye, görünmeyeni görünür kılmaya çalıştıklarını aktaran Antmen, halk sağlığını önceleyen bilimsel bilgiler ışığında salgının ilk gününden itibaren Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler talep ettiklerini anımsattı. “Randevu taleplerimize yanıt gelmedi” diyen Mehmet Antmen, “50 metreye varan yazılar yazdık, cevap alamadık, medya aracılığıyla uyardık yapılması gerekenleri söyledik ama duyulmadık. Bugün buradayız çünkü duymama görmeme şansınız yok, bugün buradayız çünkü ölümleri görmeye tahammülümüz kalmadı, meslektaşlarımızın tükendiğine tanıklık etmeye tahammülümüz kalmadı!
“CAN KAYIPLARI GERÇEK RAKAMLARIN ANCAK ÜÇTE BİRİNİ YANSITAN RESMİ RAKAMLARDA BİLE 250’Yİ AŞTI”
Bugün geldiğimiz noktada, eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi neticesinde kontrol altına alınamayan COVID-19 pandemisi üçüncü ve en büyük pikini yapıyor. Günlük vaka sayıları 60 bine dayandı, can kayıpları gerçek rakamların ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlarda bile 250’yi aştı.
Hastanelerimiz COVID-19 hastalarıyla doldu, yeni açılan servisler dahi ihtiyacı karşılamaya yetmiyor, yoğun bakımlarda yer bulunamıyor. Her gün çaresizlik içinde yeni ölümlere tanıklık etmekten tükeniyoruz. Bu tablodan sadece COVID-19 hastaları değil, COVID-19 dışı hastalarımız da mağdur oluyor, ertelenemez sağlık sorunları için gereken hizmete ulaşamıyorlar.
YETER! BİN DEFA YETER!
Bu kâbusu hep birlikte durduralım. Mersin Sağlık Örgütleri olarak bugün, bu saatte iktidarı uyarmak, topluma çağrıda bulunmak için ‘Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz! Ölümleri durdurun!’ diye haykırmak için Ankara’da Ulus Meydanı’nda, Mersin’de ve Türkiye’nin bütün illerinde de alanlardayız.
Sağlık örgütleri olarak iktidarı bir kere daha uyarıyoruz: Geç kaldınız, önlenebilir ölümleri önlemediniz! Her gün yüzlerce insanımızı kaybettiğimiz son durumda acil adımlar atılmalıdır:
Mevcut sağlık politikalarının başarısız olduğu artık kabul edilmeli; sağlığa bütüncül bakan toplum ve sağlık örgütlerinin katılımıyla dayanışma içerisinde yeni bir sağlık sistemi kurulmalıdır.
Pandemi ile mücadele, derhal geniş katılımlı yerel pandemi kurullarına devredilmelidir. Bu kurullara yerel yönetimler, sağlık emek ve meslek örgütleri ve toplum dahil edilmelidir.
Bilimsel kriterlere uygun filyasyon çalışmalarına hızla başlanıp salgının ilk kaynağına ulaşılmalı, bireyler hastalanmadan veya hastaneye gelmeden gerekli adımlar atılmalıdır.
“ÇARKLAR DURDURULMALIDIR”
Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan; AVM, fabrika, lokanta, atölye, şantiye gibi kalabalık ve kapalı alanlar derhal kapatılmalıdır. En az 14 gün, tercihen 28 gün zorunlu üretim alanları dışında çalışanlar hiçbir şekilde mağdur edilmeden çarklar durdurulmalıdır. Zorunlu üretim alanlarında çalışanlar için işyerine ulaşmada ve iş yerlerinde fiziksel önlemler alınmalı, dönüşümlü çalışma modelleri ile çalışma ortamlarında bulunan sayısı azaltılmalıdır.
Uluslararası dolaşım en aza indirgenmeli ve yalnızca çok gerekli şartlarda olmalı, yurtdışı seyahatlerinde 14 gün karantina uygulanmalıdır.
AŞI TEMİN SÜRECİ ŞEFFAF OLMALI
Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Etkili bir aşılama programı uygulanmalıdır. Aşı temini ile ilgili süreç şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı, toplumun önüne net bir aşı takvimi konulmalıdır. Mevcut durumda hızlı aşılama salgınla mücadelenin en önemli parçasıdır. Aşıda patenti ortadan kaldıracak uluslararası adımlar atılmalıdır.
“SAĞLIKÇILAR TÜKENDİ”
Sağlık çalışanlarının mevcut pandeminin yükü yetmezmiş gibi iktidarın vurdumduymazlığıyla daha da tükendiği görülmelidir. COVID-19’un meslek hastalığı kabul edilmesi gibi basit bir adımın bile atılmaması halen bir ayıp olarak ortada durmaktadır. Halen atanmayı bekleyen ve KHK ile gerekçe gösterilmeden ihraç edilmiş tüm sağlık çalışanları hızla salgınla mücadelede yerlerini almalıdır. Sağlık çalışanları artık dinlenebilmelidir.
“BİLİMSEL SORUMLULUĞU ALMAYA HAZIRIZ”
Bilim insanlarına çağrımızdır: Verilerin kamuoyu ile paylaşılmadığı, bağımsız bilimsel çalışmaların engellendiği şartlarda sınırlı sayıda da olsa eldeki mevcut verileri ile ülkenin, bölgelerin, risk gruplarının özgün durumlarının gösterilmesi gerekir. Bilim insanları yayın üretme konusunda Bakanlığın çizdiği çerçevenin dışına çıkmalıdır; TTB bilimsel sorumluluğu almaya hazırdır.
“TALEPLERİMİZ HAKKIMIZ”
Topluma çağrımızdır: Sosyal haklarımızın korunması; temel gıda, su, ısınma, barınma, temizlik ihtiyaçlarınızın karşılanması salgınla mücadelede iktidarın görevidir. Temiz hava, güneş ve fiziksel hareketliliğinizi sağlayacak alanlar ve düzenlemeler organize etmek yine iktidarın sorumluluğundadır. Ekonomik çıkarlar için sağlığımızı hiçe atarak çalıştırıldığımız işyeri ortamlarına gitmemeyi talep etmek en doğal sağlık hakkı talebimizdir. Hareketliliği azaltıp bulaşı önlememiz için ekonomik destek, zamanında aşılanma, şeffaf bilgi edinme yurttaşlık haklarımızdır.
“YANLIŞ POLİTİKALAR SOSYAL CİNAYETTİR”
Uyarılarımıza rağmen yanlış sağlık politikalarında ısrar edilmesi, sosyal cinayettir.
Toplumun ve sağlık çalışanlarının canını ve sağlığını riske atan vurdumduymazlığına daha fazla tahammülümüz kalmamıştır.
Siyasi ve ekonomik çıkarları değil insanı önceleyin!
Artık tükendik, söylenecek sözümüzü tükettik. Çığlığımızla buradayız! Bu çığlık hepimizin!” diye konuştu.