Haber Merkezi
Haksız, hukuksuz bir şekilde işinden atılan ve üzerinden geçen 5 yılın ardından görevlerine iade edilmeyen KHK’ lilerin işine iadesi için toplanan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri, “Oyalamaya hayır! Haksız ve hukuksuz ihraçlar görevlerine iade edilmelidir!” çağrısı yaptı.
KHK ile işinden atılanlar adına açıklama yapan KESK’e bağlı Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül, “Mücadele tarihi boyunca darbelerin, baskıların ve anti demokratik uygulamaların hedefi olan KESK, nereden gelirse gelsin her zaman darbelere karşı olmuş, darbelerin asıl hedefinin emek ve demokrasi mücadelesi olduğunu savunmuştur. Beş yıl önce gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişimi başarısız olmasına rağmen, 20 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL ve ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile iktidar, ‘darbecilerle hesaplaşmak’ adı altında kendisi için tehdit olarak gördüğü herkesi hedef almış, siyasi ve idari tasarruflarla kitlesel ihraç politikası benimsemiştir.
“KHK’LERLE 135 BİNİ AŞKIN KİŞİ FİŞLENDİ”
OHAL döneminde bugüne kadar çıkarılan KHK’lerle 135 bini aşkın kişi fişleme, müdür/kurum kanaati, sosyal medya paylaşımları, sosyal çevre soruşturması, sendika üyeliği, banka hesabı vb gibi normal koşullarda asla suç olarak değerlendirilemeyecek gerekçelerle kamudan ihraç edilmiş, hukukun temel ilkeleri ayaklar altına alınmıştır. Bu durum bakanlıklar bünyesinde kurulan ‘İhraç komisyonları’ eliyle hala devam ettirilmektedir.
Herkesin çok iyi bildiği gibi, hukuken somut delillere, yargı kararlarına, mevzuata uygun yürütülen idari soruşturmalara dayanmayan tüm kararlar yasa dışıdır. Bu nedenle KHK ihraçlarının hukukla, adaletle açıklanacak hiçbir yanı yoktur. Kamuda yaşanan ihraçların niteliğine, kararların alınış şekline, ihraç edilenlere ‘savunma hakkı’ bile tanınmamasına bakıldığında OHAL ve KHK’lara gerekçe olarak gösterilen ‘darbecilerle mücadele’ söyleminin gerçeği yansıtmadığı açıktır” diye konuştu.
“HUKUK GÖZ GÖRE GÖRE KATLEDİLDİ”
Devlet kurumlarının karar alırken her konuda tarafsız ve hukuka uygun davranması gerektiğini söyleyen Sümbül, “Ancak Türkiye’de özellikle 15 Temmuz sonrasında yaşananlar, idarenin keyfi kararları ile hukukun nasıl göz göre göre katledildiği, temel sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasının bile ‘suç’ kapsamına alınarak doğrudan cezalandırma yöntemlerinin hayata geçirildiğini göstermektedir. Bugüne kadar haklarında soruşturma yürütülen ve savcılıklar tarafından takipsizlik kararı verilen, aralarında KESK üyelerinin de bulunduğu, on binlerce kamu emekçisinin görevlerine geri dönmesinin önünde herhangi bir yasal engel yoktur. Bu açık gerçeğe rağmen, arkadaşlarımızın görevlerine başlatılmaması hukuksuzluğun geldiği noktayı göstermektedir. Örneğin ilgili makamlara dilekçe ile başvuran kamu emekçisi hakkında, ihraçlara neden olan suçlamalarla ilgili herhangi bir soruşturmanın olmadığı ortaya çıkmasına rağmen gerekli adımlar ısrarla atılmamaktadır.
“HUKUKA VE DEMOKRASİYE KARŞI AÇIK BİR MEYDAN OKUMADIR”
Kamu görevlilerinin, sendikalarının aldığı kararlar doğrultusunda toplu eylem hakkına sahip oldukları; uluslararası sözleşmelerde, insan hakları sözleşmelerinde, Anayasa ve mahkeme kararlarında hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıkça tanınmıştır. Bu konuda çok sayıda AİHM, Danıştay ve idari yargı kararı bulunmaktadır. Kamu emekçilerinin iç hukuk ve uluslararası hukukta güvence altına alınan demokratik haklarını kullandıkları için suçlanmaları, ihraç ve sürgün cezaları ile karşı karşıya kalmaları kabul edilemez. En temel sendikal faaliyetlerimizin adli ve idari soruşturma, ceza konusu yapılamayacağına dair sayısız mahkeme ve AİHM kararı olmasına karşın yargı kararlarının yok sayılması, hukuka ve demokrasiye karşı açık bir meydan okuma anlamına gelmektedir.
Sendikal faaliyetlerin hiçbir suretle cezalandırılamayacağı uluslararası sözleşmelerde, insan hakları sözleşmelerinde, Anayasa ve mahkeme kararlarında hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıkça tanınmıştır. Bu konuda çok sayıda AİHM, Danıştay ve idari yargı kararı bulunmaktadır. Kamu emekçilerinin iç hukuk ve uluslararası hukukta güvence altına alınan demokratik haklarını kullandıkları için suçlanmaları, ihraç, açığa alma ve sürgün cezaları ile karşı karşıya bırakılmaları tamamen hukuksuzdur. OHAL KHK’lerinden güç alarak her türlü hukuksuzluğa imza atanlar yargı önünde mutlaka hesap vereceklerdir” ifadelerine yer verdi.