Haber Merkezi
MERCAN TV’de yayınlanan Arka Plan Programına konuk olan Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Mersin Şube Başkanı Nesime Aslan, var olan sorunların yanı sıra pandeminin getirdiği olumsuz koşulların yarattığı etkiler giderilmeden başlayan eğitim sürecini değerlendirdi.
Öğretmenler için aşılama başlamasına rağmen hem ikinci doz uygulaması için gereken süre hem de tüm emekçilerin aşı kapmasında olmamasının endişe yarattığını belirten Aslan, öğretmen ihtiyacının giderilmemesi, okullardaki fiziksel eksiklikler ile yardımcı eleman yetersizliklerinin giderilmemesinin eğitime büyük darbe vurduğunu söyledi.
“ÖĞRETMEN İTİBARSIZLAŞTIRILDI”
SORU: Biraz zorlu bir süreçten geçiyoruz. Eğitimde başlıca sıkıntılar nelerdir?
N. ASLAN: Salgın sürecine girmeden yaşadığımız çok ciddi sorunlarımız mevcuttu. Özellikle öğretmenlerin motivasyonu, mali anlamda rahatlamaları, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, atanamayanlar mücadele ettiğimiz anlardı. İdari kadroların psikolojik baskıları, mobbingler öğretmenlerimizin çalışma heveslerini aşağıya çeken önemli etkenlerdir. Ve bunlar ne yazık ki sürmekte.
Pandemiyle birlikte tabi ki bunlar da daha çok belirginleşti. Eğitimde fırsat eşitsizliği ve ticarileşme daha da arttı. Doktoru, polisi, askeri öğretmen yetiştiriyor ama öğretmen nerede? Hangi itibarda, hangi ücrette, hangi hakta ön planda? Öğretmenlikle alakası olmayan, Milli Eğitimin içini bilmeyen insanlar dahi ‘öğretmenlere oturdukları yerden para kazanıyorlar, öğretmenler rahata alıştılar yaklaşımlarla itibarsızlaştırmaya yapabildi.
Oysa pandemi eğitim ve öğretimin önemini bir kez daha ortaya koydu. Öğretmenin, yüz yüze eğitimin ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı.
Şuan yapılan zaten uzaktan eğitim değil öğretidir. Çünkü biz öğrencimizin davranışında bir gelişim kaydedemiyoruz. Eğitim öğretim bir bütündür.
FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ UÇURUMA DÖNDÜ…
SORU: Teknolojik altyapı ihtiyacı öğrenci kadar öğretmeni de vurdu mu?
N. ASLAN: İnterneti olan ile olmayan öğrenci eşitsizliğe maruz kaldı. Bakanlığımız 500 bin tablet dağıtacağını söyledi ama 360 bin civarında tablet dağıtıldığını biliyoruz. Geri kalan tabletler dağıtılmadı. Peki, var olan eksik karşılandı mı? Öğrenciler yine dağlarda internet peşinde koşmaya devam ettiler. Evinde bilgisayarı, tableti olan öğrenci bir tık öne geçti. Özel ders alan öğrenciler ise onlarında önüne geçti. Mersin’de elektrik bağlantısı olmayan öğrencilerimiz bile var. Bu öğrencileri nasıl aynı kefeye koyup değerlendireceksiniz? Bu öğretmenlere de yük bindiriyor.
‘Benim çocuğumun donanımı var, her gün derse katılıyor, benim çocuğuma 100 verin’ deniliyor. Bu beklentiyle öğretmen ve veli karşı karşıya bırakıldı. Çözüm ile için bir şey yapıldı mı? hayır. Sorunlara çözüm üretilmeden biz eğitimde yol almaya devam etmeye çalışıyoruz.
Veliler öğretmen ise kendileri ve çocukları için tablet veya bilgisayar gerekli ki bunlar yüklü külfetler. Veli için de bu durum geçerli. 3 çocuğu var ise ne yapacak?
“EĞİTİMDE GÜNÜ KURTARARAK, GELECEKTEN ÇALIYORUZ”
SORU: Eğitimde günü kurtarmak nasıl bir tehlike?
N. ASLAN: Eğitimde günü kurtarmak gelecekten çok büyük pay çalmaktır. Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocukların geleceğinden çalışıyoruz. Bu adaletsiz şartlarda onlara hangi adaletli geleceği emanet edeceğiz?
Eğitimde kaliteden ödün verme beklentileri de var. Bu süreç öğretmenleri, öğrencileri ve velileri baskı altına aldı ve çok yordu.
YÜZ YÜZE EĞİTİME SORUNLARLA BAŞLADIK
SORU: Yüz yüze eğitime geçtik. Nasıl bir tablo var karşımızda?
N. ASLAN: Aşını yapılmış olması bizi kurtarmıyor çünkü iki aşı arasında bir aylık bir süre söz konusu. Ama biz bu bir aylık süreyi beklemeden bu sorunla eğitme başladık. Birikmiş sorunlara giremeden sağlık sorunu ile eğitim emekçisi baş başa bırakıldı. Korku, tedirginlik yaşanıyor. Sadece öğretmenler aşılanıyor ama okulda sadece onlar yok, diğer görevliler de var. Bunların hiçbiri aşılanmaz ise sadece öğretmenin aşılanması ile bu iş nereye varır?
Tüm bu sorunlarla eğitim-öğretimi başlattık. Geçen dönem sınav olmayan liseliler bu dönem sınav sürecine sokulacak. Nisan’da ikinci dönem sınavları yapılacak.
Ama sınıfların fiziki yapıları mümkün oldu mu? Kesinlikle bununla ilgili çalışmalar ne kadar yapıldı? Ek öğretmen ihtiyacı ar bu karşılanabilecek mi? Bu ayrı bir soru işareti.
“OKULLARIN BÜTÇESİ YOK, İHTİYAÇLAR VELİNİN SIRTINA BİNDİRİLİYOR”
SORU: Pandemi ile okullarda en başta karşılaşılan sorun sağlık mı? Eğitim ikinci plana mı atılacak? Okullarda nasıl korunacaksınız?
N. ASLAN: Maske, mesafe, temizlik dışında önlemler çok önemli. Devletimizin öğretmenine, tüm çalışanına sahip çıkması gerekiyor. Sınıflar ikiye bölündüğünde fiziki yapı buna uygun mu? Bunu sorgulamak gerekiyor ki bir çok okul bu bölünmeye uygun değil. Okullar düzenli geliri olan, bağlı olduğu kurumu tarafından bütçe ayrılan yerler değil ki bu ayrı bir sorun Pandemi var yada yok bu durum velinin sırtına bindirilmiş bir yük. ‘Okul aile birliğini işletin, bağışçılardan yararlanın, çevrenizdeki kurum-kuruluşlarla iyi ilişkilerle temin edin’ deniliyor. Hiçbir bütçesi olmayan okula siz maske, temizlik malzemesi konusunda veliye baskı yapıyorsunuz. Pandemiden önce de bu işliyordu, pandemi ile yine devam ediyor. Oysa sosyal devlette eğitim parasız olmalı ve herkesin fırsat eşitliği sağlanmalı.
OKULLARDA TEMİZLİK GÖREVLİSİ YOK!
SORU: Neler yapılmalı?
N. ASLAN: Bilim Kurulu’nun önerileri doğrultusunda hareket edilmeli. Tüm öğrenciler aynı anda okullara çağrılmadan, sınavlar farklı zaman aralıklarında, fiziki olarak hazırlanmış sınıflarda yapılmalı. Temizlik malzemeleri belediyeden oradan buradan değil bakanlık tarafından sınırsız şekilde sunulmalı.
Okullarda bugün temizlik görevlileri yok. Her kullanımlardan sonra lavaboların, tuvaletlerin, koridorların, sıraların temizlenmesi gerekiyor. Temizlik görevlisi veya yardımcı hizmetli ataması yapılmalı.
“SÖZ VERİLEN 3600’Ü İSTİYORUZ”
SORU: Öğretmenler için acilen yapılması gerekenler nelerdir?
N. ASLAN: 3600 ek gösterge uygulaması söz verildiği gibi acilen getirilmelidir. 3600 ile öğretmenler hem emekli ikramiyelerini hem de maaşlarını daha fazla alabiliyorlar. Yurtdışında emekli öğretmenler dünyayı geziyor ama bizim ülkemizde emekli olan öğretmenlerin maaşları yarıya düşüyor. Bu durumda yaşam mücadelelerini olumsuz etkiliyor. 3600 bu noktada önemli.
20 bin öğretmen atanacağı söyleniyor ama Sayıştay’ın belirlediği öğretmen ihtiyacı bile bunun 7-8 katı. Oysa öğretmen ihtiyacından zaten çok daha da fazla.
Öğretmenlerin maruz kaldığı mobbing, atamalardaki liyakatsizlikler, mevzuatlardaki sorunların yarattığı adaletsizliğin giderilmesi için de mücadele veriyoruz. Bir yandan da liyakatsiz, taraflı atanmış okul idarecileri ile boğuşuyoruz. Bu tüm Türkiye’de var olan ve öğretmenleri en çok zorlayan sorunlardan biri. Eğitim emekçileri olarak; işi bilen değil, ‘atandım, artık ben buranın kralıyım’ tavrı içinde olan okul idarecileri ile mücadele etmek zorunda kalıyoruz.
“SENDİKA İLE YANLIŞA ‘YANLIŞ’ DİYEBİLİRSİNİZ”
SORU: Eğitimcilerin yaşadığı sorunların çözümünde örgütlü mücadele ne anlama geliyor?
N. ASLAN: Öğretmen arkadaşlarımızın örgütlü olması önemli çünkü özlük haklarının, kendilerine yapılan haksızlıkların, mücadele sahası biz sendikalar olmalıyız. Öğretmenlerin yapılan haksızlıklara boyun eğmemesi ve bunları sendikalara iletmeleri de önemli. Bir yerde bir yanlış var ise ‘burası yanlış’ dediğinde hala ısrar ediliyorsa orada ‘dur’ diyebilmenin en önemli yoludur sendika. Biz de Eğitim-İş Sendikası olarak parasız, laik, ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde olan bir sendika olarak yolumuza devam ediyoruz. Sendikalara ilgi artıyor. Çünkü insanlar haksızlıkları gördüklerinde nerede, nasıl mücadele edebilecekleri ile ilgili artık farkındalığa sahipler ve bu ışıkta sendikalara talep arttı. Bu noktada tüm emekçilerin çalabileceği bir kapısı olması çok güzel. Biz tüm eğitim emekçilerimizin arkasında verebilecekleri her türlü mücadeleyi birlikte vermeye hazırız.
SORU: Son olarak ne eklemek istersiniz?
N.ASLAN: Var olan sorunlarla açılan eğitim - öğretim dönemimizde tüm öğretmen arkadaşlarımıza, eğitim emekçilerine, öğrenci ve velilerimize sağlık ve başarı diliyorum. Biz her daim yanlarındayız.