Haber Merkezi

Mersin Barosu tarafından Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) konulu online seminer düzenlendi.

Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz’ın moderatörlüğünde, Türkiye Barolar Birliği KVKK Komisyon Başkanı-İstanbul Barosu Disiplin Kurulu üyesi Av. Hüseyin Köprülü’nün sunumuyla yapılan seminere ilgi yoğun oldu.

Ekinliğin açılış konuşmasını yapan Yeşilboğaz, “Herhangi bir kişiye ait olan özel bilgilerin kendi izni olmaksızın gerçek ya da tüzel üçüncü kişilerle paylaşılması, 2016 yılında çıkarılan KVKK ile birlikte suç kapsamına alınmıştır. Kişisel verilerin gizliliğinin ihlal edilmesi durumunda bilgisi paylaşılan kişinin kimliği, adresi, özel yaşamı, kendisinin istemediği kişilerin eline geçebilir ve bu durumda özel bilgileri paylaşılan kişi, bilgisini paylaşan kişi ya da kuruluş hakkında suç duyurusunda bulunma hakkını elde eder. Kişisel verilerin korunması yasal bir haktır. Bu nedenle hem tüm vatandaşların, hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait özel bilgileri elinde bulunduran avukatların, doktorların, mali müşavirlerin, şirketlerin, vs. bu yasaya uymaları ve ellerinde bulundurdukları şahsi bilgileri üçüncü şahıslardan ve firmalardan saklamaları zorunludur. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun ihlal edilmesi, son derece ağır yaptırımları da beraberinde getirebilir. Ancak bu kanunun yeterince uygulanmaması sebebiyle, ihlallerin de arttığını görmekteyiz. Bu nedenle bu yasa tam anlamıyla uygulamada hayata geçmelidir. Dijital bir çağda yaşıyoruz. Bilgi alışverişinin çok hızlı el değiştirdiği, kanunda istismar ve ihlal edilebilecek bir süreçten geçtiğimizi hepimiz biliyoruz. Telefonlarımıza gönderilen mesajlarda dahi bu ihlaller yaşanıyor. Bunun yanı sıra, mesleğimizi icra ederken insanların kişisel bilgilerine ulaşıyorsunuz. Bu kişisel bilgilerin sizdeki sorumluluğu nedir? Bunları çok iyi bilmemiz gerekiyor. Kişisel verilerin ihlalinde vatandaşlar mutlaka avukata danışıp destek almalıdırlar. Yasa gereği zorunluluğu bulunan işletmeler mutlaka 31 Mart 2021 tarihine kadar VERBİS'e kayıt yaptırmalıdır” diye konuştu.

“WHATSAPP’IN YENİ SÖZLEŞMESİ DAYATMADIR, GEÇERLİ AÇIK RIZA DEĞİLDİR”

Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğz’ın, “Whatsapp, kullanıcılarına yönelik ‘ya sözleşmeyi kabul edeceksiniz, ya da whatsapp’ı kullanmayacaksınız’ şeklinde bir sözleşme dayattı. Bu durumda whatsapp, ‘Sözleşmeyi imzalamadığınız takdirde şu kadar bilgiyi kısıtlarım, siz şu aşamaya kadar kullanabilirsiniz.’ şeklinde ikili bir öneri getirebilir miydi? Bu bir formül olabilir miydi? Yoksa bu sözleşmeyi dayatmaması mı gerekirdi?” sorusunu yanıtlayan Eğitmen Av. Hüseyin Köprülü, whatsapp’ın değiştirdiği gizlilik sözleşmesinin hukuken geçerli bir açık rıza olmadığının altını çizdi. Whatsapp’ın esas tepki çeken noktasının, AB ülkelerine bu sözleşmede dayatma yapmazken ve onlara seçenek sunarken, Türkiye’de ise bu sözleşmeyi onaylamazsan bu hizmeti alamazsın noktasında bir dayatma içerisine girmesi olduğunu belirten Köprülü, “Dolayısıyla whatsapp bizlere bir seçenek sunmadı. Biz açık rıza versek dahi, geçerli bir açık rıza olmayacaktı. Çünkü alternatifi yoktu. Yani bu sözleşmenin hukuka uygun bir açık rıza olabilmesi için benim onaylamadığım durumda da o hizmeti alabiliyor olmam, ancak onaylayanın da o hizmeti alabiliyor olması gerekiyor. Bu sözleşmeyi onaylamazsan hizmeti alamıyorsun, onaylarsan alabiliyorsun. Özellikle Rekabet Kurumu’nun harekete geçmesinin sebebi şu oldu. Çünkü whatsapp çok yaygın bir uygulama. Bunu yaparak sadece açık rızayı yok etmiyor. Whatsapp aynı zamanda birçok iş akışında kullanılan bir program olduğu için bunu kabul etmediğimiz durumda iş ilişkinizden iletişiminizin kesilmesi noktasında bir durum var. Dolayısıyla geçerli bir açık rıza değil. Bu dayatmayı yapmaması gerekiyordu.

“TEPKİ DEVAM EDERSE DAYATMADAN VAZGEÇİLİR”

Özgürlük mücadelesi bu ülkede direnişle verilmiştir. Sosyal medya da özgürlük alanında bir mücadeledir. Bu konuda kamuoyu tepkisi iyi bir tepkiydi. Özünde iyi bir tepki ortaya konuldu ve whatsapp geri adım attı. Sözleşme 4 Şubat’tan 8 Mayıs 2021 tarihine öteledi. 8 Mayıs’a kadar eğer bu duyarlılık artarsa, bu tepki devam ederse, büyük ihtimal bu dayatmadan da vazgeçeceklerdir. Avrupa’daki gibi isteyen onay verir, isteyen onay vermez noktasına getirecektir ve hizmeti kullandırma noktasında dayatma yapmayacaktır” şeklinde konuştu.